Yusuf Gürsucu
ABD yeraltı sularını zehirleyip tüketen kaya gazı üretimleriyle Avrupa’nın doğalgaz pazarını ele geçirme adımları her geçen gün büyürken, ABD Ukrayna krizini tırmandırıyor. Savaşlara yol açabilecek gerginliklerin en önemli nedeni büyük bir pazar olan Avrupa’nın gazını hangi süper gücün sağlayacağı noktasında yaşanıyor. Kuzey Akım-1 ile Avrupa’ya doğalgaz satan Rusya’nın Kuzey Akım-2 hattıyla taşımak istediği doğalgaza ABD engel olmayı sürdürüyor.
Geçtiğimiz günlerde AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis’in, Rus gazını Baltık Denizi’nin altından Almanya’ya taşımak için dizayn edilmiş olan Kuzey Akım-2 Doğal Gaz Boru Hattı’nın askıya alındığını açıklamış olması dikkat çekici bir gelişme. Komisyon, bu projenin Avrupa’nın enerji politikasına uyumunu incelemek amacıyla askıya alındığını belirtirken çok açık konuşmuyor.
Geçtiğimiz hafta yaklaşık 5,2 milyar metreküp doğal gaz taşıyan 50’yi aşkın LNG gemisi Asya’ya giderken Avrupa’ya yönlendirildiği duyurulmuştu. Bu dönemde Avrupa’ya yönlendirilen LNG gemilerinde bir önceki haftaya göre yüzde 77 artış ortaya çıkarken, boru hatlarıyla ithalatın düşmesi nedeniyle bu sayının daha da artacağı Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezi (CEPS) araştırma görevlisi İrina Kustova tarafından belirtildi.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel verilerine göre, AB’nin 2021 yılında toplam 80 milyar metreküplük LNG tedariğinde ABD’nin yüzde 20, Katar’ın yüzde 20, Rusya’nın yüzde 18, Nijerya’nın yüzde 17, Cezayir’in yüzde 14, Norveç’in yüzde 2 pay aldığını, geriye kalan yüzde 9’luk kısmın ise diğer tedarikçilerden sağlandığı bilgisi yer alıyor.
ABD ile Rusya arasında Avrupa’ya LNG ihracatında yaşanan rekabette ABD arayı kapatmaya çalıştığını gösteren birçok gelişme yaşandı ve yaşanıyor.
Kuzey Akım-2 projesi askıya alınmadan 2 yıl önce ABD’nin Berlin Büyükelçisi Kuzey Akım-2 işinde rol alan ve bu yolla taşınan doğalgazı alacak olan şirketlere uyarıda bulunmuştu. Büyükelçi Richard Grenell, AFP’ye yaptığı açıklamada, projeyle bağlantılı olan şirketlere mektup göndererek Amerika’nın Yaptırımlar Aracılığıyla Düşmanlarla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında cezalandırılabileceklerini ilettiklerini belirtti.
Dönemin ABD Başkanı olan Donald Trump, Kuzey Akım-2 projesi nedeniyle Almanya’nın Rus doğalgazına bağımlı olduğunu ve bu bağımlılığın ‘tamamen Rusya tarafından kontrol edildiğini’ öne sürerek Berlin’in Moskova’nın ‘esiri’ olduğunu söylemişti. Trump, yine dönemin Almanya Başbakanı olan Angela Merkel’e, “Rusya’dan korunmak istiyorsun, ama Rus gazına milyarlar ödüyorsun, üstelik NATO’ya para vermiyorsun” ifadelerini kullanmıştı.
Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) projesi ile TürkAkım projelerini ‘rakip boru hatları’ olarak niteleyen Trump, Avrupa Birliği için masrafı ABD’nin karşılayacağı, ABD’den ve Katar’dan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatı amacıyla onlarca liman inşa edeceğini ifade ederken, ABD Başkanı Trump ile AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in ‘Sıfır gümrük vergisi’ uzlaşısına varıldığı ve görüşmede LNG alımının artırılmasının kabul edildiği bildirilmişti.
Rus enerji şirketi Gazprom’un Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) dışı doğalgaz ihracatının, 2022 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 41,3 azalarak 11,4 milyar metreküpe düştüğünü bildirmesi yaşanan süreci anlamamıza yardımcı oluyor. Diğer yandan Yunanistan’ın kuzeyindeki Dedeağaç yüzer LNG terminali (FSRU) projesi başlatılmış olması dikkat çekiyor. Terminalden yılda 6,1 milyar metreküp doğalgazın geleceği belirtilirken, ABD ve Katar’dan gelecek olan LNG’nin Yunanistan-Bulgaristan Boru Hattı yoluyla Güneydoğu Avrupa’ya ulaştırılmasının planlandığı açıklandı.
Bunun yanında Saros Körfezi’ni yerle bir edecek olan FSRU Limanı’nın yapılma nedeninin de Katar’ın Avrupa’ya yapacağı LNG ihraç noktalarından birisi olduğu beliirtiliyor. Tüm yasalar yok sayılıp 1. Derece Koruma Alanı ısrarla yok edilmeye devam edilirken, mahkemelerin verdiği birçok durdurma kararları, bir kişilik bilirkişi raporuna dayanarak alınan son bir kararla sürecin yasal boyutu tamamlandı. Türkiye’nin İzmir ve Hatay’da bulunan FSRU tesisleri çalışırken 3.’sü için bula bula Saros Körfezi’nin bulunmuş olması; ABD, Katar ve Türkiye arasında yapılan gizli anlaşmaların bir parçasının hayata geçirildiğini gösteriyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoağan’ın geçtiğimiz gün Ukrayna ziyaretinde SİHA vd. anlaşmalara imza atarak dönmesi, Türkiye ile Rusya arasında bir krizin filizlendiğine işaret ediyor. ABD’nin Rusya’yı Ukrayna üzerinden sıkıştırma politikalarının bir parçası haline gelen Türkiye’nin Kürt coğrafyasına yönelik son günlerdeki bombardımanlarının ABD tarafından desteklendiğinin yukarıda yaptığımız aktarımlardan anlaşılabileceğini vurgulamamız gerekiyor.