Aryen halkları insanlık tarihinin kültür yapıcıları arasında bulunan, kadim halk toplulukları olarak mana bulur. Bilimsel veriler temelinde kanıtlarına ulaşılmıştır. Behustin yazıtlarında ilk olarak karşılaşılan Aryan-Aryen kavramının asil veya onurlu manasına geldiği belirtilmektedir. Kürtçe’de Aryen kavramı nurlanmış varlık, güneşe dönmüş varlık, güneşin nuru gibi anlamlar taşımaktadır. Kürt kavimler dil, inanç ve folklorik manada Aryen halklarla ortak özellikleri taşıdıkları bilimsel olarak da günümüzde daha açık ifade kanalları bulmaktadır. Bunun yanında bu ortak kültürün taşıyıcıları olarak da giderek tarihte olduğu gibi görünürlüklerini artırmaktadırlar. Aryen toplumsallığı Hint – İran ya da Hint- Avrupa halkları ile derin akrabalık bağları olmasına rağmen, pozitivist araştırmalarda dil, kültür, inanç sitemleri inkar edilerek, Hint-İran, Hint-Avrupa cenderesine alınarak tarihi akışı sekteye ve inkara uğratılmak istenmiştir. Bu inkar artık çuvala sığamayacak kadar açık ortadadır. Aryen halklara en son suikast Alman ekolünün Hitler faşizmi ile gerçekleştirilmiştir. Bu hat Semitik teologyanın suikasti olarak Holokost’a sebep olmuş. Aryen halklarına büyük bir suça bulaştırma, kavramı yok etme retoriğine sebep olmuştur. Doğasında bu tür faşizmin olmadığı Arya düşün sistemi Ari ırk teorisi ile kirletilmiştir. Konfederatif toplum modeli olarak örnek gösterilen Aryen halklar, Semitik teologların tek tanrılı çıkışı gibi, teklik üzerine kurgulanan Alman ekolünün beslenme kanadı olmuştur. Fakat tersinden bir sapma ile asalet teklik üzerine kurgulanmış ve sapma da orada başlamıştır. Asalet nefsini sınırlandıran kamil insan davranışıdır. Temel düsturu ise paylaşma ve paylaşım kültürünü yüceltme gerçeği üzerinedir.
Kürtler bu tarihsel düşünsel sapmayı Aryen halklar şahsında yeniden sorumluluk alarak, tarihsel gerçeği ile buluşturma eşiğindedir. Avrupa’dan Hint’e, Küçük Asya’ya, Mezopotamya’ya kadar akraba olan Aryenler yeniden yüzünü güneşe dönme eşiğindedir. İnsanlığın doğal kültür kodlarındaki ahlakilik ile doğayla savaşan değil, doğayı anlayan, anladığı doğaya iman eden, doğanın kültürünü yaşamına inanç olarak taşıyan doğal kültürlenme, çoklu kültür etkileşimine açıklık fikriyatını besleyerek güçleniyor.
Dünya yüzeyinde inanç ve düşün sitemlerini çok temel dört başlıkta ele almak bizim için yeterli olacaktır.
Xuda, Wedha, Budha, Yaxuda
Bu temelde Xudai (Xwede) inanç sistemini ele almak önemlidir. Xudai düşün inanç sistemi doğal toplumların ortak iman biçimi olarak ele alınabilir. Xudai inanç siteminde ilk oluşum yine bir varlık hali olan Xu (Aydınlık ve karanlığın iç içe olduğu varlık hali) halinden uruç etme biçiminde oluşum gerçekleşmesidir. Xu hali varlığın ilk hali olarak karanlık ile ifade edilir. Hiçlik değil varlık halidir. Karanlığın da bir kütlesi olduğu aşikardır. Fakat karanlığın görülme sorunu vardır. Görünme arzusu çark etme gayretini, hareketi doğurur. Her şey ve her hal dönme halindedir. Döngü ise ısınmak demektir, ısınmak nurlanmak ve ışığın görünmesini, ışığın karanlık içerisinde uruç etmesini sağlar. Bu hal Çar Gevher ile bir libasa bürünür. Bu durum Xu halinin gerçekleşme biçimi olarak Xwede’nin (Kendisinden Doğan) Kainat’ın tüm halinin görünmesine sebep olur. Xwede yaratıcı değil oluşumun Xu’nun görünür aleme dönmüş halidir. Yani Hakk gerçeğidir. Xwede – Heq kainatın tüm görünme hali olarak anlaşılmalıdır. O varın varı olan olarak