Yıl 1993 Mehmet Ağar: Tuğla çekilirse duvar yıkılır. Yıl 2019 Davutoğlu: Konuşursam kimse insan içine çıkamaz
Türkiye’nin son zamanlarda giderek derinleşen ekonomik, siyasi ve dış politikadaki krizi ve bunun temel nedeni olarak değerlendirilen Kürt sorununundaki çözümsüzlük ülkeyi bir çıkmazın içine sürüklüyor. 19 Ağustos’ta AKP iktidarının bir kez daha Kürtlere yönelik baskı ve savaş politikasını tercih etmesi ile yeni bir boyut kazandı. HDP’li belediyelere atanan kayyumlara ilişkin toplumun büyük çoğunluğundan tepkiler yükselirken, AKP ve MHP dışındaki tüm siyaset çevrelerinden de tepkiler geliyor.
Yaşanan kriz durumunun AKP içinde de rahatsızlıklara neden olduğu belirtilirken, AKP’den ayrılan ve yeni parti hazırlıkları yapan eski AKP’li Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan da açıklamalar geldi. Davutoğlu önceki gün katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşma ile eski partisi AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı politikalarından dolayı eleştirirken, Diyarbakır, Suruç, Ankara, Antep katliamlarının gerçekleştiği, 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki dönemde yaşananlara ilişkin, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok kişi, insan içine çıkamaz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin Kürt politikasına ilişkin 90’lı yıllardan bu yana karanlıkta kalan birçok olayın aydınlatılmayı bekletiği günümüzde de Davutoğlu’nun bu sözleri 15 Temmuz’dan sonra eski valı, emniyet müdürü ve bakanlardan Mehmet Ağar’ın, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’ya devletin uygulamalarını kastederek ifade ettiği “bir tuğla çekilirse duvar yıkılır” sözlerini hatırlattı.
‘Öyle bir iş ki duvar gibi…’
Davutoğlu’nun hafızalara getirdiği olaya ilişkin Güldal Mumcu, Uğur Mumcu katledildiğinde Erzurum Valisi olan Mehmet Ağar’ın evlerine geldiğini belirtmiş ve şöyle demişti: “Avukat Sayın Emin Değer’in de bulunduğu bir gün, bizim eve gelen Mehmet Ağar, cinayetin karmaşıklığını anlatmak için, ‘Öyle bir iş ki, bir duvar gibi… Bir tuğla çekersek duvar yıkılır’ dedi. Ben de kendisine çekin o zaman cevabını verdim. ‘Çekemem, yapamam’ dedi. O zaman, çekerler, altında kalırsınız dediğimde de yüzünde ‘Bunu yapmaya kimsenin gücü yetmez’ der gibi bir ifade belirmişti. Tuğlayı o günlerde kendisi çekebilmeliydi.’’
Ağar inkar etmişti
Mehmet Ağar bu sözlerini Meclis’teki “15 Temmuz darbe girişimnini araştırma komisyonunda” inkar etmiş ve ‘’Yok böyle bir şey. Söylene söylene doğru gibi oldu. Ben böyle bir şey demedim. Mumcu’nun katilini yakalamaktan daha fazla şan, şeref kazandıracak ne olabilir ?’’ ifadelerini kullanmıştı.
Açıklama istendi
Öte yandan Davutoğlu’nun 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında yaşananlara ilişkin ifade ettiği sözlere toplumun tüm kesimlerinden tepki geldi. Davutoğlu’nun sözlerine açıklık getirmesi istendi.
Davutoğlu ne demişti?
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sakarya’da katıldığı bir programda şu sözleri kullandı: “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok kişi, insan yüzüne çıkamaz. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman -bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için- 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk.”
‘Kendileri itiraf ediyor’
HDP Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 7 Haziran ve 1 Kasım 2015’te yaşananlara ilişkin kullandığı ifadeleri Jinnews’ten Habibe Eren’e değerlendirdi. Bahsedilen bu süreçle ilgili HDP’nin önceki dönemde de araştırma önergeleri verdiğini hatırlatan Fatma, “Meclis’in bu konuları araştırması, üzerine gitmesi, faillerin yargılanması için adım atması gerekiyor. Suruç Katliamı davası, 10 Ekim Katliamı davası, yine 5 Haziran HDP mitingi katliamı davalarına baktığımızda davalar sürüyor ama sürekli ertelenen ve yargılamanın hakkaniyetle yapılmadığı bir süreç ortada. Bunu hep söyledik, giderilmesi için de Meclis’in bir komisyon kurup bunları araştırması gerektiğini söyledik” dedi.
Ahmet Davutoğlu’nun bizzat kendi ağzından itirafta bulunduğunu ve katliamların yapıldığı karanlık bir dönemi tüm kamuoyunun duyduğunu belirten Kurtulan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bunu zaten biliyorduk. Bizim bildiğimiz her zaman söylediğimiz bir durum ancak şu an ayan beyan ortada. Bunun araştırılması durumunda bu dönemin tarihe farklı geçeceğini biliyoruz. Bu çok vahim bir durumdur. Acil olarak Meclis’in buna el atması, aydınlığa kavuşturulması gerekiyor. Şimdi gelinen süreçte artık katliamlarını da yaptıklarını da ister istemez kendileri itiraf ediyor.” 7 Haziran ve 1 Kasım dönemi arasında yaşanan karanlık dönemin hala devam ettiğine dikkat çeken Kurtulan, “Tabi bu katliam süreçlerinin sonrası da var. Tüm bunlar er ya da geç gün yüzüne çıkacaktır. Failler yargılanacaktır. Çünkü hukuk ve yasa dışına çıkan keyfi uygulamalarla ülkeyi yönetmeyi bir sistem haline dönüştüren bu zihniyet, şimdi birbirine girmiş durumda. Kendi suçlarını bizzat itiraf ediyorlar artık” diye konuştu.
Neler oldu?
- 17 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı’nı kabul etmediğini söyledi.
- 20 Temmuz Suruç saldırısı: IŞİD’in üstlendiği saldırıda 33 genç hayatını kaybetti.
- 22 Temmuz Ceylanpınar saldırısı: İki polisin evlerinde öldürülmesi ve çözüm sürecinin fiilen bitişi.
- 10 Ekim Ankara gar saldırısı: Türkiye tarihinin en kanlı intihar saldırısında 100 kişi yaşamını yitirirken 391 kişi de yaralandı.
HABER MERKEZİ