HÜSEYİN AYKOL
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı başka pek çok şehir gibi, Diyarbakır belediye başkanlığı seçimlerinin de HEP-DEP geleneğindeki partiler tarafından kazanıldığı dönemdi. Belediye düzen partilerinin elinden alındıktan sonra, Diyarbakır, Amed’leşmeye başlamıştı. Nitekim şehirde düzenlenmeye başlanan kültür ve sanat festivallerine sadece Türkiye’nin başka şehirlerinde yaşayan değil, dünyanın dört bir yanına dağılmış Kürt aydın ve sanatçıları davet ediliyordu.
2008 yılında Amed’e davet edilen sanatçıların en görkemlisi, kuşkusuz Aram Tigran’dı. Nitekim Aram da, ilk kez geldiği ata toprağında sadece festival süresince değil, iki ay kadar kalacaktı. Diyarbakır’ın o dönemki Belediye Başkanı Osman Baydemir, kente gelen konukların çoğuyla, bizzat ilgileniyordu. Ancak koca şehirde, sadece festival işleri değil, belediyenin işleri de sonunda onun ilgisini-yönetimini gerektiriyordu.
Festival günlerinden birinde, Aram Tigran, o akşam bir yemeğe davetli. Davetin ev sahibi belediye başkanı. Davetin onur konuğu Aram olsa da, yemekte pek çok başka misafir de var. Belki ki, Osman Baydemir’in işleri yoğun, Aram Tigran’ı kaldığı otelden alıp, yemek yenilecek yere bizzat kendi alıp götüremiyor. Belediyeden bir görevli, arabayla otele gelip, Aram Tigran’ı yemeğe götürüyor.
Şehirde uzun bir yolculuk
Belediyeden gelen kişi, elbette Aram Tigran’ı milyonlarca Kürt ya da Ermeni gibi çok iyi tanıyor. Ancak Aram, gelen şahsı daha önce hiç görmemiş ve yemeğe gidilecek yer, şehrin biraz dışında. Yol uzadıkça Tigran, biraz endişeleniyor. Hani Apê Musa da, böylesi bir yolculuk sonrası katledilmiş, biliyor yani. Neyse, sonunda yol bitiyor ve yemek yenilecek olan restorana geliniyor!
Aram Tigran, bu yolculuğu yakın çevresine birkaç kez gülerek anlatmıştı. Ama esasen Amed’e geldiğine öyle mutluydu ki, “Arkadaşlar, beni buraya gömün lütfen!” deyip, duruyordu. Daha önceleri doğum yeri, Qamışlo’ya gömülmek istediğini söylerken; Amed’e gelip, buranın da artık güvenli bir yer olduğuna ikna olduktan sonra, buraya gömülmek istediğini söylemeye başlamıştı.
Amed’e her fırsatta geleceğini söyledi. Nitekim hemen ertesi yıl yapılan Newroz’a da geldi. Ancak rahatsızlandığı için bu kez fazla kalamadı ata topraklarında. Sonrası, sonrası acı bir hikaye…
Aram Tigran kimdir
Aram Tigran, 15 Ocak 1934 günü Rojava’nın Qamışlo şehrinde doğdu. Ailesi Ermeni soykırımı sırasında Diyarbakır’dan göç ettirilmiş bir ailedir. Bu göç sırasında Qamışlo’da yaşayan bir Kürt aile Aram Tigran’ın ailesini katliamdan koruyup sakladı. Aram Tigran da yıllarca Kürtlerle beraber yaşayıp büyüdü. Sanatını, müziğini ve kültürünü de bu yönde geliştirdi.
Aram Tigran, müziğe küçük yaşlardan itibaren ilgi duymaya başladı. Neyzen olan babası müziğe yönelmesinde etkili oldu. 6 yaşında ud çalmaya başladıktan sonra kendisini çok iyi geliştirdi. Daha sonrasında geçimini sağlamak için özel gecelerde şarkılar söyledi. Qamışlo’daki lise eğitiminden sonra üç yıl da yüksek eğitim gördü.
Tek bir enstrüman ile yetinmeyen Aram, çok iyi derecede ud ve cümbüş çalmakta idi. Daha sonraları cümbüş eşliğinde Kürt halk müziği formatında eserleri seslendirmeye başladı. Tigran bu vesileyle ilk büyük konserini 1953’teki Newroz gecesinde verdi.
Hayatı göçlerde ve sürgünlerde geçen Aram Tigran, 1966 yılında ailesiyle birlikte Ermenistan’a göç etti. O zamanlar SSCB’ye bağlı olan Ermenistan devletinin kurmuş olduğu Erivan radyosunda 18 yıl boyunca Kürt müziği alanında çalışmalar yaptı.
Erivan radyosunda “kültür emekçisi” olarak kendisini geliştirdi ve Ermenistan’a, Sovyetlere ve Kürt emekçilerine büyük bir kültürel miras bıraktı. Klasik ve modern Kürt şiirine yaptığı besteler ve düzenlemelerle Kürt müziğinde Ermenice koro tarzına benzeyen yeni bir stil geliştirdi.
Avrupa günleri
1995 yılında Avrupa’ya giden Aram Tigran, Yunanistan’ın başkenti Atina’ya yerleşti ve Kürt müziğine katkılarına burada devam etti. Kürtçenin yanı sıra Ermenice, Arapça, Yunanca ve Süryanice şarkılar da seslendiren Tigran 14 albüm çıkardı. Bu albümlerde 230’u Kürtçe, 150’si Arapça, 10’u Süryanice, 30’u Türkçe, 7’si Zazaca ve 8’i Yunanca olmak üzere birçok dilde şarkılar seslendirdi.
Aram Tigran, ilk kez 2008 yılında Amed’e gelebildi. Diyarbakır Belediyesi’nin düzenlediği Kültür ve Sanat Festivali’ne katıldı ve iki ay kadar ata toprağında kaldı. Ertesi yıl ise, Newroz kutlamalarının konuğuydu; ancak rahatsızlandığı için Amed’de fazla kalamadı. Döndüğü Yunanistan’da kaldırıldığı hastanede 8 Ağustos 2009 günü yaşama veda etti.
Vasiyetinde Amed’e gömülmek istemişti. Bu yöndeki tüm hazırlıklar Amed’de yapıldı; ancak AKP iktidarı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığı gerekçesiyle Tigran’ın Diyarbakır’daki Ermeni-Süryani mezarlığına gömülmesine izin vermedi. Bunun üzerine ailesi de cenazeyi Brüksel’de toprağa vermek zorunda kaldı…