Avukat Meryem Atmaca, Colemêrg de artan şüpheli kadın ölümlerine ilişkin konuştu. Atmaca, ‘Kadınlara toplum içerisinde devlet tarafından uygulanan ve son süreçle beraber tehlikeli bir boyuta ulaşan baskının bir tezahürü olarak değerlendirebiliriz’ dedi
Kurdistan ve Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve katliamlar günden güne artarken günde en az 4 kadının en yakınındaki erkekler tarafından katlediliyor. Kurdistan’da üniformalılar tarafından işlenen ve bir devlet politikası haline gelen kadın katliamlarının faili belli olmasına rağmen bir yaptırım uygulanmaması erkekleri daha fazla cesaretlendiriyor. Öte yandan birçok kadın da “şüpheli” bir şekilde en yakını tarafında katlediliyor. Katliamların faili belli olmasına rağmen birçok dosyada detaylı soruşturma yapılmadan kapatılıyor. “Şüpheli” kadın katliamlarının gerçekleştiği kentlerden biri de Colemêrg (Hakkari).
Colemêrg Barosu Kadın Hakları Merkezi’nde yer alan Avukat Meryem Mıraz Atmaca, kentte yaşanan kadın katliamları ve “şüpheli” kadın ölümlerine ilişkin JINNEWS’tem Rabia Önver’e değerlendirmelerde bulundu.
Öğretilen şiddet
Colemêrg de Şüpheli kadın ölümleri ve şiddetin son dönemde artış gösterdiğine dikkat çeken Atmaca, “Kadınlara toplum içerisinde devlet tarafından uygulanan ve son süreçle beraber tehlikeli bir boyuta ulaşan baskının bir tezahürü olarak değerlendirebiliriz şüpheli kadın ölümlerini. Bilhassa bu tezahürün bir sonucu olarak psikolojik, fiziksel, cinsel ve her türlü şiddete maruz kalan kadınlar bir de devlet eliyle erkekler tarafından intihar veya kaza süsü verilerek öldürülmektedir” dedi.
Yargı cesaretlendiriyor
Colemêrg’deki şiddettin bir devlet yansıması olduğunu ifade eden Atmaca, cezasızlık politikasının bu şiddette yansıma biçimine ilişkin şunları söyledi: “Bunun en önemli sebebi tabi ki daha önce hem bölgemizde hem de Türkiye’ de kadın cinayetlerine ilişkin yargı makamlarının uyguladığı cezasızlık politikasıdır. Bu politika tüm Türkiye’de olduğu gibi Hakkari ve ilçelerinde de kadınları öldürmek için erkeklere cesaret vermektedir. Devlet tarafından korunan erkekler kadınları öldürmekte herhangi bir beis görmemekte. Bu ölümleri de intihar ve kaza gibi onlar dışında gerçekleşen ölümler olarak ele almamızı istemektedir. Fakat biz biliyoruz ki gerçek anlamda yaşanan kadın intiharlarının arkasında da erkek egemen devlet yer almaktadır.”
Jet hızıyla kapatılıyor
Kadına yönelik geliştirilen hem fiziki hem de psikolojik şiddete karşı başlatılan soruşturmaların jet hızıyla kapatıldığını dile getiren Atmaca, “Soruşturmalar açılıyor ve soruşturmalar etkili bir denetim mekanizması olmadığı için olabildiğince hızlı bir şekilde kapatılmaya çalışılıyor. Etkili bir soruşturmanın gerektirdiği, en ufak bir şüphe ihtimalinin değerlendirilmesi ve delillerin olabildiğince hızlı toplanması hususu maalesef gerçekleşmemektedir. Yeni diyebileceğimiz bir zaman diliminde kurulan Kadın Hakları Merkezi olarak bu şüpheli ölümlerin soruşturma süreçlerinin etkili olarak yürütülebilmesi için elimizden gelen en büyük gayreti göstereceğiz” dedi.
Örnek Şule Çet
Kaza şeklinde yansıyan bütün kadın ölümlerine şüpheli ölüm olarak yaklaştıklarını söyleyen Atmaca, Colemêrg’de bu tür ölümlerin yansıyan şekliyle gerçekleşmediği ve bu ölümlerin cinayet olduğu birçok ölümün mevcut olduğunu belirtti. Atmaca, “Bunlardan en bilineni Şule Çet’in ölüm olayıdır. Bir eşik olarak değerlendirebileceğimiz bu ölüm olayı kamuoyuna ve bize yansıyan şekliyle intihar denilerek üstü kapatılmaya çalışılmıştır. Sonra öncelikle ailenin sonrasında da kamuoyunda oluşan baskı sebebiyle ölüm olayının bir cinayet olduğu ortaya çıkmıştır. Bu vahim ve korkunç olay bize şunu göstermektedir ki, kadın ölümleri intihar ve kaza süsü verilerek kapatılmaya çalışılacaktır. Bundan dolayı Türkiye’de olduğu gibi Hakkari özelinde de bize yansıyan her kadın ölümü şüphelerimiz doğrultusunda cinayet ihtimali üzerinde yoğunlaşmakta. Sonrasında elde edilen delillerle diğer ihtimaller araştırılmaktadır. Yaşanan intihar olaylarını sadece münferit intihar olayı olarak değerlendirmemekte devlet ve toplum eliyle kadınların itildiği cinayetler olarak ele almaktayız” ifadelerine yer verdi.
Kadınlara özsavunma eğitimleri
Atmaca, Hakkari Barosu Kadın Hakları Merkezi şiddette uğradığından ve sonrasında kadınları ne yapması gerektiği konusunda birçok STK ile işbirliği yapmak istediklerini söyleyerek, “Kadınların erkekler tarafından mahkum bırakıldıkları ve onlar tarafından uğradıkları her türlü şiddete karşı başvurabilecekleri bir kurum olarak kendimizi görünür kılmak istiyoruz. Hakkari ve ilçelerinde; Hakkari Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak kadın hakları alanında çalışan bölge STK’larıyla işbirliği içinde kadınlara haklarına yönelik eğitimler vermek ve kadınları güçlü kılmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz kadınlar birlikteyken çok güçlüyüz. Aynı zamanda mevcut şüpheli kadın ölümlerine ilişkin soruşturma ve kovuşturmaların etkili yürütülmesi için yargı mekanizmalarına merkez olarak baskı kurarak bu suçun faillerinin cezalandırılmasını sağlamak istiyoruz” diye konuştu.
İntihar değil cinayet
Yaşanan şüpheli kadın ölümlerinin intihar olarak ele almanın oldukça eksik bir değerlendirme olacağını kaydeden Atmaca, son olarak şunları söyledi: “Nitekim bu olaylar devlet ve toplum eliyle gerçekleşmiş cinayetlerdir. Kadınların maruz kaldıkları her türlü şiddetin sonucu olarak kendi yaşamlarından vazgeçiyor olması vahim bir durumdur. Hakkari Barosu Kadın Hakları Merkezi’nde yer alan avukatlar olarak kadınların mecbur bırakıldıkları ve maruz kaldıkları her türlü haksız durum için bize başvurmalarını kendilerini yalnız hissetmemeleri için merkez olarak burada olduğumuzu söylemek isterim. İtildikleri şiddet sarmalından kurtulmak için mücadele eden bu şiddet sarmalından dolayı hayatına son veren bütün kadınlar yürüteceğimiz mücadelemiz de en büyük isyanımız olacaktır.”
COLEMÊRG