Bağdu cinayetinin tetikçisi IŞİD’li Koç’un itirafları o dönem kentte gazetecilik yapan Medine Gümüş ve Ahmet Kanbal’ın anlatımlarıyla örtüşüyor. Gümüş ve Kanbal, o günlerde asılsız ihbarlarla ölüm tuzakları hazırlandığını anlattı.
Adana’nın Seyhan ilçesi Şakirpaşa semti Ova mahallesinde 14 Ekim 2014 tarihinde bisikletiyle gazete dağıtımı yaptığı sırada silahlı saldırıya uğrayan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Azadiya Welat Gazetesi çalışanı Kadri Bağdu cinayetinin tetikçisi IŞİD’li Servet Koç’un itirafları o dönem kentte gazetecilik yapan KHK ile kapatılan Radyo Dünya Genel Yayın Yönetmeni Medine Gümüş ve kapatılan DİHA’nın muhabiri Ahmet Kanbal’ın verdiği bilgilerle örtüşüyor. Gazeteciler, 6-7 Ekim Kobane eylemleri sırasında çok sayıda tehdit telefonu aldıklarını ve asılsız ihbarlarla tuzaklanmış ölüm yerlerine çekilmeye çalışıldıklarını anlattı.
‘Sürekli tehdit telefonları aldık’
Bağdu’nun oğlu Ferhat (İsmail) Bağdu’nun “IŞİD’lilerin ölüm listesinde Radyo Dünya çalışanları da var” açıklamasına dikkat çeken gazeteci Gümüş, “Kadri Bağdu katledilmeden önce radyomuza telefonlar üzerinden sürekli tehdit telefonları geliyordu. Yaptığımız yayın politikasından dolayı tehdit ediliyorduk. O tehdit edenler direkt IŞİD’liler olmasa da onlarla işbirliği içinde olan kişilerdir. Kadri Bağdu katledilmeden bir gece önce bize bir telefon geldi. Bize, ‘Halk Fevzipaşa Mahallesi girişinde toplanmış. Acilen bir gazeteci yönlendirebilir misiniz’ denilmişti. Verilen bilgi ve mekan şüpheli olduğu için gazeteci arkadaşlarımız kamera almadan oraya intikal etti. Eli silahlı ve sopalı kişiler dışında kimse yoktu, orada” diye belirtti.
‘Bağdu cinayeti işbirliğinin kanıtıdır’
Gülbahçe ve Kiremithane mahallelerine ilişkin kendilerine telefon geldiğini ve olay yerine gittiklerinde eli sopalı ve bıçaklı kişilerle karşılaştıklarını vurgulayan Gümüş, “Halk Gülbahcesi Mahallesi’ne akın etmesinden dolayı herhangi bir şey yapamadılar. IŞİD’li Servet Koç’un itiraflarında Kiremithane, Gülbahçesi ve Şakirpaşa mahallelerinde toplu bir katliam listesi oluşturduklarını dile getiriyor. Ve o katliam listesinde birçok kurum ve basın çalışanı vardı. Bu toplu katliamın amacı Kadri Bağdu’nun her şeyden önce bir gazeteci olması hem de mahallede yıllarca soluksuz bir şekilde Kürt basınında çalışma yürütmesi ve yine halk tarafından çok sevilen biri olmasıdır. Kadri Bağdu’nun katledilmesi bir mesajdı, biz özgür basın emekçileri için. Bağdu’nun katledilmesinin IŞİD’lilerin devletle olan işbirliğinin kesin kanıtı olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Tehdit telefonları üzerine başvurdukları savcının kendilerine “sizin radyonuzu çok iyi biliyoruz. Az bile yapmışlar” dediğini kaydeden Gümüş, gelen telefonlar gizli numaradan olduğu için kim olduklarını bilemiyorduk dedi.
‘Araca ateş açıldı’
8 Ekim’de Kiremithane Mahallesi’nden gizli bir numarandan gelen telefonda, “Olaylar büyüdü ve karşılıklı çatışmalar yaşanıyor” denildiğini belirten gazeteci Ahmet Kanbal da, “Biz bölgeye gidene kadar bir telefon daha geldi ve Kiremithane’de Ahmet Albay isimli yurttaşın IŞİD’çiler tarafından vurulduğu söylendi. Bunun üzerine Albay’ın vurulduğu bölgeye gitmek istedik. Bir gazeteci arkadaşımla Çamlıbel Mahallesi’ne girer girmez aracın olduğu tarafa ateş açıldı. Bunun üzerine mahalleden uzaklaştık. Hastaneye gittik. Benzer telefonlar 9 ve 10 Ekim’de Radyo Dünya’ya da yapıldı. Radyodaki gazeteci arkadaşlar kendilerine gelen telefonda ‘Halk Fevzipaşa Mahallesi’nde Golcuoğlu Lokantası önünde toplanmış. Büyük eylem var. Acilen gazeteci gönderirseniz iyi olur’ şeklindeydi. Şüphelendiğimiz için mahalleye giden gazeteci Mehmet Sıddık Damar ve Mehmet Demir, fotoğraf makinası ve kamera yanlarına almadı. Bölgede eli silahlı, sopalı ve sakallı IŞİD’çiler ile ellerinde bayrak ve kesici aletler bulunan ırkçı gruplar olduğunu görüyorlar. Arkadaşlarımız o gün canlarını zor kurtarmışlardı” dedi.
‘Derhal işlem başlatılmalı’
IŞİD’li Servet Koç’un anlatımlarına dikkat çeken Kanbal, şöyle devam etti: “Daha sonrasında da zaten Yusuf Gülderen cinayeti kamuoyuna yansımıştı. Servet Koç’un bugünkü itirafları aslında gösteriyor ki, o gün planlanan toplu bir infaz varmış. Çünkü eğer bu bilginin doğruluğu teyit edilmeden açık bir şekilde bölgeye gidilseydi çok daha farklı olaylar yaşanacaktı. Tam bir katliam senaryosu. Servet Koç da bunu planladıklarını söylüyor. İnfaz listesinden bahsediyor. Bağdu cinayetinde kamuoyu duyarlılık göstermemiş olsaydı listede ismi olanları başka cinayetlerle öğrenebilecektik. Savcılığın derhal işlem başlatması ve Bağdu soruşturma dosyasını yeniden açmadı gerekiyor.”
Kaynak: MA / Hamdullah Kesen