İktidarın 2021’de tecridi ağırlaştırarak sürdürdüğünü belirten DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, 2021’de AKP iktidarının çöktüğünün altını çizerek, ‘2022, iktidarın gideceği, halkların kazanacağı, halkların özgürlüğünü elde edebileceği bir yıl olacak’ dedi
Özgür Paksoy / Diyarbakır – MA
Adalet, demokrasi ve özgürlük vaatleriyle iktidara gelen AKP, 19 yıl boyunca tecrit ve savaş politikalarından öteye geçemedi. AKP iktidarında İmralı Adası’nda uygulanan tecrit, ülkeye çoklu kriz olarak yansıdı. Sınır ötesine savaş, sınır içerisinde ise baskı, gözaltı, tutuklama, cezaevlerine ağır insan hakları ihlalleri olarak yansıyan yıl boyunca “Öcalan’a özgürlük” talebini meydanlara taşıyan DBP, yeni yılda Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamayı hedefliyor.
İktidarın sürdürdüğü baskıları ve buna karşı yürüttükleri mücadeleyi değerlendiren DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, 2022’nin iktidarın gideceği yıl olacağını söyledi.
Halkın gündemi tecrit
Kendini tecrit politikasıyla besleyen tek adam rejimine karşı 8 Mart ve 21 Mart’ta alanlara çıkan halkın “Boyun eğmeyeceğiz” mesajı verdiğini belirten Aydeniz, “Faşizme, baskı, sindirme politikalarına, tecrit ve kayyım politikalarına halkın ciddi bir öfkesi var. Kampanya kapsamında gittiğimiz her yerde halkımızın birinci gündeminde tecrit, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri olduğunu, baskı ve yok saymalara karşı Kürt halkının birlikte mücadele ederek, birlik olduğunu gördük” dedi.
‘Çözüm Öcalan’
Öcalan’ın, Türkiye’nin demokratikleşmesi için yol ve yöntemleri olan, fikirleri, projeleri olan, milyonları etkileyen biri olduğunu vurgulayan Aydeniz, tecridin de bu nedenle sürdürüldüğünü söyledi. “Sayın Öcalan’ın bu rejime karşı çözüm alternatifi var” diyerek, Dolmabahçe Mutabakatı’na dikkat çeken Aydeniz, “10 maddelik deklarasyon, Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümüydü. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın Türkiye’nin bugün içine girmiş olduğu çoklu krizlere çok net çözümleri var” dedi. Aydeniz, “Türkiye toplumu tecrit altındadır. Tecrit politikası derinleştikçe Türkiye’de faşizm de derinleşmektedir. Tecrit derinleştikçe ekonomik kriz de derinleşmektedir” diye ifade etti.
Kürt sorunu
Tecridin Kürt sorununun önünde de en büyük engel olduğunun altını çizen Aydeniz, “Bu rejimin artık Kürt sorununun şiddet, baskı, asimilasyon politikalarıyla çözülemeyeceğini anlaması gerekiyor. Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, Kürt halkının dilini, coğrafyasını, kültürünü tanımayla çözülür. Kürt sorunu her şeyden cumhuriyetin demokratikleştirilmesiyle, demokratik cumhuriyetin inşasıyla çözülür. Bunun çözüm yeri ise İmralı’dır” diye belirtti.
Rehin siyaseti
“Bu rehin siyasetidir” dediği hasta tutuklular konusuna da değine Aydeniz, “Bu rehin tutma politikasının en ağır bedeli de hasta tutsaklar ödetiliyor. Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar eden bu sistemin bir boyutu da cezaevlerinde işletiliyor. Bugün hasta tutuklulara dönük yapılan bu insanlık dışı muamelenin tam da nedeni esir almanın, Kürt halkını onursuzlaştırmanın bir boyutudur. Bu kimliksizleştirmeyi kabul etmeyenlere karşı ölüm siyaseti yürütülmektedir. Bu nedenle hasta tutsakların durumuna sessiz kalmamak gerekiyor” dedi.
Garê öncesi ve sonrası
İktidarın kendini dayandırdığı tek şeyin savaş olduğunun altını çizen Aydeniz, “Garê operasyonuyla başlayan savaşın asıl amacının Kürtlerin kazanımı olduğu çok net. Garê’de uygulanan buydu ama hezimetle geri döndü. Garê öncesi ve Garê sonrası. Garê’de açığa çıkan savaş politikası, Türkiye halklarına kaybettirdi. Bunu net görmek gerekiyor. 23 Nisan’da Ermeni Katliamı’nın yıl dönümünde Kürtlere yeni bir saldırı başlattı. O günden bugüne Türkiye ekonomisi ortada” diye aktardı.
KDP’nin ihaneti
KDP’nin yıl boyunca Türkiye ile paralel bir politika ürettiğine de dikkati çeken Aydeniz, “KDP’nin içine girmiş olduğu politika Kürdistani bir politika değildir. Bugün KDP, Kürdistan halkının kazanımlarına Türkiye ile olan kirli ilişkisi üzerinden ihanettedir. Bunu biz tek değil, Güney halkı da söylüyor. Bunu Sêmelka Kapısı’nda çocuklarının cenazelerini bekleyen annelere cenazelerinin verilmemesinden söylüyoruz. Aynı şeyi Türkiye de yapıyor. Aylarca cenazeyi vermiyor. Aylarca cenaze üzerinden Kürt halkını, anaları cezalandırmak istiyor. Bugün KDP’nin de yaptığı aynı şeydir” diye ifade etti.
Birlikte mücadele vurgusu
2021’de kadınların, iktidarın baskılarına sokakta cevap verdiğini belirten Aydeniz konuşmasının devamında şunları söyledi: “2022 yılında da kadınlar olarak asla kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğimizi, asla özsavunmamızdan ve eşbaşkanlık sistemimizden vazgeçmeyeceğimizi, bize karşı erkek-devlet sistemine karşı sürekli mücadeleyi her alanda sürdürmeye devam edeceğiz. İktidarın gitmesi birlikte mücadeleden geçer.
Bu iktidar kendini var ettikçe, 2022’de de daha çok kaosun ve krizlerin derinleşmesi kaçınılmazdır. 2021’de iktidarın baskılarına karşı direniş de oldu. Hiçbir zaman direnişten, özgürlükten vazgeçilmedi. 2022, çökme noktasına gelmiş olan sistemin ve iktidarın biteceği, halkların kazanacağı, halkların özgürlüğünü elde edebileceği bir yıl olacak. Bugünkü zemin bu krizlere karşı kabul etmeme seslerinin yükseldiği ve bir yerde toplanacağı bir yıl olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla 2022 yılının halklar, kadınlar, Türkiye toplumu, inançlar açısından özgürlüğün ve demokrasinin inşa edileceği bir yıl olacağına inanıyorum. 2022, iktidarın gideceği yıl olacak.”