Astana 3’lüsü Ankara’da, masada İdlib var. Ruslar ve İran’ın Türkiye’yi Suriye topraklarından çıkmaya zorlayacağı, Türkiye’nin ise Kuzey ve Doğu Suriye’ye rejim adına operasyonu dile getireceği kaydediliyor.
Nazım Daştan/Haseke-MA
Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’de barışın garantörü olma adıyla Kazakistan’ın başkenti Astana’da başlattığı görüşmeler, bugün Suriye’de savaşın fiili olarak sürdüğü İdlib gündemi ile Ankara’da devam edecek. 18 Eylül 2017 tarihinde Astana’da düzenlenen 6’ncı toplantıda Türk, İran ve Ruslar’dan 500 gözlemcinin İdlib’e konumlandırılması kararı alınmıştı. Özelikle El Kaide uzantılı El Nusra ve türevlerinin kontrolde tuttuğu İdlib’in güneyine Türkiye’ye 12 gözlem noktası kurulması ve Nusra’nın Halep-Lazkiye yolunun etrafından 20 kilometre uzaklaştırılması görevi verilse de, Türkiye geçen zaman boyunca bu görevin yerine radikal gruplara lojistik sağlamaya, destek vermeye devam etti.
Rusya ve desteğindeki Esad rejimi defalarca kez Türkiye’yi Astana görevlerini yerine getirmeye çağırıp uyarırken, Türkiye bildiği yoldan şaşmadı. Bunun üzerine İdlib’e yönelik operasyon başlatan Rusya desteğindeki rejim güçleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 9, 10 ve 4’üncü üs bölgeleri de dahil olmak üzere Halep-Lazkiye yol çevresindeki yeni ismi ile Heyet Tahrir El Şam’ı (El Nusra) hedef aldı. Kısa sürede de İdlib’in giriş kapsı olarak adlandırılan ve yol güzergahı üzerindeki Han Şeyhun’u rejim güçleri kontrol altına alıp, 9’uncu üs bölgesindeki TSK askerlerini kuşattı.
Bu operasyona karşı çareyi Putin’de arayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece askerlerin güvenli bir şekilde tahliye edilmesi sözü alabildi.
Türkiye’nin açmaza girdiği İdlib’de radikal unsurların hakimiyeti de Halep’i 22 Aralık 2016 tarihinde rejim kontrolüne bırakan Türkiye’nin eli ile sağlandı. Halep ve kırsalındaki El Nusra ve diğer radikal grupların üyeleri, düşürülen Rus uçağının diyeti ve Kürt güçlerinin kontrolündeki Afrin’e yönelik operasyon amacı ile bindirildikleri otobüslerle İdlib’e taşındı. Halep’i kontrole almadan önce çıkarılacak selefi gruplar için, “Fırat Kalkanı” adıyla 24 Ağustos 2016 tarihinde Cerablus, Ezaz, Bab’ı kapsayan bir TSK operasyonuna göz kapatan Rusya ve desteğindeki rejim, İdlib sorununu çözmeyi zamana yaymıştı. Böylelikle ABD’nin talebi ve onayı ile Suriye iç savaşına dahil olan Türkiye, kontrolsüz olarak Rusya ile hareket etmeye başladı.
Rusya’nın Afrin oyunu
Deyrezor, Rakka kırsalında operasyon yürüten rejim güçlerinin o dönemlerde İdlib’i de gündeme alacak güçten uzak olması Türkiye’ye zaman kazandırıyordu. Hesapların ince yapıldığı Suriye sahasında gündemini Kürtlerin kazanımından düşürmeyen Türkiye, Astana şartlarını yerine getirme arayışındansa Afrin’i gündemine aldı. Rejimin hakimiyetini kabul etmeyen Kürtleri hizaya getirmek isteyen Rusya, Türkiye’nin saldırgan tutumunu kullandı ve TSK 20 Ocak 2018 tarihinde Afrin’e “Zeytindalı Harekatı” adlı operasyon düzenledi. Türkiye’nin Afrin karşılığında Ruslara verdiği tavizler sürekli gündemde kalsa da TSK, hakimiyet kurduğu Afrin’de hamiliğini yaptığı El Nusra da dahil olmak üzere radikal selefi gruplara alan açtı. Bu alanda TSK gözetiminde işlenen savaş ve insanlık suçları ise, son Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun gündemini oluşturdu.
Bugünkü gündem İdlib
Bugün Ankara’da yapılacak 3’lü zirvenin ana gündeminin de İdlib olacağı kaydediliyor. Zirvede, Türkiye’ye İdlib’i boşaltma noktasında süre verileceği belirtilse de Türkiye’nin de gündeme Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların oluşturduğu sistemi getireceği ifade ediliyor. Çünkü Türkiye İdlib’den çıkacak selefi gruplar başta olmak üzere yüzbinlerce Suriyeliyi kendi ülkesinde kabul etmek istemiyor. Dolayısıyla Kuzey ve Doğu Suriye’de hakimiyet sağlayacağı bir alanı (ki bu alana güvenli bölge diyor) istiyor. Rusya, İran ve rejimi de zaman içinde tüm Suriye topraklarından çıkma sözü ile ikna etmek istiyor. Her ne kadar rejimin hesaplarına uysa da Rusya’nın ABD’nin politika yürüttüğü söz konusu sahada açıktan Türkiye’ye destek veremeyeceği kaydediliyor. Ayrıca açıktan Türkiye’nin olası saldırısını kendilerine yapılmış kabul edeceklerini belirten ABD Dışişleri Bakanı’nın söylemi de bu senaryonun şekillenmesini zorlaştırıyor.
Sonuç olarak, masada Ruslar ve İran’ın Türkiye’yi Suriye topraklarından çıkmaya zorlayacağı, Türkiye’nin ise Kuzey ve Doğu Suriye’ye rejim adına girmeyi masaya getireceği kaydediliyor.