27 Kasım 2024 Çarşamba günü İsrail ile Hizbullah ateşkes anlaşmasına varıldı. Ateşkes, İran’sız olamazdı. İran’ın da onayıyla yapıldı. İsrail; İran ve Irak’tan Suriye’ye gelip Hizbullah’a ulaşan ikmal yollarını vurmaya odaklanacak. Irak içinde de üstlenilmeyen saldırılar olabilir. Ki bu Sudani hükümeti ve Türkiye-Kalkınma Yolu’nın akıbetini etkiler
Mehmet Ali Çelebi
İsrail’in Lübnan Hizbullahı’nın yönetim kadrosunu vurması, Ortadoğu’da devletler arası arenaları sarsmış, örgütler arası ittifaklarda kırılmalar ve yeni dengeler yaratmıştı. Kaos çatlağı, Gazze’den 2007’de FKÖ’yü çıkardığından beri Gazze’yi yöneten Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim 2023’te başlattığı Aksa Tufanı’na İsrail’in hava saldırıyla yanıt vermesi ve 8 Ekim’de Hizbullah’ın İsrail’e roket atışlarıyla açılmıştı. Lübnan Hizbullahı Lideri Hasan Nasrallah’a suikast sonrası artık ateşkes olmayacağı kaydediliyordu. 1 Ekim 2024’teki “Yeni Düzen’den ‘Kanlı Eylül’e” başlıklı analizimizde, tersine ateşkes yoluna girileceğini, Litani Nehri’nin kuzeyine çıkarmayı müzakere-ateşkes ile yaptırmaya çalışacaklarını yazmıştık.
Netanyahu, ABD’de 5 Kasım 2024 başkanlık seçimleri öncesi Trump’la yarışan iktidardaki Biden-Harris ikilisine bir hikaye vermemek için ateşkese yanaşmıyordu. 27 Kasım 2024 Çarşamba günü İsrail ile Lübnan-Hizbullah ateşkes anlaşmasına vardı. Ateşkes 27 Kasım sabahı saat 04.00’te (Türkiye saatiyle 05:00) başlatıldı. 60 gündü, yani Donald Trump dönemi başlayana kadardı.
ABD Başkanı Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ateşkes için yoğun baskı yaptılar, arabulucu oldular. Hizbullah adına müzakereleri Emel lideri ve Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri yürüttü. Lübnan Başbakanı Necib Mikati de müzakerelerdeydi. Ateşkes, İran’sız olamazdı. Kasım ayında Tahran, Şam ve Beyrut’ta İran temsilcilerinin Beşar Esad, Nebih Berri gibi isimlerle yaptığı, Mesud Pezeşkiyan’ın ağırladıklarıyla yapılan görüşmelerde, İran Dini Lideri Hamaney’in Şam ve Beyrut’a mektuplarıyla onay verildi. İran da Kürtlere karşı ittifaklar kurma peşinde olan Türkiye de ateşkesten dolayı memnun olduklarını açıkladı.
Şartlar kime ağır?
Doğu Akdeniz, Kıbrıs jeo-politiğine (Kıbrıs’ın NATO’ya üyelik planı Türkiye’yi zorlayacak), enerji potansiyeli ve enerji nakil koridorlarına hakim olmak isteyen, Gazze’yi tamamen boşaltmak isteyen Netanyahu ve Gazze’yi roket atma gerekçesi yapan Hizbullah neden ateşkesi kabul etti? Netanyahu imzaladı, çünkü; 1-Nasrallah da Hizbullah yeni lideri Naim Kasım da, ateşkesin Gazze’de Hamas’a karşı savaşın durmasına bağlı olduğunu söylüyordu. Hizbullah günün sonunda Hamas yerine kendisini kurtarma telaşına düşmüş, Gazze bağından vazgeçmek zorunda kalmıştı. 2-Yine İran ve Hizbullah’a ağır bir darbe daha vardı. Lübnan’a silahların satışı ve silah üretimi yalnızca Lübnan hükümetinin kontrolü altında olacaktı. 3- Suriye’den gelen deneyimli Hizbullah militanları İsrail’i Güney Lübnan’da zorlamış, birlikler yorulmuş, rotasyon ihtiyacı doğmuştu. 4- Ateşkes sürecinde yeni karargah ve depoların yerini tespit etmeye çalışacaktı İsrail. 5-Fransa da ABD de sıkıştırıyordu ateşkes için. 6-UCM, Gazze’de “insanlığa karşı suçlar ve savaş suçu” işledikleri gerekçesiyle Netanyahu ve Savunma eski Bakanı Yoav Gallant hakkında yakalama kararı çıkarmıştı. (21 Kasım 2024) Netanyahu, dünyaya barışçıl algısı yansıtmak, Hizbullah bozarsa ‘Elimden geleni yaptım” imajı vermek istiyordu. 6-Netanyahu, ertelenen yolsuzluk duruşmalarıyla ilgilenmek istiyordu. Bazı nedenler Netanyahu’nun ateşkesten saatler önceki konuşmada. Netanyahu “İran tehdidine odaklanmak, İsrail ordusunu yenilemek, teçhizat takviyesi yapmak ve Hamas’ı izole etmek” için ateşkesi kabullendiğini belirtiyordu. (AA/26.11.2024)
7-İran ve Hizbullah da kadro kaybını durdurmak istedi. Hizbullah, ateşkeste yeniden toparlanmayı bekliyordu. Hatta güneye yerleşecek Lübnan Ordusu içine üyelerini yerleştirebilirdi.
