PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Cengiz Yürekli, İmralı’nın Avrupa’nın da sorumluluğunda olduğunu belirtti. Yürekli ayrıca, ‘İmralı sadece bir cezaevi değil, savaş ve barış diyalektiğinin oluşturulduğu bir mekana dönüştürüldü’ vurgusu yaptı
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Riha (Urfa) Barosu, “Ortadoğu’da Kürt sorunu ve tecrit” konulu panel düzenledi. Baroda düzenlenen panelin moderatörlüğünü ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Ayşe Şehriban Demirel yaptı. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Cengiz Yürekli ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Riha Milletvekili Mithat Sancar ise konuşmacı olarak panele katıldı.
‘Kriz Kürt sorunuyla bağlantılı’
HEDEP’li Sancar, Kürt sorununun tarihsel geçmişine değindi. Sancar, “Kürt sorunu, Ortadoğu’nun en önemli sorunlarından biri. İnsan hakları açısından bakıldığında kimlik hakkının ihlali başta geliyor. Ortadoğu’da yaşayan birçok sorun ve kriz, direk Kürt sorunuyla bağlantılı” dedi.
Sancar, Kürt sorununun siyasal, kültürel ve ekonomik boyutları olduğuna işaret ederek, “Kürtlere güvenlikçi yaklaşım tüm emekçilerin yoksullaşmasını sağlıyor” dedi. Sancar, belediyelere atanan kayyımlar ile Kürt sorununun bağlantısı üzerinde de durdu.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılar
Sancar, ayrıca Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırını değerlendirdi. Sancar, “Çözümsüzlük politikalarında ısrar tecridi ağırlaştırıyor. Demokratik çözüm ve barış ile tecrit arasında bir bağlantı var. Kürtlerin kazanımlarına dönük saldırılar krizleri derinleştiriyor. Savaş politikaları terk edilirse ekonomik olarak topyekun bir kalkınma yaşanacaktır” İfadelerini kullandı.
‘Tecridi görmek istemiyorlar’
Avukat Cengiz Yürekli, İmralı tecridin bir amacının “unutturmak” olduğunu söyledi. Türkiye’de kendisine “demokrat” diyen bazı kesimlerin tecridi görmek istemediğini ve “ikiyüzlü” davrandığının kaydeden Yürekli, “Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu durumu sadece düşman hukuku ile açıklamak eksik olur. İmralı için ayrı bir mevzuat yok. Türkiye cezaevlerinde herhangi bir mahkumun haklarının İmralı’da da uygulanması gerekir. Ancak böyle bir durum söz konusu değil. Sayın Öcalan’dan sonra İmralı’nın bir statüsü yok edildi. İmralı sadece bir cezaevi değil, savaş ve barış diyalektiğinin oluşturulduğu bir mekana dönüştürüldü. Komplo ve İmralı uluslararası bir aklın ürünü” diye konuştu.
Tecride dair ayrıntılı bilgiler veren Yürekli, “İmralı’da bir denetim söz konusu değil. Oraya ayrılan bütçe ve bulunan askeri personel sayısı bilinemez. İmralı bir demokrasi laboratuvarıdır ve orada hayata geçirilen uygulamalar Türkiye’ye uygulanıyor” dedi.
‘İmralı Avrupa’nın sorumluluğunda’
İmralı’daki tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın durumlarına değinen Yürekli, “Tutsaklar hiçbir haklarından yararlanamıyor. Dış dünya ile bağlantıları tamamen kesilmiş. Bu işkence. Hem uluslararası hem de ulusal yasalara göre suçtur. Hiçbir durumda bu esnetilemez. İmralı’da işkence yasal kararlar kılıf yapılarak uygulanıyor” dedi.
‘İmralı’da uygulanan şiddettir’
Yürekli, “Yasaklama kararlarının herhangi bir yasal alt yapısı yok. İmralı’da uygulanan şiddettir. Bu şiddet herkese dönüktür” dedi. İmralı’yı ziyaret etme yetkisi bulunan Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) bu noktadaki rolüne değinen Yürekli, “Ne zaman toplumsal mücadele ile tecrit hafiflese gelip görüşür ve kendileri yapmış gibi lanse ederler. İşkence hukuk ile devam ettirilirken, CPT ve AİHM suç işliyor. CPT’nin 25 yıllık raporları var, daha önce verilen kararlar var. İmralı’da bulunan tursakların CPT’ye yaşadıklarını iletme ve AİHM’e sunum yapma hakları var ama yapılamıyor. Bundan CPT ve AİHM’in bilgisi var ve bir şey yapmıyorlar. İmralı sadece Türkiye değil, Avrupa’nın da sorumluluğunda” ifadelerini kullandı.
Panel, katılımcıların konuşmacılara yönelttiği sorularla son buldu.
RIHA