Mevcut pasaportu elinden alınmış bir insanım ve yeni bir pasaport için yapacağım başvurunun da muhtemelen reddedileceğini düşündüğümden olsa gerek, son yıllarda başta Avrupa olmak üzere dünya meseleleri hakkında yazmaya elim pek fazla varmıyor!
Oysa Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizin gidişatı, -özellikle ülkemizdeki genç nüfus için- çok önemli. Türkiye belli ki uzun yıllar AB’ye üye olamayacak ama gençlerimizin önemli bir bölümü geleceklerini Avrupa ve hatta Amerika’da görüyor. Oralara okumaya gidiyorlar ve hatta burada okuyup, bir lisans sahibi olanlar, Batılı bir ülkede yaşamayı tercih ediyor.
Bizim okumuş gençler, oraya gidip, orada yaşamayı tercih ederken; AB de bu eğilimi kendi kazanç hanesine yazmak için harekete geçmiş durumda. Neden mi? AB üyesi ülkelerde işsizlik oranı oldukça düşük. Mesela bu rakam Eylül 2023’te sadece yüzde 6 olarak gerçekleşti. Ancak kimi sektörlerde sürekli iş gücü açığı var. Nitekim açık iş oranı 2022’de yüzde 2.9 oldu.
Öte yandan demografik değişimlerin iş gücü piyasasındaki zorlukları daha da artıracağa benziyor. AB’de çalışma çağındaki nüfusun 2022 yılında 265 milyondan 2030 yılında 258 milyona düşeceği tahmin ediliyor. Odaklı ve uyum içinde hareket edilmediği takdirde, mevcut gidişat yeşil ve dijital geçişi baltalayabilir, AB’nin rekabet gücünü azaltabilir ve sağlık ve uzun süreli bakım gibi zaten çalışan açığı bulunan alanlarda kamu hizmetlerini zayıflatabilir.
Bu arada, uluslararası iş eşleştirmeleri hem AB vatandaşı olmayanlar hem de işverenler için karmaşık ve maliyetli olmaya devam ediyor. İşverenlerin üçüncü ülkelerde kazanılan beceri ve niteliklere ilişkin -haklı görülebilecek- anlayış ve güven eksikliği, yetenek ve beceri hareketliliğinin önündeki önemli bir engel olarak görülüyor.
Bu durum, sadece AB’nin cazibesini etkilemekle kalmamakta, aynı zamanda üçüncü ülke vatandaşlarının genellikle -çöpçülük, garsonluk gibi- nitelik seviyelerinin çok altında çalışmak zorunda kalmasıyla ‘beyin israfına’ yol açmakta.
Öğrenme hareketliliği kişisel, eğitimsel ve mesleki gelişim ile sivil katılım ve sosyal içerme için gerekli bilgi ve becerilerin kazanılmasında insanlar için son derece değerli bir deneyim olsa da kendi ülkelerinden başka bir ülkede bir öğrenme faaliyetine katılan Avrupalıların oranı hâlâ düşük.
İşte bu yüzden, AB genelinde iş gücü eksikliği görülen mesleklerde AB üyesi olmayan ülkelerden iş arayanların işe alınmasını kolaylaştırmak için bir AB Yetenek Havuzu kurulması teklif edildi. AB Yetenek Havuzu, işverenlerin daha geniş bir beceri ve yetenek havuzuna erişmelerine yardımcı olmak için uluslararası işe alımları daha kolay ve daha hızlı hale getiren bu türden ilk AB platformu olan yenilikçi bir tedbir.
AB Yetenek Havuzu’na katılım, üye devletler için gönüllülük esasına dayalı olacak ve üye devletler platformun yönetimini destekleyecek. Ayrıca üye devletlerdeki işe alım ve göç usulleri hakkında bilgi sağlayacak ve adil işe alım ve çalışma koşullarının sağlanması için güçlü güvenceler içerecek.
Sözün özü, AB üçüncü ülkelerden gelen yetenekli gençleri bünyesine kabul etmek için bir nevi ‘yetenek avı’ başlatmış bulunuyor. Dahası söz konusu yetenekli gençlerin sadece Almanya ve Fransa gibi cazibe merkezlerinde değil, diğer AB ülkelerine de yerleştirilmesi uzun vadede planlanıyor.