‘Hasta tutukluları savunmak insanlığı savunmaktır’ diyen avukat Ömer Faruk Yazmacı, avukatların gözaltına alınmasına tepki göstererek ‘Sahip çıkan insanlara da yeriniz hapishanedir diyorlar’ dedi
AKP iktidarının savaş politikalarına döndüğü 2015’te İmralı tecrit sisteminin ağırlaştırılmasıyla cezaevlerinde ağır insan hakları ihlalleri de artarak devam etti. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında 2013 ile 2015 yılları arasında “çözüm” adı altında yürütülen müzakerelerin ön koşulu olmasına rağmen tahliye edilmeyen hasta tutuklular, ölüme terk edildi. Bunun yanı sıra “Cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen tahliyeler engellenirken, gelinen aşamada hasta tutuklulara özgürlük talebi soruşturma gerekçesi yapılmaya başlandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açık tanık beyanıyla yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınan avukatlar, hasta tutuklulara özgürlük talep etmekle suçlandı.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi üyesi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Ömer Faruk Yazmacı, söz konusu operasyonun topluma dönük olduğunu belirterek, hasta tutukluları savunmanın insan haklarını savunmak olduğunu söyledi.
‘İşkence yapılıyor’
Operasyonların tecride ve hasta tutukluların tahliye edilmemesine karşı ses çıkaran, tutukluların müdafiliğini üstlenen avukatlara yönelik ilk operasyon olmadığını dile getiren Yazmacı, “Daha önce binlerce dosya açıldı, hasta mahpuslar da bu gerekçelerden biri. Açılan dosyaların tamamında beraat kararı da veriliyor. İlk gözaltına aldıklarında birinci, ikinci gün gerçekten konuşturmak için işkence yapılabiliyor, itirafçı olmak için işkenceler yapılabiliyor. Kimse bu davayı sahiplenmesin diyor” dedi.
‘Şiddet gittikçe artıyor’
Tecrit içinde tecrit yaşandığını, bunun yeni tip S ve Yüksek Güvenlikli cezaevleri ile desteklendiğini söyleyen Yazmacı, “Hasta mahpuslar en temel haklarından yararlanamıyorlar. Hastaneye götürmeleri gerektiğini defalarca ifade ediyoruz. Ring araçlarının tekli ring aracına çeviriyorlar. Gittikçe daha izole bir alan yaratıyorlar. Baskı ve faşizmin şiddeti gittikçe arttırıyor. Sahip çıkan insanlara da yeriniz hapishanedir diyorlar” diye belirtti.
‘Herkesi susturmaya çalışıyorlar’
Hasta tutukluları sahiplenen insanların gözaltı ve tutuklamalarla tehdit edildiğini ifade eden Yazmacı, şunları söyledi:
“Hapishanelerin tamamı, bütün uygulamaları insan haklarına aykırı. ‘Çözümsüzlük çözümdür’ anlayışı bu devletinin ideolojisidir. 24 yaşında olup kalp krizi geçiren müvekkillerimiz var. Uzun süre açlık grevinde kalınca tetiklenmiş. Kesinlikle ambulansla sevk edilmesi lazım, tekli ring aracıyla sevk ediliyor. Adli Tıp Kurumu’nu (ATK) son merci yapmış, politik bir büro olarak çalışıyor. Buna karşı mücadele etmek zorundayız. Hasta mahpusları savunmak, insan hakkını savunmaktır. Buna karşı ses çıkaran herkesi de susturmaya çalışıyorlar. Başka hiçbir nedeni yok. Yoksa biz 451 haftadır bunu yapıyoruz.”
‘Operasyon sadece avukatlara yönelik değil’
Yapılan operasyonun hasta mahpusları savunan avukatlara yönelik değil, Kurdistan ve Türkiye’de topluma karşı yapılan bir operasyon olduğunu vurgulayan Yazmacı, “Devlet ‘Ben bu faşizmi artıracağım, tecridi büyüteceğim, gerekirse yeni tip hapishane yaparım, her birinizin başına bir tane gardiyan dikerim’ diyor.
‘Faşizme karşı ses olmak zorundayız’
Yazmacı, şöyle devam etti:
“Hapishanelere, içerideki mahpuslara ses olmak gerekiyor. Çünkü bir cinayet işleyecekse, onu hapishanelerden başlatıyor. Bu tutuklamalar ve hazırlanan paçavra dosyalar da bizleri hiçbir şekilde korkutmamalı. Çünkü onlar insanları tecrit düzenine sokarak, tecrit altına alarak bir şeyleri değiştirebileceğine inanıyor. Örgütlenmeliyiz, beraber olmalıyız. Direniş zafere götürür, bu hep böyledir. Hep birlikte buna ses çıkarmalıyız. Tek bir yaşam bile bizim için çok değerli. Bunu kaybedemeyiz. Bu yüzden bu faşizme karşı ses olmak zorundayız.”
ANKARA