İmralı Cezaevi uygulamalarının ve Öcalan’a yaklaşımın, Avrupa modern hukukunun temellerini çatırdattığını ifade eden avukat Cengiz Yürekli, İmralı’daki uygulamaların Nazi Almanya’sı uygulamalarının devamı olduğunu söyledi
Kamuoyuna sundukları raporu ve son bir yılda İmralı’da yaşananları değerlendiren Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Cengiz Yürekli, artık Öcalan’ın özgürlüğünün konuşulması gerektiğini söyledi. Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinden itibaren hukuk dışı ve kişiye özel oluşturulan İmralı Cezaevi’nde mutlak tecrit koşulları altında tutulduğunu hatırlatan Yürekli, müvekkilleri Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın da Mart 2015 tarihinden sonra bu tecrit sistemine dahil edildiklerini söyledi. Hazırlayıp kamuoyuna açıkladıkları “2021 İmralı Tespit Raporuna” değinen Yürekli: “CPT’ye bir yılda 4 defa başvurmuşuz ve ‘İmralı’da yaşananlar işkence yasağının ihlali söz konusudur. Sizin görev alanınızdadır. Müdahale edin’ dedik. Savcılığa, Adalet Bakanlığı’na, idari mercilere, sivil toplum örgütlerine çok sayıda başvuruda bulunmuş taleplerimizi dile getirmişiz” diye konuştu.
Nazi uygulamaları
Ne Türkiye yasalarında ne de uluslararası sözleşmelerde tutukluların dış dünyadan 11 ay boyunca yalıtılarak hakkında hiçbir bilgi dışarı yansıtılmadan alıkonmalarına dayanak sunan bir mevzuat ve hükmün söz konusu olmadığına vurgu yapan Yürekli, bu durumun hukukla izahatının mümkün olmadığının altını çizdi. Bu durumun uluslararası siyasetin üzerinde uzlaştığı bir “günah” olduğunu ifade eden Yürekli, “Bu nedenle Adalet Bakanlığı çıkar, CPT yetkilileriyle kamuoyuna açıklama yapar ve ‘Yasak yoktur, tecrit yoktur, görüşmeler yapılacak’ der. Ama buna rağmen müvekkilimizden 11 aydır haber almamız mümkün değil. Nazi Almanya’sı bütün dünyanın sessizliğinden faydalanarak Yahudileri, Çingeneleri, göçmenleri yani farklı ve azınlık ne varsa yok etme politikası izledi. Bunu da hukuk eliyle, yasa eliyle yaptı. Ancak geçtiğimiz süre boyunca bu durum yargılamalara konu edildi, kitapları yazıldı, filmleri çekildi. Avrupa, insanlığın yüz karası olarak tarihe geçtiği, özür dileye dileye bir hal oldular. Ancak hala günahlarının altında eziliyorlar, vicdanlarını temize çıkaramadılar. İşte tam olarak İmralı işkence sistemi de bu vicdansızlığın ürünüdür” diye konuştu. İmralı uygulamalarının ve Öcalan’a yaklaşımın sadece Türkiye hukukunu değil Avrupa modern hukukunun da temellerini çatırdattığının altını çizen Yürekli, “Bu tarihe de böyle geçecektir. Hukuken olması gereken İmralı sisteminin hiç olmaması ve ve lağvedilmesidir. Konuşulması gereken Sayın Öcalan’ın özgürlüğüdür” dedi.
Neler yapılmalı?
Türkiye’de yaşanan sorunların temelini İmralı’daki hukuksuz uygulamalardan aldığının altını çizen Yürekli, şunları söyledi: “Herkes ekonomik krizin nedenlerinden söz ediyor. Ama ekonomik kriz bir sonuçtur. Bu siyasetin bütün yurttaşlara yansımış, bütün yurttaşlarda etkisini göstermiş halidir. Sayın Öcalan bütün bunları teşhir etmiş, çözümleri için yol ve yöntemler geliştirmiştir. En demokratım diyenin bile topluma sunduğu çözüm önerileri Sayın Öcalan’ın plan, proje ve programlarının silik bir kopyasından öteye geçmiyor. Bunlara karşı verilecek en doğru ve yerinde cevap İmralı kapılarının derhal açılması ve Sayın Öcalan’ın topluma seslenmesidir. Bu toplum için yapılacak en büyük menfaattir, en büyük kazanımdır. Bu kriz hallerine çözüm arayan, buna dur diyen daha yaşanabilir yarınları ve bir ülkeyi hayal eden herkesin bu anlamda daha yüksek sesle İmralı hukuksuzluğuna karşı çıkması gerekmektedir. Hep birlikte İmralı kapılarının açılması için mücadele etmeleri gerekmektedir.”
Kaynak: MA/Ferhat Çelik