Tahliye talebinde bulunmayan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, tutukluluk süresinin bir yıl uzatmalı olarak üç yıl olduğunu belirterek, ‘Uzatması kendisinden uzun tutuklama süresi olur mu’ diye sordu ve ekledi: ‘Cinayet işlemiş olsaydım şimdi bırakılmıştım’
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, avukat Barkın Timtik ve hükümlü Özgür Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu 22 kişinin “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılandığı davanın duruşması Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesinde görüldü. Duruşmaya, çok sayıda avukat katıldı. Duruşmanın başında Adli Tıp Kurumu’ndan istenen belgelerin gelmediğini açıklayarak, iddia makamına mütalaasını sordu. İddia makamı, daha önce tutukluluk hallerinin devamına yönelik verdiği mütalaasını tekrar ettiğini beyan etti.
Delil değil kurgu!
İddianamede delil olarak gösterilen dayanakların kurgusal olduğunu belirten avukat Emre Aydın, bu yöntemin kumpas davalarında kullanıldığını kaydetti. Selçuk Aymaz’ın aleyhte verdiği ifadeyi kabul eden savcının da bu kumpasın içinde yer aldığını ifade eden Aydın, “Yasa dışı delillerden bahsettim. Bu sefer de, iletişim tespit raporlarının da yasadışı üretilen deliller arasında olduğunu vurguluyoruz. Dosyayı detaylı şekilde incelediğimizde, soruşturma ve dinlemelerin hukuksal dayanağı olmadan yapıldığı anlaşılıyor” diye konuştu.
Tanıdık bir kumpas
Savcının Nisan 2015’te 20 avukat hakkında iletişimin tespiti bağlamında İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden talepte bulunduğunu, ancak mahkemenin bu talebi reddettiği bilgisini paylaşan Aydın, mahkemenin söz konusu avukatların örgüt üyesi olduklarına dair somut delil olmadığı yönünde gerekçe sunduğunu aktardı. Aydın, “Aslında tanıdık bir kumpas faaliyetine tanık oluyorduk. İstanbul 5. ACM bu talebi reddedince, savcılık itiraz ediyor ve itirazı değerlendiren İstanbul 6. ACM iletişimin tespitine karar veriyor” dedi.
Sanık değil mağdurlar!
6. ACM’nin kabulü ardından Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından soruşturma başlatıldığını, hakimlerin görevi kötü kullanma nedeniyle görevden alındığını belirten Aydın, “Daha sonra ceza veriliyor. Yargıtay ‘Onca iş yükünüz varken, gelen bir talebi aynı gün içinde, yeterli değerlendirme yapmadan, kabul ediyorsunuz’ diyor. Hukuka aykırı bir kararla alınmış olsa da dinlemeler devam ediyor. Sonra durduruluyor.
2016’da yeni bir soruşturma açılıyor, 2015’le birleştiriliyor. Bu aşamada kolluktan görüşme tapelerinin değerlendirilmesi isteniyor. Kolluk ‘görüşmelerin avukatlık faaliyeti içinde olduğu, örgüt faaliyeti görülmediği’ şeklinde değerlendirme yazıyor. 2015 ve 2016 soruşturmaları 2017’deki soruşturmayla birleştiriliyor ve bugüne geliniyor” dedi. Aydın, müvekkillerinin sanık değil, mağdur olduklarını belirterek, tahliye talebinde bulundu.
Öfkeliyiz ama sabırlıyız da…
Tutuklu bulunan Barkın Timtik’in avukatı Çiğdem Akbulut, tutukluk haline tepki gösterdi. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) faaliyetlerinin iddianamede suçlama olarak yer aldığına işaret eden Akbulut, “Tutukluluğa devam diye verdiğiniz karar Akın Gürlek yargılamasının tutuklama kararıdır” dedi. “Hollanda ve Belçika belgeleri” olarak öne sürülen belgelerin getirilmesi ve incelenmesine dair karar olduğunu ve getirilmesini isteyen Akbulut, bunun için tutukluluk halin sürmesine gerek olmadığını belirtti. Delil karartma gerekçesinin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Akbulut, “Bir kez olsun gerçekleri tartışıp kendi kararınızı vererek müvekkillerimizin tahliyesine karar verin. Acılıyız, öfkeliyiz. Acımız bu adaletsizlik içinde Ebru Timtik’in canını vermesinden. Öfkeliyiz ama sabırlıyız da” diye konuştu.
