AP’de düzenlenen konferansta, İmralı tecridinin uluslararası anlaşmaların ihlali olduğuna dikkat çekilerek PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Öcalan Kürt sorununun çözümünde kilit bir role sahip olduğu vurgulandı
Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından Avrupa Parlamentosu’nda (AP) “Türkiye’de siyasi mahkumlar: Özgürlük ve barışın yolu nereye gidiyor” başlıklı konferans düzenlendi. Konferans aynı zamanda Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifak Grubu üyesi AP Parlamenteri Giuliano Pisapia tarafından da destekleniyor.
“Türkiye Cezaevleri gerçeği”, “Yaşayan Dayanışma-Kürt sorununa siyasi çözüm ihtiyacı” ve “Kapıları açın: Özgürlük ve barışa giden yol” başlıklı 3 bölüm halinde düzenlenen konferansa; parlamenterler, farklı ülkelerden siyasetçiler, akademisyenler, hukukçular, insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı.
İktidar karşıtları cezaevlerinde
Konferans açılış konuşmasını EUTCC’nin Norveçli Başkanı ve Bergen Üniversitesi’nden akademisyen Kariane Westrheim yaptı. Türkiye’deki başta Kürtler olmak üzere siyasi tutsakların durumuna ilişkin bilgi aktararak konuşmasına başlayan Westrheim, Türkiye’deki siyasi tutsakların ezici bir çoğunluğunun iktidar karşıtı kesimlerden oluştuğunu ifade etti. Şiddetle hiçbir bağları olmayan binlerce siyasetçi, gazeteci, avukat gibi farklı toplumsal kesimlerden insanların Türkiye’de cezaevlerinde olduğunu hatırlatan Westrheim, “Örnek olarak, PKK ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle tutuklanan ve hüküm giyen yüzlerce HDP’li siyasetçi, avukat, gazeteci ve diğer kişiler var” dedi.
Öcalan Kürt sorununun çözümünde kilit bir role sahip
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride de değinen Westrheim, “Öcalan’ın mahkumiyeti 27 yıl hapis yatan Nelson Mandela ile karşılaştırılabilir. Ancak, Öcalan’ın maruz kaldığı muamelenin, Mandela’nın ağır koşullarını aştığını söyleyebiliriz. Öcalan’ın hapsedilmesi, özellikle Türkiye’nin bir NATO üyesi olması ve AB üyeliği arayışında olması nedeniyle, uluslararası bağlamda gerçekten istisnai bir durumdur. Türkiye, Öcalan’a dönük uyguladığı uygulamalarla Avrupa Birliği ve BM tarafından garanti altına alınan antlaşmaları ihlal etmektedir. Öcalan Kürt sorununun çözümünde kilit bir role sahip. Öcalan sorunun çözümü için daha önce bu istediğini birçok kez ortaya koydu” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kırılması ve özgürlüğünün sağlanması için uluslararası kuruluşların üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Westrheim, “BM ve AB gibi uluslararası kuruluşların, çözüm bulmak amacıyla ilgili taraflar arasında diyaloğu teşvik etmek için diplomatik caba göstermesi gerekir” diye kaydetti.
Barışın garantörü olarak kadınlar
Ardından konferansın ilk oturumunda, “Yaşayan Dayanışma-Kürt sorununa siyasi çözüm ihtiyacı” başlıklı panel düzenlendi.
Hindistan Billion Rising kurucusu Abha Bhaiya, “Kadın Dayanışması: Barışın garantörü olarak kadınlar” başlıklı sunum yaptı. Abdullah Öcalan’ın dünya kadın özgürlük mücadelesinde oynadığı rolün önemine değinerek konuşmasına başlayan Bhaiya, “Özgürlükten, demokrasiden yana olan Kürt halkına karşı uygulanan baskı ve zulüm karşısında çok öfkeliyiz” dedi. Abdullah Öcalan’ın paradigmalarını bugün dünyaya taşıyan Kürt kadınlarının mücadelesinin önemini vurgulayan Abha Bhaiya, “Kürt kadınlarının mücadelesi sadece onların mücadelesi değil, tüm insanlığın mücadelesidir. Kürt kadınlarının mücadelesi, sağcı diktatörlerin, faşistlerin, yandaş kapitalistlerin ve suçlu ataerkillerin küresel zulmüne karşı ayaklanma mücadelesidir. Bizler bunun destekçisiyiz” diye ekledi.
