Geçen sene iki defa yapılan seçimde iktidar her ikisini de kazanarak çıktı. Nasıl kazanıldı, bunun nedenleri ortaya konulmadı ve Kılıçdaroğlu’nun seçilmemesi için “derin Meral” devreye girdi. Her şey tozpembe gözükürken “içten bir el” masayı devirmeyi başardı. Akşener ilk önce “YSP ile masaya oturmam” diyerek Kürtleri dışladı, sonra da Kılıçdaroğlu’nu etnik yapısı ve inancı ile vurdu. Bu seçimlerde 6’lı masadan ayakta kalan bir tek CHP oldu. İYİ Parti büyük kayıp yaşadı ve bir tabela partisine dönüştü. Akşener’in nasıl bir siyaset içinde olduğu ve hangi kesimlerin emrinde olduğu da açığa çıktı. Yerel seçimlerin bize gösterdiği “samimi ittifaklarla” seçimin kazanılabilinir olduğu. Ama bundan sonra ittifaklar siyasetini de bitti olarak görmek gerekir. Özellikle de yerel seçimlerde öz gücüyle ve doğru adaylarla seçim kazanılacağı anlaşıldı.
CHP kendi içinde değişim yaşadı ve bu da sandığa yansıdı. Bundan sonra atacakları adımlar çok önemli. Parti içindeki bazı kişilerin ırkçı yaklaşımlarından arınabilecek mi? DEM Parti’yi dışlayan, füzelere isimlerini yazan ve sosyal demokrat düşünceden uzak olan ırkçı tutumlardan vazgeçilmeli. Bundan sonra kapsayıcı, eşitlikçi, hak ve hukuktan yana tutumlar çok önemli olacaktır. Türkiye gerçeğini göremeyen siyasi anlayış her zaman kaybetmeye mahkûmdur. Onun için vakit kaybetmeden bu gerçeği pozitif anlamda değiştirmek gerekir. Ülke neredeyse yarım asırdır savaş içinde. Bu gerçeğin görülerek tüm halkların çıkarı için çözüm içine girilmesi ve savaşın sonlandırılması gereklidir. Barış görüşmelerle mi yapılacak yoksa savaş ve bombalarla mı olacak? Bu soruyu ülke yönetimine talip olan herkesin düşünmesi gerekir. 22 senedir kaybedilen demokrasi ve adaletin geri gelmesi için bu yerel seçim kazanımı çok önemlidir. Muhalefet belediyelerinin halka hizmet anlayışı da şeffaf bir şekilde gerçekleşmeli ki, güven tesis edilsin. Bundan sonra cumhurbaşkanı önüne gelen projeleri imzalamak zorundadır. Seçimden evvel “oy yoksa hizmet de yok” anlayışını dile getiren Erdoğan bu kazanımları görmezden gelemez. İmamoğlu’na üç seçimdir yenilen Erdoğan’ın tutumu ne olur, ileriki günlerde göreceğiz. Eğer ki hizmetleri engellenirse erken seçim 2025 sonbaharında gerçekleşir.
DEM Parti elinden alınan şehirleri geri aldı ama “devşirme oyları” ile üç ili kaybetti. İtirazlar sürüyor. Şırnak’ta AKP asker ve korucu baskısıyla seçimleri lehine çevirmeye çalışıyor. Roboski katliamının olduğu yerde Uludere ve Beytüşşebap’da AKP kazanmış. Resmen halkın iradesi gasp edilmiş. Ha keza Kars ve Bitlis’te de durum aynı. Bakalım itirazlar ne sonuç verecek. Bu satırları yazarken DEM Parti’nin AKP’yi mosmor ettiği Van’da Büyükşehir Belediyesi’ni kazanan Abdullah Zeydan’a pusu kuruldu. Halkın iradesi olan Zeydan’a mazbata verilmedi. Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atandı. Niyetler kötü. Ortalığı karıştırmak, ülkeyi kaosa sürükleme çabası ile savaşı devreye sokmak. Kayıplarını beka diyerek örtbas etmek. Cumhurbaşkanı, “şimdiye kadar milletin iradesini kabul etmekten hiç geri durmadık” diyor. Şimdi Van, ondan evvel İstanbul seçimleri, ondan da evvel 2015 seçimleri ve referandumda mühürsüz oy hilesi… Bu nasıl bir kabul etmedir? Milletin iradesini gasp ediyorsunuz, sonra da yalana sarılıyorsunuz. Ağzınıza “millet” kelimesi sakız gibi yapışmış devamlı çiğniyorsunuz.
Bu sefer “atı alan Üsküdar’ı geçemedi”, üstelik attan düştü.
Her şeye rağmen başarılı bir seçim olsa da DEM Parti kaybettikleri yerleri çok detaylı bir çalışma ile araştırmalıdır. Batman merkez dışında kazanılan bir ilçe yok. Bitlis’te, Dersim’de ve daha birçok yerde de aynı şekilde sorunlar var. Kürt gençleri, büyüklerinin tecrübesiyle, kazanımları korumalı ve Kürt halkının taleplerini bir üst seviyeye çıkarmalıdırlar. Onları önemli görevler bekliyor. “Haydi, şimdi zamanı” diyerek kolları sıvamaları gereklidir.