Bu dava teşhir edilecek
Daha sonra söz alan Kozağaçlı, bu güne değin dünyadan 150’e yakın baroda kayıtlı olan avukatların davayı izlediğini, ayrıca davada savunma yapan avukatlara da teşekkür etti. ÇHD’nin başkanı olmaktan onur duyduğunu belirten Kozağaçlı, “14 Haziran Ebru’muzun doğum günü. Ebru; bir insana, bir avukata yapılanın yapılamayacağını göstermek için canını verdi. 14 Haziran’da Adalet İçin Mücadele Ödülü veriyoruz. Bu ödül, onlarca yıl bu davayı teşhir edecek” dedi.
‘Tutukluk devam ediyorsa hakim tutuyordur’
Bu güne değin yargılandığı hiçbir davada tahliye talebinde bulunmadığını, bu davada da bulunmadığına işaret eden Kozağaçlı, aynı şekilde mahkemenin de üç cümle ile tutukluluk halinin devamına karar verdiğine dikkati çekti. Kozağaçlı, şöyle devam etti: “Bin 800 avukat tek bir vekâletle bir noterden bu davaya katıldı. Noter, bunun tarihte bir ilk olduğunu söylemişti. Şu anda toplam 3 bin 200 kişi bu davada avukatlık yapıyor. Mesleğimizin en yetkin isimleri bu davada, hepsine teşekkür ediyorum. Genç meslektaşlarım belki bilmiyordur söyleyeyim; ceza davalarında kural şudur; tutukluk devam ediyorsa hakim tutuyordur, tahliye kararı varsa avukat almıştır.”
İlk gerçek tutuk devam gerekçesi!
Kozağaçlı, devamında şunları ifade etti: “Yıllar önce Mustafa Bağarkası, iki kere tutuk devam kararı verdi; gerekçesi ise henüz sorgumuzu almadığıydı. Üçüncüsünde sorgu aldı, 1,5 gün konuştum. Üçüncü kez tutuk devam kararı verildi. Ve orada ilk gerçek tutuk devam gerekçesi yazıldı hakkımda: Sorgularını aldık, ama Hollanda ve Belçika’daki deliller ikmal edilmedi. İkmal edilinceye kadar tutukluluğun devamına…10 yıl önce oluyor bu. O mahkemedeki ara kararı yerine getirecek cesareti yerine getirecek bir mahkeme, bir heyet, kusura bakmayın, size kadar çıkmadı. 8 ara karar var, bakalım onları yerine getirebilecek misiniz? Bundan 10 yıl önce bizim tutukluluğumuzun devamı için öne sürülen belgeleri 10 yıl sonra hala tutukluğun devamına gerekçe yapıyorsunuz.”
Bu hızla gidersek…
1961 Anayasası öncesinde ağır cezalarda kovuşturma ve soruşturma zorunlu olarak tutuklu yapıldığını anımsatan Kozağaçlı, bu durumun daha sonra kalktığını ve ihtiyari tutukluluk durumuna geçildiğini paylaştı. Buna rağmen tutuklu bulunanların sayısının 5 katına çıktığı bilgisini paylaşan Kozağaçlı, “Bu hızla gidersek, kıta Avrupası liginden çıkıp Çin, Rusya ligine gireceğiz; tutukluluğun nüfusa oranı bindelik oranlardan yüzdelik oranlara ulaşacak” dedi.
