Kobanê Davası’nın savunma grubunda yer alan avukat Sevda Çelik Özbingöl, yargılamanın son aşamaya dayandığını, davanın Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa eden davalardan biri olduğunu söyledi
DAİŞ’in Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentine saldırısı üzerine Kurdistan ve Türkiye genelinde 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve 54 kişinin yaşamını yitirdiği eylemlerin üzerinden 9 yıl geçti. DAİŞ’in saldırılarının 5 Ekim’de soykırım tehdidine ulaşması üzerine Kürtler ve dostları, 6 Ekim’de sokaklara çıktı. Sokağı saran alevleri büyüten AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim’de gittiği Dîlok’ta (Antep) sarf ettiği “Kobanê düştü düşecek” sözleri oldu. Tansiyon ancak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 8 Ekim’de yaptığı çağrıyla düşmeye başladı. Aradan geçen 9 yılda hala kaç kişinin yaşamını yitirdiğine dair net rakamlar ortaya konulmuş değil.
Eylemlerden sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 11 Ekim’de Rize’de sarf ettiği “Hesabını soracağız” sözleri, 6 yıl sonra 25 Eylül 2020’de Halklarının Demokratik Partisi (HDP) çatısı altında siyaset yapanlara yönelik operasyonla karşılık buldu. Gerçeklerin açığa çıkarılması birçok kez Meclis’e önerge veren HDP’liler, “Kumpas” olarak değerlendirdikleri davayla karşı karşıya kaldı. Davaya gerekçe ise HDP’nin DAİŞ saldırılarına karşı yaptığı çağrı gösterildi. Dava kapsamında yargılanan HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında, 29 ayrı suçlamayla ayrı ayrı 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis cezası isteniyor.
Asıl faillerin yargılanmadığı, birçok hukuki garabetin yaşandığı davada savunma grubunda yer alan avukat Sevda Çelik Özbingöl, Mezopotamya Ajansı’ndan Emrullah Acar’a davanın seyrini değerlendirerek siyasi yanının hukuki yanından daha ağır bastığını söyledi.
‘Hukuk ile bağdaşmayan bir yargı pratiğiyle karşı karşıyayız’
Kurdistan ve Türkiye kentlerinde 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında insanların insani duyarlılık ve sahipleniş duygusuyla sokağa çıktığını dile getiren Özbingöl, “O dönem birçok kurum ve kuruluş duyarlılık çağrılarında bulundu. HDP bugün soykırıma karşı duyarlık çağrısı yaptığı için yaşanan bütün olumsuzluklardan sorumlu tutuluyor. Hukuk ile bağdaşmayan bir yargı pratiğiyle karşı karşıyayız. Eylemlerde birçok kişi hayatını kaybetti, siyasi söylem bu süreci birkaç isim üzerinden geliştiriyor. Bir yargı süreci sürdürülecekse, asıl sorumluların tespit edilerek yürütülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Resmi kurumlar taraf olarak yer alıyor’
Davanın siyasi-politik yanının hukuki yanından daha ağır bastığını vurgulayan Özbingöl, “Davada İçişleri Bakanlığı dahil olmak üzere tüzel kişiliği olan bütün resmi kurumlar taraf olarak yer alıyor. Birçok hukuksuzluğun ve birçok siyasi müdahalenin yoğun yaşandığı bir dosyayla karşı karşıyayız. Dosyada yargı, siyasi erkin baskısı altındadır. Bu nedenle kamuoyunun davaya duyarlılığının daha fazla olması gerekir” dedi.
Siyasi hesaplaşma
Özbingöl, “Kobanê Davası olarak kamuoyuna yansıyor ama suç olarak isnat edilen siyasi çalışmalar. Siyasetçilerin Meclis çatısı altında kurdukları söylemler, kadın siyasetçilerin yürüttüğü çalışmalar dosyada suç olarak görülüyor. Bugün duruşma salonu siyasi hesaplaşma alanına dönüştürülmüş durumda” dedi.
‘Avukatlar engellemelerle karşı karşıya’
Bir dönem Kobane Davası’na da bakan eski Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Bahtiyar Çolak’ın kamuoyunda “Atadedeler” olarak bilinen suç örgütüne yönelik soruşturma kapsamında 5 bin 600 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığını hatırlatan Özbingöl, Kobanê Davası’nın iddianamesinin Çolak’ın başkanlığında bulunan mahkeme heyeti tarafından kabul edildiğini kaydetti. Dava dosyasını hukuki zemine çekme, siyasi baskıyı azaltma taleplerinin karşılık bulmadığını vurgulayan Özbingöl, “Biz dosyanın savunma avukatları olarak ciddi engellemeler ve kısıtlamalarla karşı karşıyayız. 3 yılda uluslararası hukuk mevzuatını hiçe sayan, adil yargılama ve silahların eşitlik ilkesine aykırı usulsüzlükler ve engellemelerle karşı karşıya bırakıldık” ifadelerini kullandı.
‘İddianame HDP’nin kapatılması için hazırlandı’
Kobanê Davası’nın ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianamenin de ana gerekçesini oluşturduğunu belirten Özbingöl, “Kobanê Davası Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa eden davalardan bir tanesi. Biz Türkiye’nin ikinci yüz yılı inşa edilirken demokrasi, uluslararası hukuka uygun temeller üzerinde inşa edilmesinin mücadelesini veriyoruz” dedi.
‘Kamuoyu duyarlılığı önemeli’
Yargılama sürecinin son aşamasının yaklaştığını söyleyen Özbingöl, “İnsanlar hayatını kaybetti, sorumlularının yargılandığı bir süreç istiyoruz. Kobanê Davası ile DAİŞ’in yaptığı insanlık dışı uygulamalar aklanmamalı. Kamuoyu duyarlığı önemlidir. Ciddi bir mağduriyet söz konusu” ifadelerini kullandı.
RIHA