Ateşkes maddelerinde ne var?
Ateşkes anlaşmasının kritik maddeleri şöyle: * Lübnan hükümeti, tüm silahlı grupların, İsrail’e operasyon düzenlemesini engelleyecek, İsrail de Lübnan’da sivil, askeri veya devlete ait hedeflere askeri saldırıda bulunmayacak.
- İsrail ve Lübnan, BMGK’nin 1701 sayılı kararının tam olarak uygulanması için adımlar atacağını taahhüt ediyor.
- İsrail ve Lübnan uluslararası hukuka uygun meşru müdafaa hakkından vazgeçmiyor.
- Lübnan’ın resmi güçleri ve silahları, Güney Litani’ye konuşlandırılacak.
- Lübnan’a herhangi silah ve ilgili malzeme satışı veya tedariki Lübnan hükümeti tarafından düzenlenecek. tüm silah ve ilgili malzeme üretimi Lübnan hükümetince düzenlenecek ve kontrol edilecek.
- Lübnan’ın resmi güçleri, izinsiz silah ve ilgili malzeme girişini ve Lübnan içinde izinsiz silah ve malzeme üretimini izleyecek ve yaptırım uygulayacak. Güney Litani Bölgesi’nden başlayarak, silah ve ilgili malzemelerin üretimine yönelik mevcut tüm izinsiz tesisleri tasfiye edecek ve bu tür tesislerin kurulmasını önleyecek. Taahhütlere aykırı tüm ruhsatsız silahlara el koyacak.
- ABD ve Fransa, Askeri Teknik Komitesi içinde Lübnan’ın güneyine Lübnan askeri kuvvetlerinden 10 bin askerin konuşlandırılmasına çalışacak.
- İsrail, Lübnan, UNIFIL, ABD, Fransa mekanizması, taahhütlerin uygulanmasına yardımcı olacak. Mekanizma yetkisiz silahlara el koyacak ve silahlı grupların varlığını önleyecek Askeri Teknik Komite ile birlikte çalışacak.
- Lübnan, resmi güçlerini sınırlara ve kara, hava ve deniz sınır geçişlerine konuşlandıracak. Lübnan Kuvvetleri, Güney Litani Bölgesi’ni sınırlayan hat boyunca yollara ve köprülere güçler konuşlandıracak ve kontrol noktaları kuracak.
- İsrail, Mavi Hat’ın güneyinde aşamalı bir şekilde güçlerini 60 günde çekecek ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri, Güney Litani Bölgesi’ndeki mevzilere yerleşecek.
- ABD, Mavi Hat boyunca kalan anlaşmazlık noktalarının çözümü amacıyla İsrail ve Lübnan arasındaki dolaylı müzakerelere aracılık edecek.
(AA/27.11.2024)
Neler olabilir? İran’ın en büyük vekil gücü Hizbullah’ı oyun dışına iten Netanyahu, Gazze’ye, İran’a odaklanacak. İsrail, rehinelerin bırakılması için Hamas ve İslami Cihad’ı daha çok sıkıştırmak, liderlerine yönelecektir. İsrail’in İran ve Irak’tan Suriye’ye gelip Hizbullah’a ulaşan ikmal yollarına saldırıları olabilir. Irak içinde de üstlenilmeyen saldırılar olabilir. Ki bu Irak’ta Şiya Sudani hükümetinin geleceğini, Kalkınma Yolu’nın akıbetini etkiler. İsrail, Şam dahil Suriye’deki Hizbullah ve İran milislerinin depolarını imha etmeye çalışacak. İran’ın yapmayı planladığı Gerçek-Vaat3 saldırısına karşı önlemlere yoğunlaşacak.
