Engelli kadınlar olarak şiddeti, tacizi, soyutlanmayı, ayrımcılığı sonuna kadar yaşarken sesimize ses olacağını düşündüğümüz yerlerde de kendimize yer bulamıyoruz. Oysa hayalim engelli kadın ve kız çocuklarının diğer tüm insanlarla eşit ve özgür bir yaşama sahip olması…
Cansu Kaplan*
Merhabalar. Bugün engelli bir kadın ve bir sağlık emekçisi olarak hemen hemen hiç değinilmeyen bir meseleden bahsetmek istiyorum. Engelli kadınlar… Ben ortopedik engelliyim, ailemin çok büyük manevi desteğiyle okudum ve şu an hemşire olarak çalışıyorum. Topluma rağmen toplumun içine karıştım. Benim için en büyük başarı engelli kadınların çalışabileceğini, okuyabileceğini, şartlar elverdiğinde fırsatları değerlendireceğini, bunları yaparken bir “SAHİB”e gerek olmadığını göstermekti ve sanırım kendi adıma başardım.
Biz engelli kadınlarda çifte dezavantaj mevcut. Kadınlık adına yaşanan durumları engelli olma haliyle beraber yaşıyoruz ve hem kadın hem karma engelli örgütlenmeleri içerisinde iki kimliğimizle maalesef yeteri derecede yer alamıyoruz. Bu durumun sonucunda en çok sosyal izolasyona maruz bırakılan kişiler oluyoruz. Sosyal izolasyon sonucu, bizler kendimize olan güven ve saygımızı kaybederken, ileride sosyal ilişki kurma yeteneğini kaybetme noktasına gelebiliyoruz. Kadın örgütlerinin engelli kadınların sorunlarını görmemeleri, karma engelli örgütlerin ise toplumsal cinsiyet konusunda duyarlı olmamaları bizlere bariyer aslında.
Bizlerde engelli kimliği kadın kimliğinin önüne geçiyor. Bu durum benim içinde böyleydi, genel olarak tüm engelli kadınlar içinde böyle. Örnek vermek gerekirse bizlerin evlenmesine, kaç tane çocuk sahibi olunmasına kadar toplum bizim adımıza söz sahibi iken, bize kendimiz hakkında söz sahibi olmak düşmüyor. Toplumsal roller ve engelli kadına bakış açıları, engelli kadının “normal” bir yaşam sürdürmesine engel oluyor. Çünkü bizler toplumun istediği mükemmel(!) ve sağlıklı vücut hatlarına sahip değiliz. Keza medya ve yayın kuruluşları da bu mükemmel beden algısını destekler nitelikte yayınlar yapıyor. Mesela sizler hiçbir dizide engelli bir kadın gördünüz mü? (Zenginliğin içerisinde olanlar hariç) Kendi adıma da söyleyeyim en çok rahatsız olduğum konulardan birkaçı; insanların bakışları, önyargıları ve bizleri tanımadan dışlamaları… Evet, toplumun bu davranışlarından rahatsızım ancak bu sebeplerle kendimi eve kapatmadım, izole etmedim. Ancak bu sebeplerden kendisini izole eden birçok engelli kadın var… Bu durum sonucunda insanlar kendine duyduğu saygıyı ve özgüveni yitirmekte, kendini yetersiz hissetmektedir.
Bu noktada şunu söylemek istiyorum. Bizleri dışarda gördüğünüzde lütfen dikkatle bize bakmayın. Bizlere şaşırmayın. Bizler de sizler gibi insanız. Bizim de duygularımız, fiziki ihtiyaçlarımız var… Bazı özel gereksinimlerimiz olabiliyor. Bizlere yardımcı olmaya çalışırken bunu gönül rızalığı ile yaparsanız daha makbule geçer ya da hiç yapmayın. Keza başka türlüsü size de bize de işkence… Erişilebilir bir çevre istiyoruz bu da en temel insan haklarından değil mi? Şunu özellikle istiyorum. BİZE ACIYARAK BAKMAYIN, BİZE FIRSAT TANIYIN.
Şunu açıkça söyleyebilirim kadın örgütlerinin, insan hakları örgütlerinin, sendikaların, meslek örgütlerinin LGBTİ örgütlerinin fiziki alt yapıları dahi, engelli kadınların erişimine uygun değil. Keza bu durum aslında tüm kurumlar için geçerli. Haliyle yaşama alanlarımız, örgütlenme alanlarımız oldukça sınırlı kalıyor ve kendimizi ifade edemiyoruz. Engelli kadınlar olarak şiddeti, tacizi, soyutlanmayı, ayrımcılığı sonuna kadar yaşarken sesimize ses olacağını düşündüğümüz yerlerde de kendimize yer bulamıyoruz. Oysa hayalim engelli kadın ve kız çocuklarının diğer tüm insanlarla eşit ve özgür bir yaşama sahip olması… Bu hayalimi de kadın ve karma engelli örgütleriyle beraber yapmak çok güzel olur. Tahmin edersiniz ki 3-5 kişinin sesi fısıltı olurken sizlerle beraber daha gür ve güçlü çıkacaktır sesimiz. HAYATTAN SOYUTLANMAK DEĞİL HAYATI BERABER YAŞAMAK DİLEĞİYLE…
*SES Malatya Şube Eşbaşkanı