Gözaltında darp edilen avukat Sezin Uçar, elleri ters kelepçelenerek zorla kıl örneği alındı. Ayrıca tutuklu müvekkilini ziyaret etmek, ‘suç kaydı’ olanlarla görüşmekle suçlandı
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı avukat Özlem Gümüştaş ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) üyesi Sezin Uçar, haklarında açılan bir soruşturma kapsamında 5 Eylül’de gittikleri İstanbul Adliyesi’nde gözaltına alındı. “Örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alınan ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda tutulan Gümüştaş ve Uçar, 6 Eylül’de kendilerinden zorla kıl örneği alınmasına karşı çıkması üzerine askerler tarafından işkenceye uğradıklarını duyurdu.
7 Eylül’de İstanbul Adliyesi’ne çıkarılan Gümüştaş ve Uçar, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Avukat Sezin Uçar, gözaltı sırasında yaşadıklarını ve maruz kaldığı ihlalleri Mezopotamya Ajansı’ndan Rukiye Adıgüzel’e anlattı.
Zorla kıl örneği alındı
Haksız bir şekilde 2 gün gözaltında tutulduklarını belirten Uçar, gözaltında genotip örneklerinin alınması sırasında zorlandıklarını belirtti. Kan örneği vermeyi reddettikten sonra kendilerinden zorla kıl örneği alındığını aktaran Uçar, “Zorla, iki kollarımız arkadan birleştirilerek ve işkenceyle kıl örneği alındı” diyerek, buna karşı suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti.
Avukat mesleği faaliyetlerinin suçlama konusu edildiğini dile getiren Uçar, genotip eşleştirme gerektiren bir konu olmadığını ve bunun hukuka aykırı bir durum olduğunu söyledi. Uçar, bunun yanı sıra genotip eşleştirmenin başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası mevzuatlarca “aleyhe delil vermeme” hakları olduğunu hatırlattı.
‘Müvekkilimizle görüşmemiz kadar doğal bir şey olamaz’
İfade işlemi sırasında kendilerine sorulan soruların mesleki faaliyetleri kapsamında olduğunun altını çizen Uçar, “Örneğin bir kişiye susma hakkını hatırlatmak. Avukatlık mesleği gereği müvekkillerimizin hukuki yararını, çıkarını gözetiriz. Çok doğal, işkence altında olan bir müvekkilimize susma hakkını kullanmasını tavsiye edebiliriz. Bu suçlama olabilecek bir konu değil. Müvekkilimizi hapishanede kaç defa ziyaret ettiğimiz, hakkında suç kaydı olan kişilerle uçak seyahati yapmış olmamız ya da hakkında suç kaydı olan kişilerle ilgili otel kayıtlarımızın söz konusu olması da suçlama konusu yapılabilecek şeyler değil ama yapıldı. Biz avukatız. Pek ala hakkında bir soruşturma, yargılama olan kişilerle görüşme yapmamız kadar doğal hiçbir şey olamaz” diye belirtti.
‘Ezilenlerin avukatıyız’
Kendilerine dönük operasyonu, iktidarın hem avukatlar hem de toplum üzerindeki baskının yansıması olarak değerlendiren Uçar, ezilenlerin avukatı olduklarını dile getirdi. Avukat olarak siyasi tutukluların davalarını takip ettiklerini, sendika avukatlığı yaptıklarını belirten Uçar, bunun iktidarı rahatsız ettiğini söyledi. Uçar, “Rahat işkence yapabilmek istiyorlar. Eylem yaptığı için gözaltına alınan insanlara kimse sahip çıkmasın, avukatlığını kimse üstlenmesin ya da tutsak edilen kişileri kimse ziyaret etmesin istiyorlar. Hem İmralı’da hem diğer hapishanelerde çok ağır bir şekilde hissedilen tecrit politikasını kırmak için de çeşitli başvurular yapıyoruz. Hukuki mücadele yürütüyoruz. Esasta bunlar engellenmek isteniyor” diyerek, baskıların sindirme politikalarının bir parçası olduğunu kaydetti.
‘TBB saldırıları görmezden geliyor’
İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) avukatlara dönük saldırıları görmezden geldiğini ifade eden Uçar, saldırıların avukatlık mesleğinin kendisine yapıldığını sözlerine ekledi. Uçar, İstanbul Barosu ve TBB’nin saldırılara bu bilinçle yanıt vermesi gerektiğini vurgulayarak, “Ama bugüne kadar süren pratiklerinin çok zayıf olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Avukatlık mesleğine dönük saldırılara karşı baroların sessizliğini eleştiren Uçar, “Faaliyetlerimizin suç konusu olarak değerlendiriliyor olmasında, TBB ve baroların saldırılar karşısındaki kayıtsız tutumunun payı var. Bundan sonra hiç değilse, başka saldırılarda daha aktif tutum almaları gerektiğini düşünüyoruz. Maalesef nasıl emniyet, jandarma, savcı bizim faaliyetlerimizi kriminalize ediyorsa, bizi temsil eden İstanbul Barosu ve TBB kurumları da benzer bir şekilde kriminalize etme çabası içerisinde” şeklinde konuştu.
Daha önce EHB olarak benzer saldırılarla karşılaştıklarını hatırlatan Uçar, “Ne olursa olsun, 15 yıl önce tamda bu günlerde büromuzu kurduğumuz zamanki felsefeyle hareket etmeye devam edeceğiz. Ne olursa olsun, ezilenlerin avukatlığını yapmaya devam edeceğiz” diye kaydetti.
İSTANBUL