Halep’e saldırının zamanlaması
Dünya ateşkese odaklanmışken, aynı gün Halep’e savaş açılması şok dalgası yarattı. Havuz televizyonlarındaki bildik savaş çığırtkanlarının bazıları sabaha Halep merkezine girileceğini, bazıları bir haftada girileceğini söylüyordu. Türkiye’nin haberi olmadan SMO’nun HTŞ ile koordineli olarak saldırıya geçemeyeceğini söylüyorlardı. Ancak Rusya ile nasıl karşı karşıya gelinmemesi gerektiği konusunda da formül arıyorlardı.
“Trump, Ukrayna ve Rojava” başlıklı analizimizde “Halep’e karşılık Kobanê, Minbiç” ara başlığında şu ifadeleri kullanmıştık: “Hizbullah, savaşçılarının önemli kısmını Suriye’den İsrail’in saldırdığı Güney Lübnan’a çekince de iştahı artıp Halep’i SMO ve HTŞ’ye (Heyet Tahrir El Şam) gösterdiler. Halep’e girme desteği karşılığında da bu güçleri ilk etapta Til Rifat, Minbiç ve Kobané’ye sevketme hevesine kapıldı.” (23.11.2024/Yeni Yaşam)
Derken, El Kaide köklerinden çıkan, DAİŞ ile iktidar çekişmesinde ayrışan HTŞ, Türkiye’nin silahlandırdığı vekil gücü SMO’yu da yanına alarak “Fethu’l Mubin Operasyon Odası” oluşturup “Halep’in Fethi” adıyla 27 Kasım 2024 Çarşamba günü öğleden sonra operasyon başlattı. Halep’e yakın SMO içindeki gruplar katıldı. Batıdan ve kuzeyden başladı. Yani İdlib’den, Efrîn’den, El Bab’dan tanklarla, uçaksavarlara, kamikaze İHA’lar kullanarak girdiler, ilk gece bazı köyleri ele geçirdiler.
Zamanlama manidar! Halep tarihi, sembolik, kozmopolit bir kenti. M4 ve M5 otoyollarının güvenliği için stratejikti. Dolayısıyla ticaret koridoru ve Şam-Lazkiye ekonomisi için de ülkenin geleceği için de önemliydi.
İsrail’in Güney Lübnan ve Beyrut’a saldırısı büyük fırsat olarak görülmüştü. Hizbullah-İsrail Savaşı ile birlikte HTŞ ve SMO harekat hazırlığına başlamıştı. Hizbullah liderlerinin öldürülmesini konvoylarla, şarkılarla kutlamışlardı Suriye’deki cihadist yapılar.
Hizbullah militanları İsrail’le karşı koymak için Lübnan’a dönünce Halep ve yakın kentlerde ciddi boşluk oluşmuştu, kaçırmak istemiyorlardı. 27 Kasım 2024 İsrail-Hizbullah ateşkesi imzalandığı gün düğmeye basıldı. Ateşkes sonrası Hizbullah yeniden Suriye’ye dönmeden Halep’i koordineli saldırıyla düşürmek istiyorlardı.
Bir süredir HTŞ ve SMO’nun tasfiye edileceği de konuşuluyordu. Erdoğan, Moskova ve Bağdat yönetiminden kendisini Esad ile görüştürsünler diye ricacı olunca tasfiye endişeleri artmıştı. Türkiye’nin vekil gücü SMO grupları da görüşme çağrılarına karşı protestolar yapmış, bayrak yakmıştı. Cihadist örgütler çıkış hamlesi yapıp tasfiyeyi durdurmak istiyordu.
Irak El Kaide’si içinde yetişen, Ocak 2012’den beri El Nusra’nın ve ardılı HTŞ’nin başında olan Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed Hüseyin el-Şara) HTŞ’yi 2022’de güçlerinin bir kısmını TSK kontrolündeki Efrîn’e taşımıştı. Esad’la barışmak isteyen Erdoğan yönetiminin, Colani’yi de tasfiye etmeye çalıştığı senaryoları gündemdeydi, o da tutunacak dal arıyordu.
Rusya da Ukrayna’da sıkışmıştı. Çükü ABD, İngiltere, Fransa uzun menzilli füzelerin Rusya kentlerine de atılması için Ukrayna’ya vize vermişti. Ukrayna da dakikada 60 km giden ATACMS gibi füzeleri Rusya içine atıyordu. Rusya, Trump dönemi başladığında müzakere dosyası sunabilmek için de meşguldü. Cihadist örgüler Rusya sıkışmışken Baas rejimine darbe vurmak istiyordu.
İran da İsrail karşısında sıkışmıştı. Suriye’deki İran güçleri ve depoları İsrail hava saldırılarında yıpranmıştı. İran, Hizbullah’ın kalan kadrolarını koruyabilme, İsrail’e misilleme yapma zemini oluşturma telaşesindeydi.
