Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Adalet Bakanlığı yetkilisinin BM’de İmralı tecridin olmadığı yönündeki iddialarına dair, ‘Verdikleri cezaları tecridi inkâr etmek için kılıf yapıyorlar’ dedi
Cenevre’deki Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komitesi’nin 80. Oturumu devam ediyor. Oturumlar kapsamında söz alan BM İşkenceye Karşı Komitesi Özel Raportör Maeda Naoko, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dair bir sunum yaptı. Sunumdan sonra Türkiye adına söz alan ve İmralı’daki tecride dair soruları yanıtlayan Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Güngör, İmralı tecridini inkar etti. Güngör, görüşlerin tutsakların aldığı “disiplin cezaları” gerekçesiyle yasaklandığını savundu.
‘Tecridi inkar etmek için kılıf uyduruyorlar’
Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, cezaların hukuksuzca verildiğini belirtti.
Bilmez, “Verilen cezaları da avukatlara tebliğ etmiyorlar. Verilen cezaların gerekçesini CPT raporlarında görebiliyoruz. Tutsakların spor alanında 45 dakika spor yapıp son 15 dakika volta atarak sohbet etmesi dahi ceza gerekçesi oluyor. İmralı’da akla mantığa aykırı gerekçeler üreterek verdikleri cezalarla uyguladıkları tecridi inkâr etmek için kılıf uyduruyorlar” dedi. Avukatlarla görüşme yasağının İnfaz Hakimliği tarafından 6 ayda bir düzenli olarak verildiğini belirten Bilmez, Öcalan ve diğer tutsaklara verilen disiplin cezalarının amacının ise aile görüşü yapılmasını engellemek olduğunu söyledi.
‘İmralı’da hukuk işlemiyor’
Bilmez, verilen disiplin cezasına itiraz edilmediği iddiasına dair şunları söyledi:
“Her üç ayda bir düzenli bir şekilde hem Sayın Öcalan’a hem de İmralı’da bulunan diğer tutsaklara disiplin cezası veriliyor. Yaptıkları şey hukuka da İnfaz Kanunu’na da aykırı. Böyle kesintisiz bir şekilde disiplin cezası verilemez. Müvekkillerimiz verilen cezalara defalarca itiraz etti. Bildiğimiz üzere yargı, İmralı söz konusu olduğunda hiçbir surette işlemiyor. Bu itirazlara dair bunca süre boyunca tek bir olumlu sonuç alınmadı. Biz avukatlar olarak 25 yıldır yaptığımız hiçbir başvuruda olumlu sonuç alamadık Türk yargısından. Dolayısıyla müvekkillerimiz gözlem kurullarına ve mahkemelere inançlarını kaybettikleri için, yargı mekanizması onlar söz konusu olduğunda çalışmadığı için, sonucun yine aynı olacağını düşündükleri için başvuru yapmıyor olabilirler. Maalesef bunu şu anda teyit edemiyoruz.”
‘Disiplin cezaları tecridin adını koymaktır’
Verilen cezalara dair gerekçeli kararların avukatlara tebliğ edilmediğini vurgulayan Bilmez, tüm bunlara rağmen tahmini süreleri hesaplayarak düzenli olarak itirazda bulunduklarının altını çizdi. Disiplin cezalarının ne sebeple verildiğine dair CPT raporları üzerinden bilgi sahibi olduklarını söyleyerek, “Bir diğer önemli husus da bu kararların biz vekaletli avukatlara tebliğ edilmemesi. Normalde sürecin böyle işlemesi gerekiyor. Bizler müvekkillerimiz hakkında verilen cezaları öğrenip sonra itiraz edebilmeliyiz. Tüm bunlara rağmen bizler yine müvekkillerimiz adına tahmini olarak başvuru yapıyoruz. Sürekli 3 aylık periyotlarla ceza verdiklerini bildiğimiz için itirazlarımızı bu şartlarda dahi yapıyoruz. Asıl mesele yıllardır 3 ayda bir düzenli bir şekilde İmralı Cezaevi’nde verilen disiplin cezaları ile uygulanan tecridin adını koymaktır” diye belirtti.
‘Ceza gerekçelerini raporlardan öğreniyoruz’
Bilmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Verilen cezaların gerekçelerini dahi öğrenemiyoruz. Bunları da CPT raporları üzerinden öğrenebiliyoruz. Mesela tutsakların spor etkinliğinde haftada 1 saat 3 kişi bir araya gelme hakkı var. Bir seferinde voleybol, başka bir seferinde basketbol sahasında olabiliyor bu. Şu anda bu hakkı tanıyorlar mı onu dahi bilmiyoruz ama raporlara yansıyan cezalardan birinin gerekçesi şuydu: 45 dakika spor yapılmış, son 15 dakikada volta ile sohbet edilmiş. Düşünün. 60 dakika boyunca neden voleybol oynamadınız da son 15 dakika sohbet ettiniz diye disiplin cezası verilmiş. Dolayısıyla bakanlık yetkilisinin açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Yaptıkları şey tamamen bu hukuksuzluğa bir kılıf uydurma çabasıdır.”
HABER MERKEZİ