Kobanê Davası’nda savunma yapan Ayla Akat Ata, çözümü istemeyenlerin ilk yaptığı şeyin DTK’yı illegalize etmek olduğunu söyleyerek ‘6 milyon insan, demokratik siyasetin mümkün olduğunu söylüyor. Başka bir yöntem yok’ dedi
21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 16’ncı duruşma periyodunun, 6’ncı oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Duruşma, Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren’in beyanlarıyla sürdü. Bir avukat olarak bu davayı takip etmenin zorluklarına değinen Eren, “Meslektaşlarıma bu nedenle teşekkür ediyorum” dedi.
Baro başkanlarından tahliye talebi
Türkiye’de yargıya güven sorunu olduğuna dikkat çeken Eren, “Anketlere göre toplumda cezaevinde bulunanların haksız bir biçimde tutulduğuna dair yüzde 72’lik bir görüş var. Tutuklamanın bir tedbir kararı olarak kullandığınız konusunda vicdanınız rahat mı? Siyasetçiler dışarı çıksa hangi delili karartabilir? Yargılamanın başında ‘objektif bir iddia makamının hazırladığı bir iddianame ile yola çıkacağız’ diye mi düşündünüz? Bu yargılamaların hepsi siyasal iktidarın görülmesini istediği davalardır. Kürt siyasetçilerin ortaya koyduğu tutumun verdiği rahatsızlıktır. Evet ülkenin ciddi sorunları var ama lütfen vicdanlarımızı kaybetmeyelim ve bu yargılamaların şekli yargılamalar olduğunu fark edelim” diye konuştu. Eren, siyasetçilerin tahliyesini talep etti.
Ardından konuşan Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, devleti yönetenlerin Kürt sorununun çözülmesi konusunda irade sahibi olmadığını ifade ederken, “Bu yargılamalarda siyasetçilerin tüm hakları ihlal edilmekte. DAİŞ o dönem insanlık düşmanı bir yapıda insanları öldürebiliyorken, buna karşı tepki koyan bir siyasi partinin söylemleri bugün yargı konusu oluyor. Yargılanması gereken DAİŞ’lilerdi ama onlar ellerini kollarını sallayarak faaliyetlerini yürütüyorlar. Bu yargılamadan beklediğimiz adil bir yargılama sonucu hüküm verilmesidir. Gerçek bir hukuk devleti için yargı bağımsızlığını savunuyorsak tüm siyasetçilerin tahliyesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Daha sonra HDP eski MYK üyesi Ayşe Yağcı iddia makamının sunduğu mütalaaya karşı söz aldı. Mütalaada kendisi ile ilgili sadece Gizli tanık Ulaş ve açık tanık Sami Baran’ın tutarsız ifadelerinin yer aldığının altını çizen Yağcı, “Kobanê olaylarına ne şekilde dahil olduğuma dair herhangi bir bilgi veya belge yer almamaktadır. Daha önce yargılandığım ve tahliye olduğum dosya burada tutuk devam gerekçesi olarak sayılıyor çünkü elinizde başka hiçbir şey yok. O dosyanın da Kobanê olaylarıyla alakası yok” sözlerini kullandı.
Kaçma şüphesi olmadığını söyleyen Yağcı, “Eğer isteseydim çoktan Avrupa’ya gitmiştim. Orada ailemin yarısı var. Daha önce adli kontrol ile bırakıldım ve imzamı düzenli olarak attım. Bu nedenlerle tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.
‘6 milyon, demokratik siyasetin mümkün olduğunu söylüyor’
Ardından söz alan Tevgera Jinen Azad (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata ise şöyle konuştu: “Mütalaada duyduklarımız bizi şaşırtmıyor ama mahkeme heyeti bizi şaşırtıyor. Mütalaanın söylemediklerini bile siz ekliyorsunuz. Diyarbakır’daki birleşen dosyadan gelen tanık, burada tüm kadınlar hakkında beyanlarda bulundu. Demokratik çözümü somutlaştıracak tek güç kadınlar. Bu çözüm iktidar için bir tehlikeyken iktidar ne yapacak? Kadınlara saldıracak. Demokratik Toplum Kongresindeki (DTK) söylemlerimiz tutuk devam gerekçesi olarak sunulmuş. Biz bunları söylemedik demedik. DTK toplantıları kamuoyuna açık yapıldı. DTK’da AKP’lisi de CHP’lisi de KDP’lisi de vardı. Çözümü istemeyenlerin ilk yaptığı şey DTK’yı illegalize etmek oldu. Demokratik çözüm gizli saklı yapılacak bir şey değil. Bugün olsa yine o mekanizmaları kurarız. İnsanların konuşabileceği alanları kurmak gerek. Konuşmayı başarabilirsek niye hak arama yöntemi silah olsun. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın ‘barış için hazırım’ sözleri milyonların umudu oldu. 6 milyon insan, demokratik siyasetin mümkün olduğunu söylüyor. Başka bir yöntem yok. Çözüm için bir yol haritasının belirlenmesi gerekiyor.”
‘Erdoğan da halkı sokağa çağırdı’
Son olarak konuşan Avukat Cemile Turhallı Balsak, mahkeme heyetine “Kobanê olaylarının bir Twitter çağrısı yüzünden mi başladığını düşünüyorsunuz? diye sorarken, “Bu kanaata nasıl vardığınızı merak ediyoruz. HDP yöneticileri bu tweeti ne amaçla attıklarını ifade ettiler. Dolayısıyla bu beyanların aksine başka bir suç yöneltemezsiniz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) bile bu tweetin barışçıl bir amaç güttüğünü ve bu olaylarla ilgili bağlantısının kurulamayacağına dair bir kararı var. Bu dosyanın iki bin küsur müştekisi var ama bir tanesi bile bu olayların söz konusu tweetten kaynaklandığını söylememiştir. Dinlediğiniz hiçbir gizli tanığın yaşanan olaylardan HDP’nin tweetini sorumlu tuttuğunu da görmedik. 15 Temmuz darbe gecesi ülkenin Cumhurbaşkanı tüm halkı sokağa çağırdı. İnsanlar sokağa döküldü ama kontrol edilemeyen birçok olay da yaşandı. Askerlerin kafaları kesildi, işyerleri yağmalandı. O zaman bunu da Kobanê tweeti gibi değerlendirin. Hukuk herkes için vardır ama en çok da azınlıkta olan ve ezilenler için vardır. Zayıfı korumak için vardır. İktidar bu siyasetçilerin yargılanmalarını istedi diye kılı kırk yarıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Turhallı Balsak, son olarak mütalaada müvekkili Ayşe Yağcı hakkında düzenlenmiş olan tutuk devam gerekçelerine karşın beyanlarda bulundu ve ardından tüm siyasetçilerin tahliyesini talep etti.
Duruşma, 8 Eylül Perşembe günü devam edecek.
MA