Antakya’da büyük yıkım yaratan deprem sonrası kurtarma çalışmalarınıda yetersiz kalan devlete tepki artarken Alevi kimliği nedeniyle ayrımcilık yapıldığı iddia edildi. Kış koşullarında tahribat halkın komünal çalışmasıyla aşılmaya çalışılıyor
Selman Çiçek
Mereş merkezli iki şiddetli depremin en çok etkilediği ve ölümlerin en çok olduğu Antakya’ya (Hatay) doğru yola çıkıyoruz. İslahiye’den Hatay’a yolculuk süresi iki saat iken insanların deprem bölgesinden güvenli yerlere yaptığı yolculuktan dolayı yolculuğumuz tam 6 saat sürüyor. Yol boyu bizi en çok endişelendiren olay ise ambulansların siren sesi. Yaklaşık 6 saat süren yolculukta her üç dakikada bir, bir ambulans yanımızdan geçiyor. Giden ambulansın siren sesi bitmeden arkadan gelen ambulansın siren sesi başlıyor.
Tam 6 gündür depremde yaşananları insanlara aktarmak için çabalarken bir yandan da enkazlara, o enkazlarda yarım kalan hikayelere, ölümlere tanık olmak ayrı bir yük gibi.
6 saatlik yolculuğun ardından gece saatlerinde Hatay’ın girişine varıyoruz. Kente girdiğimizde zifiri bir karanlık karşılıyor bizi. Kentte 6 gün boyunca ne elektrik var ne doğalgaz ne de su. İş makinelerinin ardında ise koca koca apartmanların yerle bir olduğunu görüyoruz.
Her beş metrede bir bina çökmüş
Kentin girişinden kent merkezine kadar bölümde neredeyse her beş metrede bir, bir bina çökmüş. Kalanların bir kısmı az hasarlı iken bir kısmı ise ağır hasarlı. Diğer illerden farklı olarak sağlam duran bina sayısının da fazla olması. Kent merkezine girdiğimizde ise özellikle kentin en işlek caddesi olan Atatürk Caddesi yerle bir olmuş durumda. Eski yerleşimin ağırlıklı olduğu bu bölümde neredeyse sağlam bir bina yok.
Defne, Samandağ ve İskenderun…
Erzin ilçesi dışında neredeyse tüm ilçelerde ağır hasarlar var. Özellikle merkez ilçelerden biri olan Defne’de yıkımın boyutu çok büyük. Yoksul halkın ağırlıklı yaşadığı Defne yerle bir olmuş durumda. Keza İskenderun, Samandağ ve Kırıkhan’da da deprem ciddi yıkımlara neden olmuş.
Sağlık kuruluşların verdiği gayriresmi bilgiye göre 10 ildeki ölüm sayısının yarısı Hatay’dan. Arama kurtarma çalışmasında günler geçtikçe umutlar azalsa da halen binlerce insan enkaz altında. Halkın “Devlet enkazlara geç müdahale etti” tepkisinden dolayı devletin enkazları bir an önce kaldırma telaşına girdiği görülüyor. Ağır iş makineleriyle içinde insanlar var denilmeksizin enkazlar dorselere boşaltılıyor.
Halkın dayanışması tek güç
Amed’de ortaya çıkan hakkın örgütlü dayanışması burada görülüyor. Devrimci ve sol güçler açtıkları dayanışma merkezleri ile depremzedelere birinci elden müdahale ediyor. AFAD’a dair bir çalışma görmek mümkün değil. Hatta AFAD bile depremzedeleri bu dayanışma merkezlerine gönderiyor.
Halkların Demokratik Partisi, Birleşik Mücadele Güçleri. Türkiye İşçi Partisi, Halkevleri ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin açtığı dayanışma merkezleri adeta yaşamın yeniden örüldüğü yerler oluyor. Gelen destek TIR’ları, bu merkezlerde toplandıktan sonra koordineli şekilde dağıtılıyor. Yine bu merkezler küçük bir ecza çadırı yapılırken telefon, bilgisayarlar içinde şarj doldurma istasyonları kuruldu. Hayvanlar için de HAYTAP işbirliği ile seyyar veteriner çadırı kuruldu.
İş bölümü ve komünal paylaşım
Dayanışma ruhu o kadar büyük ki Kocaeli, Amed, Agirî, Manisa, Giresun başta olmak üzere neredeyse her ilden gönüllü kentte akın etmiş. Gönüllüler burada iş alanlarına göre kollara ayrılmış. Sağlık alanında olan ilk yardım kolunda iken arama kurtarma konusunda yetkin olanlar da kurtarma ekiplerinde yer alıyor. Aşçılık yeteneği olanlar da depremzedelere üç öğün yemek çıkarıyor. Çalışmalar tamamen komünal şekilde yapılırken gelen destek TIR’ları da yarım saate boşaltılıyor.
Alevi kimliği nedeni ile ayrımcılık iddiası
Kentte devlet ve AFAD’a büyük bir öfke var. Nüfusun çoğunluğu Arap Alevi’si olduğundan dolayı yardım etmediğini düşünüyor. Armutlu Mahallesi’nde kalan depremzedelere AFAD çadırı verilmezken depremzedeler pazar yerinde barınıyor. Demokrat-devrimci güçler, buradaki halkın ihtiyaçlarını giderirken mahalle sakinleri ise devletin bu yaklaşımını Alevi kimliklerinden dolayı yapıldığını düşünüyor.
Köylerin durumu bilinmiyor
Kent ve ilçelerde durum içler acısı iken köylerde ise durumun vehameti bilinmiyor. Köyde ölümlerin yüksek olduğu düşünülüyor. Devletin kaderine terk ettiği kentte, köyler ise enkazlarda kendi yakınlarını kendi imkanları ile çıkarıyor.