Sedye ile tutuklanarak cezaevine konulan 75 yaşındaki Hatice Yıldız’a ilişkin konuşan ÇHD’li avukat Güçlü Sevimli ‘tutuklamanın hukuka aykırı’ olduğuna dikkati çekti
Cezaevindeki kızına ve kızının koğuş arkadaşına para yatırdığı için hakkında ‘örgüte finans sağlamak’ iddiasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezası verilen 75 yaşındaki tutsak yakını Hatice Yıldız, cezanın onanması üzerine 23 Mart’ta sedye ile tutuklanarak cezaevine konuldu. Cezaevlerine para göndermenin ‘kriminalize’ edilmeye çalışılması ve Yıldız’ın tutuklanmasına tepkiler gelmeye devam ediyor. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Güçlü Sevimli, konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Yıldız’ın ağır hasta olması ve ‘Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’ şartlarının oluşmaması sebebiyle bu davanın iki temel hukuksuz boyutu olduğunu söyleyen Sevimli, bu şartlar altında yargılamanın yapılamayacağına dikkati çekti.
‘Hakkında henüz kesinleşmiş karar olmayan birçok kişi var’
Yasanın Yıldız için suçlama konusu olamayacağını ifade eden Sevimli, bu kanunun cezaevine para yatıran kişileri kapsamadığının altını çizerek, “Kanun metnine ve gerekçesine baktığınızda ‘uluslararası örgüt finansmanı’ boyutu ile ilgili bir kanun olduğunu görürsünüz. Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne hiçbir şekilde pratikte uygulanmış değil. Son iki yıldır tamamen hukuka aykırı bir şekilde ve ilginç bir şekilde cezaevine para yatıran kişiler hakkında bu kanundan işlem yapılıyor, kişiler tutuklanıyor ve bu örnek olayda da gördüğümüz gibi cezaevine alabiliyorlar. Cezaevine para yatırdığı için tutuklu olan ve hakkında henüz kesinleşmiş karar olmayan birçok kişi var” diye belirtti.
‘Tamamen hukuka aykırı’
Cezaevinde tutulan tutsakların yönetmelik gereği nakit para taşıyamayacağını söyleyen Sevimli, yatırılan paraların cezaevinin hesabına aktarıldığını ve tamamen devletin kontrolünde olduğunu belirterek, ekledi:
“Şöyle düşünün; devlete yatırılan para için ‘örgütün finansmanı’ diyorsunuz. Yani akla hayale gelmeyecek bir durum. Tamamen hukuka ve kanuna aykırı. Aslında tam bir akıl tutulması diyebiliriz. Tabi ki konunun kendisinin yine her zamanki gibi hukukla bir ilgisi yok. Konu tamamen siyasi-politik bir durum. Devlet uzun zamandır cezaevinde bulunan siyasi tutsaklara her türlü baskı ve hak gaspını pratikte çok yoğun bir şekilde uyguluyor. İşte cezaevine para yatırmadan kaynaklı kişilerin tutuklanması, bunun suç sayılması, bundan dolayı ceza alımının sağlanması doğrudan bununla ilgili.”
Tutuklama kararının tutsakları izole etme amacı taşıdığını kaydeden Sevimli, “Şu denmek isteniyor; cezaevinde kalan siyasi tutuklu ve hükümlülerle hiç kimse dayanışmasın, onlara para dahi yatırmasınlar ve tamamen dışarıdan izole edilsinler” ifadelerini kullandı.
‘ATK hekimleri tabip odalarına şikayet edilmeli’
Yıldız’ın yaşına ve sağlık durumuna da değinen Sevimli, bu haliyle cezaevinde kalamayacağını belirterek davanın hasta tutsaklık boyutuna dair, “Hasta tutsaklar meselesi ülkemizde uzun yıllardır bir kangrene dönüşmüş durumda. Bin 600 civarında hasta tutsak olduğu söyleniyor. Bu gerçekten çok korkunç bir rakam. Siyasi iktidar, cezaevinde kalamayacak kadar ağır hasta siyasi tutuklu ve hükümlüleri serbest bırakmıyor. Bunu bir politika olarak bilinçli bir şekilde uyguluyor. Bugüne kadar hasta tutsaklar meselesi ile ilgili çokça konular gündeme getirildi, eylemler yapıldı. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) ne kadar anti bilimsel çalıştığı, verdikleri raporların tıp etiğine aykırı olduğu yıllardır dile getiriliyor. Hasta tutsak meselesinin en önemli boyutu ATK’nin hasta tutsaklarla ilgili verdiği ‘cezaevinde kalabilir’ raporlarıdır. Bu raporların kendisi hukuka da tıp etiğine de aykırı. Maalesef uzun yıllardır ATK hekimleri, hekimlik etiğine tamamen aykırı, mesleklerine adeta ihanet eden bu raporların altına imza atabiliyorlar. Bulunulan şehrin tabip odalarına bu hekimler şikayet edilebilir ve hekimlerle ilgili meslekten men kararı da dahil olmak üzere disiplin kararları verebilirler. Bu, bence çok etkili olur” diye belirtti.
Cezaevlerine para yatırma gerekçesiyle verilen tutuklama kararının hukuka ve vicdana aykırı olduğunu vurgulayan Sevimli, “Bütün hukuk kurumlarını duyarlı olmaya ve bu konuda çalışma yapmaya çağırıyorum” dedi.
HABER MERKEZİ