TTB Covid-19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ile aşı ve vakalardaki artışı konuştuk:
Gülcan Dereli
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını yaşamı olumsuz etkilerken, can almaya da devam ediyor. Hastalık, ölüm, ekonomik kriz, yoksulluk, maske, karantina, el yıkama, fiziki mesafe, eve kapatılma daha birçok anlamda tüm yaşamı zorlayan salgını hükümetler de fırsata çevirdi. Yaklaşık bir yıl süren aşı çalışmaları sonucu birçok aşı kullanılmaya başlandı. Yurttaşların umut bağladığı aşıyla ilgili hükümetin izlediği politika ise tepki çekti. Öncelikli AKP’lilerin yaş sınırı gözetmeksizin aşılanması ve ardından Sağlık Bakanlığı’nın vadettiği aşı miktarına ulaşılamaması bilim insanları tarafından eleştirildi. Aşılamada birinci basamağın önemine dikkat çeken bilim insanlarının önerileri ve uyarılarını görmezden gelen hükümet aşı konusunda da sınıfta kaldı. Öncelikli olarak aşıda yaş sınırı, sağlık çalışanları ve kronik rahatsızlığı olanlara aşı uygulanacağını belirtildi. Ancak kronik hastaları ve 65 yaş üstü yurttaşlar randevu almakta güçlük çekti. Nitekim kamuoyuna yansıyan bilgilerde de görüldüğü üzere hâlâ sıra bekleyen ve randevu alamayan yurttaşların sayısı oldukça fazla. Aynı zamanda bölge kentlerinde aşı konusunda ayrımcılık yapıldığı gündeme geldi. Aşıyla ilgili gidişatı ve salgının artarak devam etmesinin nedenlerini Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ile konuştuk.
Aşı yüzde 11’de kaldı
Türkiye ve bölge kentlerindeki aşılama programının nasıl seyrettiğini de değerlendiren Pala, “Aşı programına başlayalı 70 gün geride kaldı, yeterince aşı sağlanamadığı için aşı yapılan doz sayısı 14 milyonu biraz aşabildi ve 60 milyon kişi hedefinin (18 yaş ve üzeri yurttaşlar ile 18 yaşın üzerindeki sığınmacılar) ancak yüzde 11’i ikinci doz ile aşılanabildi” diye konuştu.
Hastaneler uygun
Etkin, hızlı, eşit ve organize bir aşılamanın mümkün olduğuna dikkat çeken Pala, “Türkiye’de deneyimli ve özveriyle çalışan sağlık personeli sayesinde bir günde 600 binin üzerinde aşı yapılabileceği gösterildi. İyi bir organizasyonla ben ülkemizde günde bir milyona yakın aşı yapmanın olanaklı olduğunu düşünüyorum, aile sağlığı merkezlerimiz ve kamu hastanelerimiz böyle bir düzenleme için uygun” dedi.
Bu hız yetmez
Aşılama hızının yetersiz olduğunun altını çizen Prof. Dr. Pala, “Aşılamaya 14 Ocak gibi geç bir tarihte başlayabildik ve henüz hedef nüfusun çok az bir bölümünü aşılayabildik. Bu hızla pandemiye güçlü bir yanıt vermek olanaklı değil” diye belirtti.
Reform sağlığı zayıflattı
Prof. Dr. Pala’ya aşı ve aşılama konusunda birçok spekülasyon olduğunu hatırlatıyorum. Örneğin ne kadar aşı alındı, hekimlerin planlamasına göre mi aşılama yapılıyor, ayrıcalık var mı gibi… Gözlemlerine dair de bilgi veren Pala şöyle konuştu: “Sağlık Bakanlığı şeffaf bir biçimde süreci yönetmediği için bu konudaki bilgilerimiz sınırlı. Sürecin aile sağlığı merkezleri ağırlıklı olarak yönetilmesi gerekirdi, ancak AKP’nin 2003’te Sağlıkta Dönüşüm Programı adıyla yürürlüğe koyduğu neoliberal sağlık reformu yüzünden birinci basamak sağlık hizmetleri zayıfladığı için bu durum gerçekleşemedi. Bazı ayrıcalıklar yaşanıyor, sosyal medyaya da yansıyor; ancak benim gözlemim bunların tekil örnekler olduğu biçiminde, yeterli aşı sağlanması halinde aşı uygulaması aksatılmadan yürütülebilecek gibi görünüyor.”