Halep harekatıyla iki yönlü beklentisi vardı Türkiye’nin. Eğer Halep’i hızla düşürürlerse HTŞ ve SMO’yu Til Rifat, Minbiç ve Kobanê’ye yönlendirebilirdi. Böylece yeni zaferler olarak haneye yazacaklardı. Bu güçler kaybederse de ısrarla kendisinden istenen HTŞ’yi tasfiyeyi Rusya’ya yaptırmış olacaktı. Kafası karışık Türkiye diplomasisi, bir yandan aracılar üzerinden de Rojava ile diyalog halindeydi.
Halep’e saldırı İsrail’in de işine geliyordu. Çünkü İsrail, İran-Baas güçlerinin ciddi kayıp yaşamasını arzuluyordu.
Kürtlerin vizyonu
Türkiye, Esad’a karşı el yükseltti. Kuzey ve Doğu Suriye’de (Rojava) Til Rifat, Minbic, Kobanê risk altına girdi. Türkiye, cihadistleri buralara yöneltmeye çalışacaktır. Ancak Halep’e saldırıyla HTŞ ve SMO stratejik hata yaptı. Rusya, İran ve Suriye ordusunun ağır bedeller vererek, siyasi-askeri-mali büyük bedel ödeyerek ele geçirmiş olduğu, Şam jeopolitiği için, ekonomik canlılık için hayati olan Halep’i bırakmayacağını hesaplamadılar.
23-24 Ocak 2017 Astana-1 ve sonrası Astana-Soçi mekanizması belgelerine göre El Nusra-HTŞ’yle ortak mücadele ve Türkiye’nin HTŞ’yi İdlib’den çıkarması gerekiyordu. Çıkarmadı, Rusya farklı çıkarlar için ses etmedi. Reyhanlı Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısındaki Bab El-Hava Kapısı da HTŞ kontrolünde olduğu için, TSK lojistik-ikmal yaparken bu yapının evraklarıyla geçiyordu.
Bu kez HTŞ, Aksa Tufanı’nın ‘ertesi gün’ü durumuna düşürülebilir. Çünkü Halep, Suriye’nin Aşil Topuğu. Türkiye, Rusya tarafından askeri-siyasi sıkıştırılınca SMO’yu durdurup HTŞ’yi yalnız bırakabilir. Türkiye adına harekata onay verenler hatanın farkına vardıklarında çok şey kaybettiklerini görecekler. Esad’la görüşme beklentisi ciddi yara alacak. Rusya ile arasında güvensizlik gedikleri açılacak.
Halep krizi Rojava dinamiklerinin, Kürtlerin prestijini arttıracaktır. Kürtlerin vizyonunu ve inşa ettiği eşitleyen sistemin bölge halkları için ne kadar hayati olduğunu Rusya, İran, Şam yönetimi daha net görecektir.
Efrîn-Şehba Kantonu’na bağlı, Türkiye’nin yıllardır girmeye çalıştığı Til Rifat’ın korunmasının önemi perçinlenecektir. Rusya-İran-Baas ittifakı, Efrîn ile Halep sınırındaki Til Rifat’a Türkiye-SMO ittifakının operasyon yapmasını, Kürtleri düşündüklerinden değil Halep için frenliyorlardı. Til Rifat, Efrîn’in güneydoğusundaki Şii yerleşimler Nubul ve Zehra’yı, Halep’i koruyordu. Til Rifat düşerse, Halep kuzeyden savunmasız kalırdı, daha önce olduğu gibi Şii bölgeleri ya kuşatılırdı, ya da işgal edilirdi.
Deneyimlenen süreçler kayda geçmişti. Şöyle ki Kürtler kuzeyde ağır bedellerle cihadistleri püskürtmese, otonomi oluşturmasa, kuzey cihadist kontrolüne geçseydi, Şam aldığı dış desteğe rağmen 2014-2015 saldırı dalgalarında düşerdi. Hele ki El Nusra, Ahra-u Şam gibi El Kaide damarlı yapıların öncülüğünde Fetih Ordusu, Mart 2015’te İdlib’i ele geçirdikten sonra Hama, Humus’tan ilerleyip Şam’ı ele geçirebilir, Ortaçağ girdabı oluşturabilirdi. Dolayısıyla Şam ve arkasındaki Rusya-İran diplomasi masalarında; son Halep saldırısından sonra Kürtlerin nasıl tarihi pozisyon aldıklarını, bölgeyi Ortaçağ’a dönüşün eşiğinden kurtardığını göz önüne alacak, Kürtlerin yarattığı devrimci toplumsal mimarinin kıymetini tartışacaklardır. mecburiyetten Şam’ın Rojava ile müzakereleri koyulaşabilir. İran da kendisine yaklaşanı görmeli, halklarla anlaşmalı.