Yeraltındaki zehirli kimyasal sıcak sıvının çekilmesiyle elde edilen jeotermal enerji, geleceğin en kirli üretimlerinden. JES sahaları her geçen gün büyürken, Avrupa JES şirketlerini fonlayarak adeta geleceğimizi karartıyor.
Jeotermal Enerji Santralleri’ne (JES) Türkiye’de tepkiler büyürken, JES yatırımları da artarak sürüyor. Şirketler bir araya gelerek bu süreci nasıl büyütürüzü tartışıyor. Bu tartışmalardan birisi de Avrupa’da gerçekleştirilecek. Avrupa’nın en büyük jeotermal etkinliği olduğu belirtilen ve 3 yılda bir yapılan ‘Avrupa Jeotermal Kongresi 2019’’un (EGC), 11-14 Haziran’da Hollanda’nın Lahey kentinde yapılacağı duyuruldu. Tüm jeotermal sektörüne yönelik etkinliklerin bir kombinasyonunu barındırdığı söylenen EGC: Akademik, endüstriyel, finansal, politika oluşturma veya toplumsal sektörün tüm bölümlerinden paydaşların bir araya gelip öğrenmeleri ve ‘yeni yollar’ bulmaları için fırsatlar sunduğu belirtiliyor. JES şirketleri temsilcilerinin katılacağı ifade edilen EGC toplantısında 35’den fazla paralel oturum gerçekleşecek. Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği(JESDER), Avrupa’da jeotermal enerjinin finansmanını kolaylaştırmayı, arama, üretim ve kullanımının yaygınlaştırılmasını hedefleyen GEO-Energy Europe projesinin paydaşı olmuştu. Proje ortakları arasında Fransa’dan POLE Avenia (koordinatör) ve GEODEEP, Belçika’dan Avrupa Jeotermal Enerji Konseyi(EGEC),İspanya’dan GEOPLAT ve GeoEnergy CELLE, Macaristan’dan CAPES,İrlanda’dan GEOSCIENCE’ın yanı sıra Türkiye’den de JESDER yer alıyor. JESDER eski Başkanı Ufuk Şentürk, GEO Energy Europe’un, JESDER’in katıldığı ilk Avrupa Birliği(AB) projesi olduğunu belirterek şunları söylemişti: “Bu proje Avrupa Birliği tarafından fonlanıyor.”
JES’in en büyüğü Çin!
Çin, 50 trilyon dolarlık küresel elektrik ağı ile ultra yüksek voltajlı şebekeler kurarak, Ortadoğu’nun güneşinin, Himalaya Dağları’nın hidroelektrik gücünün, Büyük Rift Vadisi’nin jeotermal gücünün kullanılmasını ve bunların hepsinin birbirine bağlanmasını önermişti. Şu anda Çin, Kenya’da Büyük Rift Vadisi’nde jeotermal enerji için çalışmalarını sürdürüyor. Kenya’da en büyük devlet elektrik şirketi olan KenGen ile Çin’li Jereh Group ve H-Young Company Ltd, Rift Vadisi’nin doğusunda yer alan Olkaria’da jeotermal enerji santrali için bir konsorsiyum kurdu. 31 Ekim-2 Kasım 2018 tarihleri arasında Kigali/Ruanda’da ‘Yedinci Afrika Rift Jeotermal Konferansı’ düzenlendi.
JES mücadelesi birleşmeli!
Jeotermal Enerji Santralleri (JES) çevresine yaydığı kirlilikle bilinirken, ‘alternatif temiz enerji’ bağlamında değerlendirilmesi dikkat çekiyor. JES’ler de yeraltından çekilen sıcak kimyasal zehirli sıvı, ısısı alındıktan sonra re-enjeksiyon kuyularına geri basılıyor. Yeraltından çekilen jeotermal akışkan: Bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuz gibi zehirli kimyasalları içinde barındırıyor. Yeraltına geri basılan zehirli sıvı yeraltı sularına karşıyor. Enjeksiyon kuyuları dolduğunda ya da dolmak üzereyken bu sıvı fosoptik türü kuyulara ve derelere bırakılıyor. Sıcak zehirli sıvı soğuk su ile karşılaştırılıp elde edilen buhar basıncı sonrası, kimyasala bulanan buhar atmosfere salınarak çevresindeki yaşamı zehirliyor. JES’lerin dışarıdan görünen temiz durumu ve bacasından sadece buhar çıkıyor olması, temiz sayılmasına yeterken, bunun bir aldatmaca olduğu Aydın’da açıkça yaşanarak görüldü. ‘Ölürüz de toprağımızı onlara bırakmayız’ diyen Kızılcaköylü kadınlar, JES’lerin yaşamlarına nasıl zarar verdiğini çok iyi biliyor. Aydın’da üçe katlanan kanser vakaları, kuruyan incir ve zeytin ağaçları, kirlenen sular herkes tarafından görülebiliyor. JES’lere karşı yürütülen mücadelenin en az termik santrallere ve nükleer santrallere karşı yürütülen mücadeleler kadar merkezileşmesi ve geniş bir dayanışma ağının kurulması artık ertelenemez bir görev.
EKOLOJİ SERVİSİ