görünür olmuştur. Her şey ve her hal bu görünür olan halin parçasıdır ve her parça o haldir. Zerre alemine kadar her zerre tüm kainatı barındırdığı gibi, tüm kainat da zerreye benzer. Bu Xwede’nin nuru ise onun çark-ı pervaz eden Tav-Roj-Güneş’tir. O ana haldir ve rahimdir. Xudai inanç sisteminde kainatın oluşumu, doğumu rahim hali olan karanlık halinin, var halinin kendini doğurması, görünmesidir. Xwede yaratıcı değil oluşumun kendi halidir. Bu durum Avusturya Aborjini için de böyledir, İnka kültürü için de böyledir, Afrikalı bir kabile için de böyledir, Şaman kültürü için de böyledir, Kürt toplumlar için de böyledir. Cermen aşiretler, Viking kabileler için de böyledir. Doğal toplum inanç ve düşün sistemini Xudai düşün ve inanç sistemini kök inanç, düşün ve kültür sistemi olarak algılayabiliriz. Bu algılayışın temeli doğa ve kainat olan oluşum evrelerinin uyumluluk içerisinde olması bilimsel olarak her geçen gün daha güçlü kanıtlar üzerine oturmaktadır. İnkar edilmek istense de inkar edilemeyecek görünürlüğü açığa çıkmaktadır. Düşün sistemi (Rami-Dai-Sıfır-0) üzerine kurulur. Her hal rahimdir. Rahman rahime doğar sadece; kuantum düşün formu.
Xudai düşün inanç sistemini doğum ilişkisini kast, sınıf ilişkisi üzerine çoklu doğum ilişkisi ile tanımlayan yaklaşık kodlara sahip Wedik Hindi düşün sistemi olan Wedha ile tanımlayabiliriz. Burada doğum çoklu olduğu gibi devamlılık ilişkisi içerisindedir. Reankarne varlık kainatın bir parçası olduğu gibi sadece dünyevidir. Bu çark da yeniden doğumlar yaşar. Doğal toplumda Kast işleyişinin sınıfsal olarak oturtulmasının sonucu olarak Xudai düşün ve inanç sisteminin geçiş formudur.
Budik doğum ilişkisi doğumu ve kainatı akli tanımlama olarak manaya kavuşturur. Asıl olan insan soyluların akli uyanışıdır. Asıl doğum akli uyanışla gerçekleşir. Çini hat olarak geçiş formu olarak algılayabiliriz.
Yaxuda Hami ve Sami iktidar formunun Xudai düşün ve inanç sistemi içerisinden devletleşme dönemi ile tanrısallığı ve tanrı kral düşün formunun yani piramit modelinin göksel tanımlaması olarak anlamak gerekir. Bu doğum ve yaratım formunda Tanrı, Allah yaratıcı dünyayı 7 günde yaratma ve varlığın bir yaratım, merkezi yaratım ve bağlanma ilişkisi olarak ifade bulur. İki dünyalı tanımlamada cennet ve cehennem kavramları ile devlet kurumsallaşmasına hizmet eder. Düşün dünyası köklü değişim ile 0 ve 1 üzerine kuruludur: Rahman ve Rahim.
Xudai düşün, inanç ve düşün sistemi 1000’li yılların tecrit sürecinden sonra tekrar güçlü açığa çıkma evrelerini yaşıyor. Doğanın direnen inanç formu, iktidarlaşmaya karşı toplumların doğal kurumsal direnişlerinin sembolüdür. Ana kadının 10 temel yasası olan Şir (Şir Xelal) yasası üzerine doğanın vicdanı olarak kendini halen diri tutmaktadır. Toplumların meşru direniş yasası olarak rehberdir. Her Arye bu ruhla tarihinin derinliğinin farkına vararak yeniden gerçekleşmek, akrabalıklarını korumak zorundadır. Artık tüm dünyada her bir hane ile o akrabalık ve inanç ruhu ile ilişki kurmak zorundayız. Buna hakkımız olduğu gibi uyanışın da habercileri olarak bu sıkışmışlığa, hastalığa karşı doğanın vicdanı olarak direnmek zorundayız. Asıl asalet cümlesi ile birlikte yaşamanın ve Ana Kadının paylaşım değerlerini yaşatmaktır. Dünya bundan korkuyor. Fakat halklar, akrabalarımız muazzam açık. Devşirme kültürlerine karşı, doğal toplumsal kurumsallaşmamızla direnmek Şir yasasından gelen meşru duruşumuzdur.