Zorunlu tutukluluk olsaydı 5 yıl yatıp çıkardım
İhtiyari tutukluk hali nedeniyle yıllardır cezaevinde olduğunu belirten Kozağaclı, zorunlu tutukluk haline geçmesini istedi. Kozağaçlı, şunları söyledi: “Zorunlu tutukluluk olsaydı beş yıl yatıp çıkardım. İhtiyari tutukluk sisteminde kaç yıldır burada tutuluyoruz. Hollanda-Belçika belgelerinin 18 yılda sadece çuvalını gördük, içini bilmiyoruz. Zorunlu tutukluğa geçsek en fazla Avrupa Konseyi ayıplar, kınar. Zaten kimsenin taktığı yok. Böylece bütün bu belirsiz pratiklerden de kurtulmuş olurduk. 10 yıl sonra siz beni hâlâ ‘Adli Tıp Kurumu kararını bekliyoruz’ diye tutuklu tutmaya devam edecekseniz, meslektaşlarım kızmakta haklı. CMK’da tutukluluk süresi iki yıl, bir yıl uzatmayla üç yıl olabilir. Ama Türk ceza hâkimleri bunu inatla beş yıl olarak uyguladı. Uzatması kendisinden uzun tutuklama süresi olur mu! Yasayı yapanlar iki artı bir yıl dedi, hukukçular iki artı bir yıl dedi, hocalar aynı şeyleri söyledi, ama 10 yıl boyunca yasa ihlal edilerek tutukluluk süresi beş yıl uygulandı ve sonunda OHAL kararnamesiyle kitabına uyduruldu.”
Katil olsaydım çıkardım
“Beni tahrik eden, hakaret eden, birini caddenin ortasında çekip vursaydım, öldürseydim, 7,5 yıl ceza alacaktım. Ve infazım bu yılbaşında tamamlanmış olacaktı” diyerek sözlerini sürdüren Kozağaçlı, “Ben şu anda yasa dışı silahlı örgüt üyeliğinin alt sınırını yattım. Tekrar karşılaştığımızda, bir sonraki duruşmada TMK (Terörle Mücadele Kanunu) ile artırılmış alt sınırı da yatmış olacağım” diyerek, tepkisini dile getirdi. Tahliye talebinde bulunmayacağını vurgulayan Kozağaçlı, “Hukuksal olarak bizi tutuklu tutamayacağınızı zannederim anlatabildim. 26 senedir bu mesleği yapıyorum. Yedi senedir de bu işi yapıyorum, tutukluyum. Siyasal mesele siyasal olarak konuşulur, halledilir. Bizi siyasal olduğuna inandığım bir gerekçeyle tuttuğunuza inandığım için tahliye talep etmiyorum” dedi.
Halk için avukatlık yaptık
Daha sonra söz alan tutuklu avukatlardan Barkın Timtik, “Pişman değiliz halk için avukatlık yaptık, mesleğimizi savunduk. Kazanacağız çünkü direniyoruz” dedi. Söz alan tutuklu avukatlardan Oya Aslan yazdığı dilekçeyi okurken, kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddedilmesini eleştirdi. Mahkemenin hukuka uygun davranmadığının altını çizen Aslan, Hizbullah sanıkları serbest bırakıldığını, adil yargılanma hakları ihlal edilen avukatların tutuklu olduğuna dikkati çekti. Aslan, “Ben devrimci bir avukatım… Biz kendi onurumuzu korurken hâkimlerin de onurunu korumaya çalışıyoruz. Tutukluluğun devamına karar verebilirsiniz, bunun için alkış da alabilirsiniz” diyerek, tepkisini dile getirdi. Tutuklu avukatlardan Özgür Yılmaz da “Ezilenlerin avukatlığını yaptık; haklıyız, kazanacağız” diye konuştu.
Duruşma ertelendi
Avukatların savunmaları ardından iddia makamına söz verildi. İddia makamı, tutukluluk halinin devamını ve eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme, Selçuk Kozağaçlı ile Barkın Timtik’in tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 7 Eylül’e erteledi.
İSTANBUL