Bir yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan avukat Sezin Uçar, savunma makamının saldırı altında olduğunu ve savunma olmadan karar verilebildiğini vurgulayarak, “Avukatlık, noter makamı haline getirilmek isteniyor” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bir soruşturma kapsamında 19 Ekim 2017 tarihinde gözaltına alınan avukat Sezin Uçar, bir hafta sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Uçar ile birlikte meslektaşı Özlem Gümüştaş ve gazeteciler İsminaz Temel ile Havva Cuştan’ın da içerisinde bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı. “Örgüt propagandası yapmak” ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada, gazeteci Cuştaş ve 4 kişi tahliye edildi. 5 Ekim günü yapılan tutukluluk incelemesinde ise avukatlar Sezin Uçar ile Özlem Gümüştaş tahliye edildi.
Uçar, tutuklanma sürecini, cezaevi koşullarını, avukatlar üzerindeki baskıları ve yargının geldiği noktayı değerlendirdi.
‘Savunma makamı saldırı altında’
Daha önce haklarında bir soruşturma olduğunu bildiklerini, soruşturma kapsamında ifadelerinin alınmasını istediklerini ancak savcılık tarafından bunun hiçbir şekilde kabul görülmediğini ifade eden Uçar, aylar sonra “kaçma şüphesi” olduğu iddiası ile tutuklandıklarını söyledi. Tutuklanmalarına gerekçe ise avukatlık faaliyetlerinin gösterildiğini belirten Uçar, müvekkillerinin otopsi işlemlerine, cenaze törenlerine katılmalarının suçlama konusu olduğunu kaydetti.
Savunma makamının çok büyük bir saldırı altında olduğunu vurgulayan Uçar, “Biz tutuklanmadan önce yüzü aşkın meslektaşımız hakkında müdafi ile görüşme kısıtlılığı kararı alınmıştı. Bu arkadaşlarımız gözaltında müvekkillerine hukuki yardımda bulunamıyordu. Bugün muhalif birçok avukat hakkında soruşturmalar yürütülüyor. Yine bizden önce Halkın Hukuk Bürosu avukatları gözaltına alınıp, tutuklanmıştı” hatırlatmasında bulundu.
‘Savunma pozisyonu yok edilmek isteniyor’
Özellikle OHAL’in ilanından sonra avukatlık mesleğinin adeta noter makamı haline getirildiğini ifade eden Uçar, “Savunmasız karar verilebilir, avukatsız duruşma görülebilir şeklinde uzayıp gidiyor. Bir nevi savunma makamının pozisyonu yok sayılmak isteniyor. Avukatlık, mesleği gereği muhaliftir. Bizim tutuklanmamız sadece bir sonuç” diye konuştu.
Uçar, meslektaşlarının güçlü dayanışması ve toplumsal muhalefetin baskısı sonucu tahliye edildiklerini, ancak avukatlar üzerindeki baskının devam ettiğini belirtti.
‘Baro yanımızda durmadı’
Tutuklandıktan sonra İstanbul Barosu’nun desteğini hiçbir şekilde hissetmediklerini anlatan Uçar, cezaevinde bulundukları süre boyunca barodan kendilerini ziyaret eden olmadığını, durumlarına ilişkin hiçbir çaba sarf etmediğini belirtti. Baroya yönelik eleştirilerini sürdüren Uçar, “Bizim yaptığımız faaliyetlerin arkasında duran bir baro söz konusu değil. Avukatlık mesleği gereği tutuklandık ve bu çok açıktı. Baro hala siyasi genetik kodlarla hareket eden bir baro” dedi.
Artan hak ihlalleri
Uçar, 12 yıllık avukat olduğunu ve görev süresince farklı farklı cezaevlerini ziyaret ettiğini hatırlatarak, “Ama sorunları içeriden görmek çok farklı oluyor” diye vurguladı. Cezaevlerinde en büyük sorunun yayınlara ulaşmak olduğunu, kitaplara ulaşmanın kısıtlandığını aktaran Uçar, ihlallere ilişkin yaptıkları başvurulara da yanıt alamadıklarını dile getirdi. Yer yer jandarma tarafından saldırıların olduğunu ifade eden Uçar, hak ihlallerinin arttığına dikkat çekti.
Kaynak: MA/Yasin Kobulan