Berat Albayrak, tek suçları, RTE’nin dediğini harfiyen yerine getirmek olan AKP’li bakanlar, bürokratlar gibi, tek adam rejiminin cürufu haline gelerek istifa etmişti. İstifa ederken de kırgın bir üslupla “At izi it izine karıştı” demiş ve istifasını Instagram’dan duyurarak, gayb âlemine karışmıştı.
Muhalefetin “128 milyar dolar nerede?” sorusuna RTE’nin “Berat Albayrak’ın tek suçu damadım olmaktır” şeklinde verdiği cevabı ve B. Albayrak’ın birkaç hafta önce Çamlıca’dan verdiği cuma fotoğrafını saymazsak damadın akıbeti hâlâ meçhul.
B. Albayrak’ın (Turgut Özal’ın veliahtı Yıldırım Akbulut’tan sonra) yaptığı powerpoint çokomelli sunumlarla memleketin yüzünü en çok güldüren ikinci bakan olarak tarihe geçmesi bir yana, 1001 Gece Masalları’nın mukaddimesi “at izi-it izi” sözünü de devr-i AKP’nin politik analizi olarak tescilleme şerefini kazandı.
Geldiğimiz noktada at izi it izine iyice karıştı, daha da kötüsü, o masal mukaddimesinin devamında denildiği gibi “vardım baktım atın önünde et, itin önünde ot” aşamasını bile geçmekteyiz. Statükoyu korumak ve gücü sürdürmek için girişilen kavga, kimin kime yumruk attığı belirsiz olan western filmlerindeki bar kavgalarına benziyor. Herkesin birbirine silah doğrulttuğu ama kimsenin silahını ateşleyemediği Meksika açmazına da benzetilebilir şu an yaşananlar.
Neyse, gene de tüm bu yaşananlar tek adam rejiminin güzel bir eskizini çıkarttı. Hepsinden önemlisi, kişi kendinden bilir işi makamından, saraydaki tek kişilik dev kadro muhaliflerini neyle suçladılarsa, aslında hepsi kendilerinin işledikleri suçlar olduğu iyice su yüzüne çıktı.
Memlekete alkolü yasaklayıp, kokain-eroin merkezli narko-terörün direksiyonuna oturmak mı dersiniz; vatandaşa gösteri-yürüyüş dâhil her türlü demokratik hakkı yasaklayıp, mafyaya koruma vermek mi dersiniz; karakolda avukata milletvekili dövdürmek mi dersiniz… Yalnızca hak-hukuk, ahlak değil, “polis korumasıyla gezen mafya” örneğinde olduğu gibi rejim mafyanın raconu bile kirletti ve o kir, deniz salyası gibi memleketi sarmış durumda
Kişi kendinden bilir işi psikolojisi ve at izi-it izi diyalektiğinde (tüm bu işler bir yana) Cemaat’ten AKP’ye, Ergenekon’dan Pelikan’a AKP rejiminin direksiyonuna oturan herkes, muhalefeti özellikle HDP’nin siyasal yapılarını paralel hiyerarşiler kurmakla ve devletin müesses nizamına tebdil tağyir, ilga etmekle suçladılar. Neymiş, Diyarbakır Belediyesi’nin çaycısı aslında YPG sorumlusuymuş da başkan örgüt hiyerarşisinde daha aşağıda duran çaycıya söz geçiremediği için, sokaklar pislik içindeymiş (!) Şimdi görünen ne? Memleketin ne kadar iti kopuğu, torbacısı, tetikçisi varsa, rejim hiyerarşisinde bırakınız belediye başkanlarını, pek çok bakandan ve hatta bilhassa içişleri bakanından bile daha yüksek bir yer işgal ediyor. Mafya saraya, saray Soylu’ya, Soylu Pelikan’a, Pelikan mafyaya, sonra bir emniyet müdür yardımcısı bunların alayına kafa tutabiliyor.
AKP’nin “Mafyayı bitirdik” sözü meğer doğruymuş! Mafya örgütlerine kayyum atayıp, bizzat kendileri mafya olmuşlar. Bu nedenle “AKP-MHP mafya ile arasına mesafe koysun” çağrısı yapamadan yazıyı noktalıyorum.