Abdullah Öcalan’ın bulunduğu tecrit koşularını asla kabul etmeyeceklerini kaydeden Bhaiya, “Bugün biz dünya kadınlarına fikirleriyle ilham veren Öcalan’ın özgürlüğünü haykırmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’a borcumuz var
Ardından söz alan İtalya Sosyal İşler Eski Bakanı Paolo Ferrero, Abdullah Öcalan’ın esir alınmasında İtalya’nın doğrudan sorumlu olduğunu ifade ederek, “Bizim Öcalan’a karşı bir borcumuz var. İtalya, Öcalan’a siyasi oturum hakkı tanımasına rağmen üzerine düşen sorumluluğu hale yerine getirmiş değil. Bu anlamda İtalya’nın içinde bulunduğu tecrit koşulları karşısında ve özgürlüğü için harekete geçme gibi bir sorumluluğu var” diye kaydetti.
Abdullah Öcalan’ın paradigmalarının önemine dikkat çeken ve Abdullah Öcalan’ı gerçek bir devrim öncüsü olarak tanımlayan Ferrero, “Öcalan’ın düşünce olarak herkese öncülük etme gibi bir misyona sahip. Öcalan’ın paradigmaları toplumun değişiminde önemli. Öcalan toplumsal bir devrime öncülük edecek konumda. Öcalan’ın bizlere sunduğu bu paradigmanın farkına varmalı ve özgürlüğünün sağlanması için herkes bir rol oynamalı” diye belirtti.
Tecrit işkence sistemine dönüştü
Ferrero’nun ardından İsviçreli İnsan Hakları Savunucusu ve Cenevre Kanton Parlamentosu Eski Başkanı Elisabeth Decrey, “Kürt sorununa siyasi bir çözüm: Uluslararası sorumluluklar ve perspektifler” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Türkiye devletinin hem Türkiye içerisinde hem sınır ötesinde uluslararası hukuku ihlal ettiğine dikkati çekerek konuşmasına başlayan Decrey, Türkiye’nin ikiyüzlü bir politika izleyerek bu ihlalleri devam ettirdiğini söyledi. AKP iktidarı döneminde yaşanan hak ihlallerinin katlanarak devam ettiğinin altını çizen Decrey, “Kürt halkına karşı savaşta ısrar eden Türkiye, her türlü hukuk sisteminden uzaklaşmış bir durumda. Kürt sorununun siyasi yollarla çözülmesi bir zorunluktur” dedi. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin artık bir işkence sistemine dönüştüğünü ifade eden Decrey, “İmralı’daki tecrit gelinen aşamada bir işkenceye dönüşmüştür. Kürt sorununun çözümünde önemli bir aktör olan Öcalan’ın tecrit altında tutulması kabul edilemez bir durumdur” dedi.
Abdullah Öcalan derhal özgürlüğüne kavuşmalı
Avrupa Sol Başkanı Walter Baier ise “Cezaevinden siyasi çözüme” başlıklı bir sunum yaptı. Avrupa Sol olarak Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü istemeye devam edeceklerinin altını çizerek sunumuna başlayan Baier, “Öcalan’ın tutukluluk koşulları sadece insanlık dışı ve insan haklarına aykırı bir durum değildir, aynı zamanda önemli siyasi bir figürün demokratik haklarını kullanamadığı için onun bu tecritte tutanların bir utancıdır. Uzun tutukluluklarla insanların düşüncelerini de hapsedemezsiniz. Ne Güney Afrika’da ne Bask’ta ne de İrlanda’da bu başarıldı. İmralı’da asla başarılamayacak. Öcalan’ın fikirleri bugün her yerde. Bu temelde demokrasi adına ve sivil haklar adına Öcalan’ın derhal özgürlüğüne kavuşmasını ve Kürt sorununun siyasi yollara çözülmesini istiyoruz ve istemeye devam edeceğiz” dedi.
Konferansa katılamayan Sinan Önal’ın, “Özgürlük Kampanyası: Uluslararası beklentiler ve önemi” başlığıyla hazırladığı sunum Almanaya KURD-AKAD üyesi Dersim Dağdeviren tarafından okundu. Önal, sunumunda Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için başlatılan kampanyanın önemine dikkat çekti.
HABER MERKEZİ