ÖHD ve Amed Barosu üyesi avukatlar 25 Nisan’da Amed merkezli yapılan operasyonda yaşanan hak ihlallerini raporlaştırarak, ‘Yürütme ve yasama organları tarafından yapılan yasal ve fiilî müdahalelerle var olan bağımsızlık dayanaklarını kaybederek, tümüyle siyasal etkilere açık hale geldiği görülmektedir’ dedi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Amed Barosu, 25 Nisan’da 21 kentte yapılan ev baskınlarında 191 kişinin gözaltına alındığı soruşturma sürecinde avukatların yaşadığı hak ihlallerine dair rapor hazırladı.
25 avukat gözaltına alındı
Rapor, “Yargı Tehtidine Maruz Bırakılan Avukatlar Raporu” adıyla hazırlandı. Raporda, Mêrdîn Barosu’na kayıtlı 3, Êlih (Batman) Barosu’na kayıtlı 1, Mêlêtî (Malatya) Barosu’na kayıtlı 1, Riha (Urfa) Barosu’na kayıtlı 1 ve Amed Barosu’na kayıtlı 19 olmak üzere toplam 25 avukatın gözaltına alındığı kaydedildi.
17 avukat hakkında arama kararı
Raporda, 17 avukat hakkında yakalama kararı verildiği, avukatların ev araması ve 5 avukatın ise iş yerinin arandığı belirtildi. Ev ve işyeri aramalarında arama kararı, suçlama konusu ve kararın gerekçesinin belirtilmediği kaydedilen raporda, avukat Bünyamin Şeker’in büro araması olarak ÖHD Amed Şubesi’nin arandığına dikkat çekildi.
Yargı siyasal etkilere açık hale getirildi
Yargının siyasal amaçlar doğrultusunda araçsallaştırıldığına vurgu yapılan raporda, “Son yıllarda demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, demokrasi ve temel haklar konusunda geri gidiş yaşanmakta ve yargı, yürütme ve yasama organları tarafından yapılan yasal ve fiilî müdahalelerle var olan bağımsızlık dayanaklarını kaybederek, tümüyle siyasal etkilere açık hale geldiği görülmektedir” denildi.
Operasyonlar AİHS’e aykırı
Raporda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 3 bin 500 polisin katıldığı operasyondaki görüntüleri servis etmesinin de “siyasetin yargı erki üzerindeki etki düzeyinin” göstergesi olduğu belirtildi. Soruşturma ve gözaltı sürecinde dosyaya dair kısıtlılık kararının “silahların eşitliği ilkesi” ve “hak arama hürriyeti” kapsamında adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna dikkat çekilen raporda, avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle “keyfi” olarak gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğu kaydedildi.
Öneriler sıralandı
Raporun “sonuç ve öneri” bölümünde şunlara yer verildi:
“* Hak savunucusu durumundaki avukatların özel olarak korunması ve desteklenmesi uluslararası sözleşmeler ve belgelerle güvence altına alınmış durumdadır.
* Avukatlar, hiçbir suç unsuru içermeyen meşru faaliyetlerini yürütürken, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olarak, sadece kamu otoritelerinin ve bağlantılı üçüncü kişi/kurumların karar ve eylemlerini eleştirmeleri nedeniyle kriminalize edilmeleri, hedef gösterilmeleri, idari veya yargısal baskılarla karşılaşmaları, gözaltına alınarak, tutuklanarak veya mahkûm edilerek yargı tehdidine maruz bırakılmaları kabul edilemez.
* Meşru ve yasal savunuculuk faaliyetleri nedeniyle hukuka aykırı bir biçimde tutukluluğuna devam edilen hak savunucuları serbest bırakılmalıdır.
* Avukatlar hakkında, kısmen veya tamamen, müdafiliğini veya vekaletini üstlendikleri müvekkiller veya bir avukat olarak görevleri kapsamında icra ettikleri faaliyetler nedeniyle soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılmaya dair yargı pratiğinden vazgeçilmelidir.
* Avukatlara yönelik özellikle de kitlesel davalarda keyfi ve hukuk dışı bir şekilde, yasadışı örgütü üyeliği gibi belirsiz, muğlak ve öngörülemez bir şekilde suç isnatlarında bulunulma pratiğine son verilmelidir.”
AMED