9 Ekim komplosu yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde konuşan Av. Rezan Sarıca, tecridin en ağır psikolojik uygulamalardan biri olduğunu söyleyerek, ‘Amaçları PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın imhasıdır’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasının yıldönümü dolayısıyla, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin İl Örgütü’nde panel düzenlendi. Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), HDP, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çukurova TUAY-DER üye ve yöneticileri ile Barış Anneleri Meclisi üyeleri katıldı.
Panele, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca ve HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtalan konuşmacı olarak katıldı.
Avukat Rezan Sarıca, komplonun tarihsel süreci üzerinde durdu. Komplo sürecinde yaşananların baş sorumlusu o dönemde rol oynayan devletlerin olduğunu belirten Sarıca, amaçlarının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın imhasının olduğunu söyledi. Sarıca, “Bu imha süreci içerisinde Kürt halkının kimlik, statü talebinin tarihe karışması üzerinden de kimi adımlar atmayı planlıyordu. Potansiyel Kürt tarihini tasfiye etmeye yönelik Üçüncü Dünya Savaşı’nın adımlarından bir tanesidir. Bu komplo farklı boyutlarıyla karşımıza çıktı. Daha sonra İmralı Adası’nda bir infaz rejimi başlatıldı. Buna karşı hem Öcalan hem Kürtler için amaçladıkları tasfiye sürecini gerçekleştiremediler ama bu planları bugün aktif bir şekilde karşımızda duruyor” şeklinde konuştu.
‘Dış dünyayla bütün bağlar kesildi
Abdullah Öcalan’ın tecrit içerisinde demokratik mücadele ve çözüme dair stratejisini geliştirmek adına birçok adım attığını belirten Sarıca, “Tecrit sistemiyle avukat görüşlerine izin verilmedi, hücre hapishanesine tabi tutuldu. Hiçbir insanın kaldırmayacağı sisteme tabi tutuldu. 2011’den sonra daha farklı bir süreç karışımıza çıkıyordu; avukat görüşleri kesildi ve 8 yıl boyunca tek bir avukat görüşü gerçekleşmedi. 2015’de diyalog süreci bittikten sonra tecrit sistemi daha çok derinleşti. Darbeden sonra OHAL ilan edildi ve bu ilk adada başladı, dış dünyayla bütün bağlar kesildi. 11 yıldır 5 avukat görüşü gerçekleşti, mektupları sansürle karşılaştı. 24 yıllık İmralı tarihinde, 2 telefon görüşmesi gerçekleşti ve disiplin cezaları başladı” diye belirtti.
Tecrit yargı eliyle sürüyor
Tüm bu tecridin yargı eliyle sürdürüldüğüne dikkat çeken Sarıca, “Geldiğimiz noktada önemli bir aşamaya gelindi. 25 Mart 2021 telefon görüşmesi kesildi, bu şekilde son haber alma hali var. Yüzlerce avukat olarak başvurmadığımız makam kalmadı ama hiçbir şekilde bir bilgiye ulaşamadık. Bu haber alamama hali hukuk içerisinde şöyle tanımlanıyor; mutlak iletişimsizlik hali. Bu hal her türlü riske açık. Kişinin bütün hakları ihlal edilme tehlikesiyle karşı karşıya, en ağır psikolojik uygulamalardan bir tanesi. Her 9 Ekim yaklaştığında, farklı şekilde birçok şey yaptılar. 3 yıl önce Serêkaniyê savaşı başlatıldı. Şengal’in statüsüz bırakılması için KDP ve Bağdat rejimi anlaşma imzaladı. Herhangi bir statü olmadan kimliksizleştirmiş, rejime bağlı halk gerçekliğiyle karşı karşıya bırakıldı bu halk” diye konuştu.
‘Demokratik çözüm İmralı’dan geçer’
HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve editörü Nagihan Akarsel’in katledilmesini kınadı. Tecridin her yönüyle devam ettiğine dikkat çeken Kurtulan, demokratik çözümün İmralı’dan geçtiğini belirtti.
MERSİN