DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Êlih’te 17 Kasım’da yapılacak mitinge çağrıda bulunarak, ‘Tecrit rejimine karşı özgürlüğü savunmak için alanda yerimizi alalım’ dedi
Mêrdîn (Mardin), Êlih (Batman) ve Xelfetî (Halfeti) belediyelerine kayyım atamasının ardından Êlih’te başlayan protestolar devam ediyor. Kitle protestoların 11’inci gününde Yılmaz Güney Parkı’nda bir araya geldi. Buradaki eyleme Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi ve Şirnex’ten gelen heyet katıldı.
Şirnex heyetinin getirdiği “Kayyım konuş sen nerelisin?” pankartı eşliğinde yapılan yürüyüşe, çevredeki yurttaşlar alkışlar ve zafer işaretiyle destek verdi.
Özgürlük ateşi gün geçtikçe büyüyor
Şirnex Milletvekilli Newroz Uysal, “Kürt halkına dayatılan şey çok yönlü saldırıdır. Kürt halkının özgürlük ateşi yanmış ve kimse bu ateşi söndüremez. Kürt meselesi özgürlük meselesidir. Ne meclis, ne belediyelerde bu talana izin vermeyeceğiz. Halkın direnişi meşrudur. Yasadışı olan şey halkın iradesinin gasp edilmesidir” diye konuştu.
Êlih Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Sönük “Bugün işgal ettikleri belediyeye asker, polis dışında kimse giremiyor. 11 gündür alanda çocuk, kadın, genç ve yaşlılar kayyımın talimatıyla işkenceye maruz kalıyor. Êlih 90’lı yılları görmüş. O dönemin baskılarına karşı büyük direnmiş. Şimdi de büyük direniyor. Zafer yakındır. Talancılar değil, halk kazanacak” dedi.
Uçar: Tecride son vermek için alanda olalım
DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, İzmir’de 5 çocuğun yaşamını yitirmesine değinerek, “O yoksullukta tek başına kalan ve yaşamını yitirenlere sebep olan sistem ile kayyım atayan sistem aynı. Çocukların ölümünden ders çıkarmayanlar, soyadı gibi zengin oldukları için yoksulluk bilmezler ve çalmaktan utanmazlar. Halkın sofrasından alıp ölüme mahkûm ederler, kendileri ise kayyım çarkı ile kendilerini ve yandaşlarını zengin ederler” ifadelerini kullandı.
Kürt meselesi çözülmediği sürece çok yönlü sorunların çözüme kavuşamayacağını dile getiren Uçar, “Savaştan beslenen iktidar, kayyım politikasını devreye koyuyor. Çözüm ve müzakere sürecinde Sayın Öcalan eşit olmayan şartlarda sesini sözünü ve çözüm gücünü ortaya koydu. Kimse Sayın Öcalan’ın bir gücü olmadığını belirtmesin. Adalet ve demokrasi düşmanı AKP-MHP iktidarı çözüm istemiyor. Çözüm istiyorlarsa İmralı tecridi kaldırılsın ve Sayın Öcalan’ın fikirleri halklara ulaşsın. Bu ülkede gerçek demokrasinin tesisi için mücadele vermek isteyen herkesi 17 Kasım günü Êlih’e davet ediyoruz. Tecrit rejimine karşı özgürlüğü savunmak için alanda yerimizi alalım” çağrısında bulundu.
Açıklama “Barışın elçisi İmralı da”, “Bijî serok Apo” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları ile sona erdi.
Avukatlardan tepki
Öte yandan, Mûş, Riha, Amed, Sirnex (Şırnak), Sêrt (Siirt), Wan, Colemêrg (Hakkari), Agirî (Ağrı), Semsûr (Adıyaman) ve Bedlis (Bitlis) baro başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, Batman Adliyesi önünde kayyım atamalarına tepki gösterdi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Ekin Yeter de açıklamaya katıldı.
Çakan: Halkın iradesi ipotek altında
Êlih Barosu Başkanı Hamit Çakan, “Kayyım uygulaması yeni değil. Özellikle bölgeye 3’üncü kez kayyım uygulaması yapılıyor. Seçmenin iradesi ipotek altına alınıyor” dedi. Çakan, kayyım protestolarında birçok kişinin polis şiddetine maruz kaldığını ifade etti.
Karaçelik: Kayyım yönetsel bir rejime dönüştü
Bölge barolarının dönem sözcülüğünü yapan Mûş Baro Başkanı Kadir Karaçelik, “31 Mart’ta bu kentte yaşanılan seçimin meşrutiyetiyle ilgili bir durum söz konusu değildi. Eşit koşullar içerisinde gerçekleşmiş, halkın iradesini yansıtan demokratik bir tavır vardı. Bundan daha meşru bir şey de söz konusu olamaz. Bu önce bir uygulama sonrasında yönetsel bir rejime dönüştü. Kayyım uygulaması yasal olabilir, ama hukuki ve toplumsal meşrutiyeti söz konusu değildir. Bizler seçme hakkına ağır müdahaleyi içeren, seçme hakkını ortadan kaldıran, hukuki alaşağı eden bu temel hakkın korunması için çağrıda bulunmaya geldik. Bu hukuksuz uygulamadan vazgeçin, demokrasiye zarar vermekten, insanları travmatize etmekten, kenti germekten başka bir şeye yaramayan, sivil siyasete zarar veren bu uygulamadan vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz” diye konuştu.
Karaçelik, yargıya da çağrıda bulunarak, şöyle devam etti:
“Yargısal makamlar, hukuku gözeterek tasarruflarda bulunmalıdır. Masumiyet karinesi ihlal edilecek şekilde gerçekleşecek tutumlardan vazgeçilmesini istiyoruz. Yargının araçsallaştırmasına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Çünkü bu tür durumlar yargıya, adalete olan güven ve inancı zayıflatmaktadır.
Yurttaşların barışçıl protestosunu, ifade hürriyetini kullanmak kadar meşru bir şey yoktur. Kentte idare yasaklarıyla ifade özgürlüğünün çiğnenmesini kabul etmiyoruz. Bu yasak, işkence ve kötü muameleye zemin oluşturuyor. Kayyım rejiminin hukuksal tahribatı hepimizin malumudur. Êlih halkının iradesine saygı duyulmasını, bu uygulamadan vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz.”
Hukukçular, daha sonra yerlerine kayyım atanan Êlih Belediye Eşbaşkanları Gülistan Sönük ve Yeşil Işık’ı ziyaret etti.
Xelfetî
Xelfetî ilçesinde irade gaspına karşı başlatılan direniş nöbeti ise 11’inci gününde devam ederken, sabahın erken saatlerinde yurttaşlar ablukaya alınan belediye binası önünde toplanmaya başladı.
Nöbetin sürdüğü alana “Kayyım değil, demokrasi” pankartı asıldı. Xelfetî Belediye eşbaşkanları Saniye Bayram ile Mehmet Karayılan’ın yanı sıra çok sayıda kişinin sürdürdüğü eyleme farklı ilçelerden de destek ziyaretleri sürüyor.
Dayanışma amacıyla Pirsûs (Suruç) ve Wêranşar’dan (Viranşehir) gelen yurttaşlar da direnişte yerlerini aldı.
Belediye önündeki direniş nöbeti sürüyor.
Kaynak: JINNEWS-MA