Avrupa Parlamentosu’nda ‘Türkiye’de Hak ve Özgürlükler: Hukuk, Cezaevleri ve Kürt Sorunu’ başlıklı bir konferans gerçekleştirildi. Konferansta Türkiye’nin AİHM’in kararlarının uygulanmadığı belirtildi, AP’ye rolü hatırlatıldı
Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) ile Uluslararası Hukuk ve Demokrasi Derneği (MAF-DAD) ile AP’nin Sol Parti (Die Linke), Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı (S&D) işbirliğiyle “Türkiye’de Hak ve Özgürlükler: Hukuk, Cezaevleri ve Kürt Sorunu” başlıklı bir konferans gerçekleştirildi.
Fransa’nın Strasbourg AP Sol grup Eşbaşkanı Martin Schirdewan, ELDH Eşbaşkanı Prof. Bill Bowring, MAF-DAD Başkanı Heike Geisweid’in açılış konuşmasıyla başlayan konferansta üç ayrı oturum gerçekleşti.
Konferansın ilk oturumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kurallarının uygulanmaması ve yargısallaşmasına Avrupa’nın bakışı gibi konular ele alındı. Oturumda konuşan AP Sol Eşbaşkanı Martin Schirdewan, 2015 yılından bu yana HDP’li siyasetçilere büyük bir baskının uygulandığını belirterek, “Şu anda HDP ve Yeşil Sol Parti kriminalize ediliyor. Seçilmiş HDP’li temsilciler, belediye başkanları gazeteciler tutuklanıyor. Bu durum gerçekten vahşet verici. Avrupa Parlamentosu olarak bıkmadan usanmadan şartsız, koşulsuz tahliyeleri için mücadele edeceğiz” dedi.
‘AP, CPT ve AİHM bu duruma sessiz kalıyor’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tecrit altında tutulmasına karşı olduklarını söyleyen Schirdewan, “AP, CPT ve AİHM bu duruma sessiz kalıyor. Ancak grup olarak bu duruma sessiz kalmayacağız. AİHM tecride son verilmesine dair bir karar verdi. Biz de bu duruma karşı sessiz kalmayacağız, dayanışma halinde olacağız” dedi.
Açılışta konuşan MAF-DAT eşbaşkanı Heike Geisweid ise AKP iktidarının bütün yargı sistemini kendine bağladığını belirterek “Erdoğan-AKP bütün yargı sistemini kendine bağlamıştır. Hapishaneler siyasi mahkumlarla dolu. Tabii daha önce de Türkiye’de siyasi davalar oldu. Ancak AKP hükümeti bu durumu çok daha kötü hale getirdi. Hatta eskiye göre üç kat arttığı bile söylenebilir. HDP’nin kapatılma davası, yine HDP yöneticilerin tutuklanması tamamen siyasi bir davadır. Politik tasarım amacıyla açılmıştır. Birçok avukat ve siyasetçi de siyasi amaçlarla hapse atılıyor. Avrupa bu siyasi tutuklamalara göz yummamalı. Her toplantı ve etkinlikte bu konuyu gündeme getirilmelidir” ifadelerini kullandı.
‘Yargı giderek siyasallaşıyor’
Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Faik Özgür Erol Türkiye’de kanunsuz karanlık alanlar yaratıldığına vurgu yaparak “AKP yönetimi kendisine göre statüsüz yerler yaratıyor. O gün göçmenler Ege bölgesinde bir yerde tutuklandı. Etraflarını çitle çevirerek dışarıdan yiyecek ve içecek verdiler. Hukukta böyle bir şey yok. Bu kanunsuz karanlık alanlar da İmralı’dan başlayarak diğer bölgelere yayıldı. Maalesef Türkiye’de yargı giderek siyasallaşıyor. Eskiden DGM vardı, o mahkemeleri ortadan kaldıran bir irade onlardan beter bir durumu ortaya çıkardı. Artık AHİM kararlarını uygulayan bir sistem yoktur. Örneğin AHİM, Demirtaş ve Kavala ile ilgili bir karar aldı ama Türkiye bunu uygulamıyor. AKP iktidarı hukuk ve adaleti kontrol altına aldı” şeklinde konuştu.
‘Siyaset, yargıyı tamamen kontrol ediyor’
Katalonya’dan ELDH Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Louis Lemkow Türkiye ile İspanya’nın benzer uygulamalarına dikkati çekerek yargının siyasallaştığını dile getirdi. Lemkow “Türkiye’de olduğu gibi İspanya’da da siyasi yargı dönüşümü yaşandı. Siyaset, yargıyı tamamen kontrol ediyor. Tabii ki, çoğunlukla Franco diktatörlüğü sırasında oldu ama devam etti. Özellikle Katalonya’nın bağımsızlık referandumundan sonra hukuku ve adaleti kendi çizgilerinden çıkardılar. Politik olarak hareket ettiler ve politik hedeflerle kararlar aldılar. İspanyol hükümetine istiyorsa, yargı karar verdi. Siyasi kararlarla referandumun liderlerini cezalandırdılar” dedi.
