Cumartesi Anneleri eylemlerinin 806’ıncı haftasında 1994 yılında Ankara’da kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini sordu. Kardeş İrfan Bilgin, ‘Nefes aldığımız sürece devletten hesap soracağız’ dedi
Cumartesi Anneleri’nin her hafta düzenledikleri “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemi bu hafta da salgın nedeniyle sosyal medya hesaplarında sürdürdü. 806’ncı haftasına ulaşan eylemde bu hafta 12 Eylül 1994’te Ankara Dikmen’de sivil polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin’in (35) akıbeti soruldu. Ağabeyine dair dosyada kaybedilmesine dair her türlü bilgi ve belgenin mevcut olduğunu söyleyen kardeşi İrfan Bilgin, “Nefes aldığımız sürece devletten hesap soracağız” dedi.
‘Bu dosya kapanmayacak’
Yapılan açıklamada ilk olarak Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin konuştu. 1990’lı yıllarda işkencenin sistematik olarak yaşandığına dikkat çeken Bilgin, ağabeyinin de sistematik şiddetin sonucu zorla kaybedildiğini söyledi.
Ağabeyinin dosyasında her şeyin açık ve şeffaf olmasına rağmen zaman aşımına uğrayarak kapatıldığını söyleyen Bilgin, “Dosyada her türlü bilgi ve emareler mevcuttur. AİHM’de bu anlama Türkiye’yi mahkum etmiştir. Bizde nefes aldığımız sürece devletten hesap soracağız. Onlar dosyayı kapatarak bu dosya kapanmayacak. Kapanması için katillerin açığa çıkartılması gerekir” dedi.
Tanık Tarhan konuştu
Akabinde Kenan Bilgin ile birlikte gözaltına alınan Cavit Naci Tarhan konuştu. Tanıklıklarını anlatan Tarhan, tüm anlatımları yerine Türkiye’de gizli tanıklarının dikkate alındığını dile getirdi. Tarhan, “Tanık olduklarımı aktarmak insani bir görevdir. Tanığım ve herkes kulak versin” diye seslendi.
Bilgin’e dair dava dosyası hakkında bilgiler veren Avukat Kamil Tekinsürek ise, hukuki mücadelelerinin devam ettiğini ifade etti.
‘11 kişi işkencede gördüklerini söyledi’
Haftanın açıklamasını ise Cumartesi İnsanları’ndan Rezzan Karaman okudu. Karaman, şu bilgileri verdi: 35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen’deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti onun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine 11 tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı ayrıca bununla ilgili savcıya ifade verdi.
‘Savcının görevini yapması engellendi’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük, tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı.
‘AİHM Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti’
İç hukukta sonuç alınamayınca dava AİHM’e taşındı. AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerinin ifadelerini aldı. AİHM, Bilgin Ailesi’nin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır’ demeye devam etti.”
‘Karar devlet açısından bağlayıcı’
Kenan Bilgin’in kaybedilişinin 26’ncı yılında yetkililere seslenen Karaman, “AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymaması, hukukun üstünlüğü ilkesini ağır biçimde ihlal etmesi demektir. Bu ihlale son verin; Kenan Bilgin’in gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin” dedi.
Elektrik işkencesiyle işkence
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, ‘Kayıplar bulunsun failler yargılansın’ eyleminin 604’üncü haftasında yayımladığı videoyla elektrik işkencesiyle katledilen Ebubekir Aras’ın hikayesini anlattı
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ezgi Demir, 13 Temmuz 1994’te Şırnak’ın Cizre ilçesinde gözaltında kaybedilen Ebubekir Aras’ın hikâyesini paylaştı. Aras’ın, bekçilik yaptığı kamyon garajına 13 Temmuz 1994’te panzerlerle düzenlenen baskın sırasında gözaltına alındığını anımsatan Demir, olayın ardından İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giden Ağabey Abdurrahman Aras’a, kardeşinin alındığı günün akşam saatlerinde serbest bırakıldığı bilgisinin verildiğini belirtti.
‘5 kişi tanıklık yapamadı’
Demir, sonrasında yaşananları da şöyle anlattı: Ebubekir’in kardeşi Abdurrahman Aras, Ebubekir ile birlikte aynı gün gözaltına alınıp bir hafta sonra serbest bırakılan 5 kişiyle görüşme yapar. Ebubekir’e elektrik verdikleri sırada yaşamını yitirdiğini ve bu esnada gözaltındaki 5 kişiye bu ölüm olayı nedeniyle elektrik vermeyi kestiklerini belirtir.
Olaya ilişkin bu her 5 şahıs dönemin şartlarından dolayı mahkemede tanıklık yapmaktan çekinirler.
Olay hakkında Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü, Ebubekir’i gözaltına aldıklarına ve salıverdiklerine dair bir belge düzenler. Ancak Ebubekir’in okuma yazması ve imza atabilme durumu varken, belgenin altına parmak bastırılmıştı. Yine belgedeki gözaltına alınma tarihi gerçeği yansıtmıyordu. Bütün arama çabalarına rağmen gözaltına alınan Ebubekir’den bir daha haber alınamaz.
HABER MERKEZİ