Artış hızlandı
Hükümetin gevşeme politikalarını ve son zamanlarda artan vaka sayısına ilişkin de konuşan Pala, salgının artış sebebini şöyle özetledi: “Artışın endişe verici varyantların ülkemizde de görülmesiyle başladığı kanısındayım. Ardından siyasi parti kongreleri/etkinlikleri ve yoğun katılımlı cenaze törenleri gibi toplumsal hareketliliği artıran etkinlikler ve mart ayındaki yeniden açılmalarla birlikte artış hızlandı gibi görünüyor. Günde 5 bine kadar düşen doğrulanmış olgu sayısı yeniden 30 bini aştı.”
Varyant endişe yaratıyor
Türkiye’de mutant virüsün olduğunu kabul eden açıklamalar yapıldı. Mutant virüs nedir ve bunun nasıl bir tehlikeye işaret ettiğini anlatan Pala, “Virüsler doğası gereği sürekli evrim geçiren varlıklar. COVID-19 hastalığına yol açan SARS-CoV-2 virüsü de ilk tanımlandığı zamandan bu yana binlerce kez değişime uğradı. Bu değişimlerden İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya’da olduğu gibi bazıları hastalığın daha kolay/hızlı bulaşması ve hastalığın daha ağır geçirilmesi nedeniyle endişe yaratıyor. Endişe verici her üç varyantın da ülkemizde saptandığı Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandı” dedi.
Pandeminin Düşürdüğü Maskeler
Salgın ile mücadele konusunda eksik yapılanlar hakkında kapsamlı bir çalışma yapan Pala, emeklerini, “Pandeminin Düşürdüğü Maskeler” ismiyle kitaplaştırdı. Pala, meslektaşı Osman Elbek ile TTB’nin bilimsel birikim ve alan deneyimini yansıtarak hazırladığı “Pandeminin Düşürdüğü Maskeler”, salgınla mücadeleyle geçen bir yılı konu alıyor. Koronavirüs salgınında tedirginlikle geçen ilk bir yılını çok yönlü analiz eden bu kitap, kalıcı değerde bir muhasebe niteliği taşıyor. Dünyayı ağına alan bu virüs nedir ve “Nereden çıktı?” Salgın Türkiye ve bölge kentlerindeki gelişme seyri nasıldı, hangi kırılma anları yaşandı? Salgın koşullarında sağlık sistemi ve sosyal güvenlik kurumları ne yaptılar, ne yapamadılar? Bakanlık ve Bilim Kurulu, nasıl bir işlev gördü? Hekim meslek örgütleri salgın karşısında nasıl tutumlar aldılar, sağlık çalışanları nasıl etkilendiler? Maske, hijyen, mesafe gibi bireysel önlemlerin, salgından çıkış stratejisi olarak aşının hükmü nedir? Salgını baskılama uğraşı, nasıl, toplumu ve siyasal alanı baskılamaya bahane oldu? Bu ve daha birçok soruyu etraflı bir şekilde ele alan “Pandeminin Düşürdüğü Maskeler”, ısrarla, salgının yüzümüze vurduğu “eşitsizliklere” dikkat çekiyor.
Pala ve Osman Elbek, Türk Tabipleri Birliği’nin bilimsel birikim ve alan deneyimini yansıtarak hazırladıkları kitapta, Özlem Kurt Azap, Eriş Bilaloğlu, Ergün Demir, Güray Kılıç, Yücel Demirer, Ümit Kartoğlu, Feride Aksu Tanık ve Cavit Işık Yavuz’un katkıları da yer alıyor
Vaka sayısı hızla artıyor
Salgın ile ön safta mücadele eden sağlık emekçileri süreçten en çok etkilenenlerin başında geliyor. Ağır iş yükü altında çalışan sağlık emekçilerinden 386’sı koronavirüsten yaşamını yitirdi. Hâlâ bilim insanlarının, kaç doz aşı alındığı, toplamda ne kadar alınacağı, aşıların ne zaman geleceği, başka bir firmadan aşı alınıp alınmayacağı, aşı firmalarına ne kadar ödeme yapılacağı gibi sorularına Sağlık Bakanlığı yanıt vermiş değil. Bilim insanları, günlük aşı doz uygulamasının çok yetersiz olduğuna vurgu yapıyor. Ayrıca son açıklanan haritada ülkenin yarısından fazlasının çok yüksek risk altında olduğu görülüyor. Bu da daha önce 1 Haziran sonrası devreye konulan gevşeme politikaları ile salgının kontrol edilemeden daha da artmasına neden olmuştu. 1 Haziran’dan önceki aktif vaka sayıları 30 bin, şu anda aktif vaka sayıları ise 30 binin üzerinde, yani daha fazla. Yine hükümet tarafından mart ayı ile devreye konulan gevşeme politikası bilim insanları tarafından eleştiriliyor.