‘AİHM kararları uygulanmıyor’
Middlesex Üniversitesi’nden Prof. Philip Leach Türkiyenin AHİM kararlarını uygulamadığını belirterek “Türkiye, ayrıca AHİM kararlarına karşı da yolsuzluk yapmaktadır. Kavala örneği de bunu vurgulamaktadır. Osman Kavala, AHİM kararı gereğince tahliye edildi. Ancak aynı gün başka bir davadan tutuklandılar. Bu, AHİM’i aldatma ve kararları iptal etme girişimidir. Ama şimdi Avrupa Konseyi’nin kendisi bunu görüyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi birkaç gün önce durumu gözden geçirerek Türkiye’den Kavala ve Demirtaş’ı derhal serbest bırakmasını istedi. Demirtaş davası, Türk yargısının siyasallaşmasına da ışık tutuyor” diye belirtti.
AP Milletvekili Fabio Massimo Castaldo da Türkiye hukukun işletilmediğini ifade ederek “Türkiye AİHM kararlarının uygulamıyor. AP’ninde artık bu konuda daha uyarıcı olmalıdır. Biz Türkiyenin demokratik adımlar atması ve hukukun üstünlüğünü konusunda cesaretlendirici ve ön acıcı olmalıyız” dedi.
‘CPT İmralı’da insan hakları ihlali var diyebilmelidir’
Panelin ikinci oturumu “cezaevleri, izolasyon ve yargı” başlığıyla gerçekleştirildi. Oturumda konuşan Amed Barosu Başkanı Avukat Nahit Eren, Türkiye’deki ceza infaz sistemini ele aldı. Eren konuşmasında ceza infaz sisteminin sorunlu olduğuna dikkati çekerek “Türkiye’de maalesef ceza infaz sistemi davaların niteliğine göre uygulanıyor” dedi. Asrın Hukuk Bürosu’ndan Avukat Cengiz Yürekli ise İmralı deneyimi üzerinden tecrit ve cezaevlerindeki durum hakkında bilgi verdi. Hukukçuların her zaman insan haklarından yana tavır alması gerektiğine vurgu yaparak “Yahudi soykırımı yasalara uygundu ama Nünberg mahkemesinde hepsi ceza aldı. O mahkeme insan yaşamına yönelik yok etme bir yasaya tabi olamaz demişti. CPT açıklama yapıyor. Diyor ki Türkiye’nin izni olmadan raporumuzu açıklayamayız. Hukuken doğru ama CPT İmralı’da insan hakları ihlali var diyebilmelidir. Onlar samimi yaklaşmıyorlar” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki gözlemlerini anlattı
Türkiyeye 2023 Cezaevi Delegasyonu Üyesi olarak giden Alman Avukat Miriam Fieding uluslararası heyetin bir üyesi olarak gözlem aktardı. Türkiye’ye giden grubu üçe ayrılarak İstanbul, Ankara ve Amed’te görüşme yaptıklarını ifade etti. Fieding “Amed’te yaptığımız gözlemde ailelerin tutukluların koşullarında şikayetlerini ve kaygılarını duyduk. Bazı aileler yıllardır cezaevindeki akrabalarını ziyaret edemediğini dile getirdi. Baro yöneticileri ve avukatlar savunma yaptıkları için baskı gördüklerini ve avukatların görevlerini yerine getirirken kaygılandıklarına şahit olduk” diye belirtti.
Türkiye AİHM’e bilgi vermiyor
Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Üyesi Avukat Rengin Ergül ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “umut hakkı” kararını değerlendirdi. Ergül, “Türkiye idam cezasını kaldırdığını bir propaganda aracına dönüştürdü. Oysa verilen ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ idamın bir başka şeklidir. Türkiye AB ve AHİM’e kaç kişiye bu cezayı verdiği konusunda bilgi vermiyor” ifadelerini kullandı.
Medyaya yönelik baskılar
Konferansın son oturumu ise “Türkiye için demokratik perspektif” başlığıyla gerçekleşti. Demokratik çözüm yolları üzerinde duruldu. İrlanda’dan Sosyalist Avukatlar Derneği’nden Declan Owens “Çatışma çözümü deneyimleri ve hukukun rolü” başlıklı bir sunum yaptı. Norveç PEN üyesi Caroline Stockford “Kütçe savunma hakkı ve Kürt gazetecilere, medyaya yönelik baskıları” ele aldı.
AP Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı Grubu’ndan Giuliano Pisapia ise Türkiye’nin demokratikleşmesinde Avrupa’nın rolü üzerine konuştu.
Kaynak: MA