Başlığı Fransa’da gelişen olaylar sırasında bir grubun şarkı sözü olarak kullananlardan ödünç aldım. Cümlenin bu ifade biçimi aslında çok farklı direniş hareketlerini bile tek başına anlamlı hale getirmekte.
İçinde yaşadığımız dönemdeki baskılara uyum gösterenler olduğu gibi ne pahasına olsun ayağa kalkanların da bulunduğunu ve pes etmeyeceklerini yani direneceklerinin en özlü ifadesini ben bu başlıkta hissettim.
Cezaevinde bulunan HDP eşbaşkanına mahkeme tarafından istenen 142 yıllık ceza talebine duruşma esnasında, “141 yıl verseniz hatırım kalır, ama onurumu burada size ezdirmem “ diyebilmek aslında başlıktaki kelime ile tamı tamına uyum içinde …. İnsanlar unutsa bile tarihin bu direnişi, sayfalarına kaydettiğini biliyorum.
Geçtiğimiz haftalarda Fransa’da Sarı Yelekliler olayı ile ilgili olarak çok yorum yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Hatta Cumhurbaşkanı da bu konuda Gezi olayı ile bağlantılı birkaç söz etmişti. Fransız polisinin olaylar karşısında ki sert tutumunu överek mi yoksa kınayarak mı aktardığı tam anlaşılamadı. Kuvvetle muhtemel ki polis Fransız da olsa haksız olamazdı. O ayrı bir konu, geçelim.
Akaryakıta yapılan artışın geri alınması bile sarı yelek sahiplerini yatıştırmadı. Paris ve birkaç büyük şehrin dışında Fransa’da kamu ulaşımı yerine özel ulaşım araçlarının daha fazla kullanılması, bu zamlardan etkilenen kesimler için hayati öneme sahipti. Gerçekten diğer Batı ülkelerinde görüldüğü gibi aile başına düşen özel araç sayısı açısından Fransa’nın göreli bir üstünlüğü vardır.
Sarı yelek bildiğiniz gibi daha çok kamyon şoförlerinin kullandığı fosforlu ve gece de görülmeyi sağlayan, sadece kamyoncuların değil motosiklet ve bisiklet kullananların da giydiği ve trafikte can güvenliği sağlamak için dikkat çekme özelliği bulunan bir giysi. Bu sefer de sarı yeleğin fosforu iktidarı ve sermaye sahiplerinin gözlerini kamaştırdı ve toplumun diğer kesimlerinin dikkatlerini üzerine çekmeyi başardı.
Macron halka seslendiği son konuşmasında da bir kez bile sarı yelek kelimesini ağzına almamış olması dikkat çekici. Sarı Yelekliler’in etki alanının genişliğine de işaret ediyor bence.
Yaklaşık 42 talepten oluşan istekler birartibir.org’da Türkçe yayımlandı. Bu isteklere bakınca hareketin küçük esnaf temelinde örgütlendiğini düşündürtüyor. Sınıf, sendika gibi kavramların bu talepler içinde yer bulmamasına rağmen, sığınmacılar, göçmenler, çocuklar, yaşlılar, emekliler, kiracılar gibi birçok toplumsal katmanın hak taleplerini burada görmekteyiz. Talepler bu anlamda bir sosyal politika önlemleri gibi adeta. Elbette bu insanlar işçiler, küçük gelir sahipleri yani toplumun en alt kademesinde..
Bana göre bu talepler herhangi bir sol program içinde kendiliğinden olması gereken talepler idi. Ancak bugüne kadar görmezden gelinen ve toplumun en alt kesimlerini ilgilendiren bu talepler kitlesel olarak ve küçük esnafların bir bölümü tarafından meydanlara taşındı. Ve taşınmaya devam ediyor. Fransa’nın 1789’dan beri süren bu geleneğini kıskanmamak mümkün değil.
Bir hareketin kim tarafından ve nasıl savunulduğu önem taşır. Ancak sonuçları ve kazanımları itibarı ile ezilenlere sahip çıkan ve onların haklarını da savunan bir hareketi solun görmezden gelmesi veya omuz silkmesi beklenemez. Her ileri adımın mutlaka bir sınıfsal niteliği bulunur, ancak bu niteliğin öncü karakterini ihmal edemeyiz.
Sonuç olarak kapitalizm ile mücadelede “devrimi beklemek” yerine yapılabilecek her ileri adımı desteklemek bugün ve gelecekte yeni mevziler elde etmenin yollarından biridir.
(*) “On ne lache rien” cümlenin Fransızca aslı ..