Kimyasal silah kullanımına dair değerlendirmelerde bulunan ÖHD’li Acun, ‘BM Genel Sekreterliği’nin talimatıyla araştırma yetkisi alınabilir’ vurgusu yaptı
Kimyasal silah kullanımının ulusal ve uluslararası hukuktaki yerine ilişkin Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Berdan Acun, Fırat Haber Ajansı’na değerlendirdi. Kimyasal silahların kullanımının uluslararası sözleşmelerde savaş suçu olarak tanımlandığına işaret eden Acun, bu silahların aynı zamanda insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında ele alındığına vurgu yaptı. Acun, bu süreçlerin birinci ve ikinci dünya savaşlarında da yaşandığını hatırlattı.
‘Hakikati ortaya çıkarmalılar’
Kimyasal silahların kullanımını yasaklayan sözleşmeye 188 ülkenin taraf olduğunu söyleyen Acun, “Açıkça bu yasağı delmeyeceklerini, sözleşmeyi imzaladıklarını da taahhüt etmişler. Bu ülkeler arasında 1997 yılında sözleşmeyi imzalayan Türkiye’de var. Bu sözleşmeye imza atan ve taraf olan ülkeler, kimyasal silahların üretiminden taşınmasına ve envanterlerinde bulundurmalarına kadar yasak olduğunu bilerek hareket etmeleri gerekir. Şimdi Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nde özellikle bağımsız kuruluşlarca raporlanan ve medyaya düşen haberlere baktığımızda, kimyasal silahların kullanıldığına dair ciddi emareler var. Bu konu ile ilgili olarak uluslararası bağımsız kuruluşların olaya el atıp, bir hakikati ortaya çıkarmaları lazım. Kimyasal silahların kullanımına dair bu sözleşmelere tarafı olan ülkelerin taahhütlerini yerine getirip getirmediğine dair o hakikatin ortaya çıkarılması lazım.”
BM’ye taşınabilir
Almanya ve İsviçre’den bağımsız heyetlerin incelemelerde bulunmak için alana gitmek istediklerini ancak engellediklerini hatırlatan Acun, “Gerçekten insanlık ve savaş suçu olarak tabir ediyorsak, BM nezdindeki sekreterliğin devreye girmesi gerekiyor. Bu konunun bağımsız bir heyet tarafından araştırılması ve raporlaştırılması gerekmektedir. BM Genel Sekreterliği’nin talimatıyla araştırma yetkisi alınabilir. Yani tek başına bağımsız kuruluş olarak olay yerinde inceleme yapamıyorlar maalesef. Dolayısıyla bu konu, kamuoyunun kendi hükümetleri nezdinde ve hükümetlerin oluşturacağı baskıyla ancak BM’ye taşınabilir” dedi.
Kolaylaştırıcı tedbirler alabilir
OPCW ve benzeri kurumların aslında uluslararası misyon yüklenen bağımsız kuruluşlar olduğunu vurgulayan Acun, şunları kaydetti: “Bu kuruluşlar herhangi bir devlete veya sözleşmeden doğan bir hakka dayanarak değil; tamamen üzerlerine konu edindikleri misyon gereği araştırmalarda bulunuyorlar. Dolayısıyla aslında bu kuruluşlar, BM veya taraf devletler nezdinde görevlendirilen kuruluşlar olmadığı için, engellemelere maruz kalabiliyorlar. Ama BM’nin devreye girmesi durumunda, taraf devletler BM’nin almış olduğu kararları kolaylaştırıcı uygulamalara yönelik tedbirleri de almak zorundadır. Söz konusu kuruluşların BM tarafından görevlendirilmesi durumunda, taraf devlet inceleme yapılması için kolaylaştırıcı tedbirleri de mutlaka almak zorundadır. Çünkü tedbirler alması, sözleşmede taahhüt edilmiştir.”
DIŞ HABERLER