Komedyen Mehmet Erbey, ‘Kürtçe mizah fikrimce dili sevdirecektir, çünkü evindeki anıdır anlattıklarımız. Kürtler olarak gülmeye çok ihtiyacımız var, herkes özgürce gülebilmeli’ dedi
Edebiyat, tiyatro, sinema, müzik alanlarında Kürtçe birçok eser üretilse de Stand-up Kürtlerde yaygın olmayan bir dal. Kürtçe mizahın sahneye aktarılması ise oldukça zorlu süreçlerden geçmiş. Tiyatroyla üniversitede tanışan Mehmet Erbey ilk skeçlerini üniversitede yazmaya başlar. Daha sonra çeşitli atölyeler ve Diyarbakır Cegerxwîn Kent Konservatuarı’nda tiyatro eğitimi alır. Skeçlerden iki ve üç perdelik tiyatro oyunlarına 2014 yılından sonrada Kürtçe Stand-up’la bütün imkansızlıklara rağmen Kürtlerin yaşamlarındaki o mizahı sahneye taşımayı kendisine misyon biçmiş. ‘Bu süreçte mizah mı olur?’ diyen de olmuş, “Bu tanıdık esprilerle kendimi ailemin, evimin içinde hissetim” diyen de. Erbey yaygın olmayan Stand-up’ı ve Kürtlerin mizaha bakışını ANF’den Mina Roj’a anlattı.
Stand-up’a nasıl başladınız?
Yıllardır aklımdaydı. Zaten tiyatro metinlerimi komedi ağırlıklı yazıyordum. 2014 yılında başladım Standup’a. Zaten biz Kürtlerin mizahı çok güçlü. Şunu da söyleye biliriz. Biz Kürtlerin her mahallesinde her köyünde ve hatta her evde mizahı yanı güçlü olan biri muhakkak vardır.
Siz bu birikimleri aslında Kürt kültüründen, günlük yaşamından mı topladınız?
Evet. Aynen öyle. Gösteride başta kendimi anlatıyorum. Yaptığım işi, yaptığım işten dolayı yaşadığım trajikomik olayları ve günlük hayata yaşadığımız ne varsa; sosyal medyadan trafiğe, ekonomiden siyasete, köy kültürüyle şehir kültürü arasındaki uyuşmazlığı ve daha birçok şey.
Kürtlerin mizahı çok güçlü dediniz.
Evet çok güçlüdür. Ama maalesef kırsal alanların dışına pek çıkamamış. Şunu şöyle ifade edeyim ben mesela Stand-up yapıyorum, mizah yapıyorum ama ben çok iyi bildiğimden benim yaptığım mizah kırsalda, köylerde yapılan mizahın yanında çok sönük kalır. Dediğim gibi kırsalda sınırlı kalmış diyebilirim. Modern sanat dediğimiz şehirlerde ve salonlarda pek karşılaşmayız. Benim amacımdan biri de bu güçlü mizahı biraz kentlere, salonlara çekmek. Mizah Kürtler arasında pek işlenmeyen bir alan. Siyasi ve politik ortamın buna bire bir etkisi var tabi ki. Bu atmosferde daha çok trajedi ve dramlar talep edilmekte. Ama mizahım gücünü unutmamalıyız. Meramımızı mizahla da anlatabiliriz. Ve en ciddi işlerden biridir mizah.
Sizce mizah tepki mi görüyor?
Özellikle politik ve siyasi ortamın sert ve gergin olduğu dönemlerde mizaha ve komediye mesafeli bu bir duruş sergileniyor… Bu süreçte mizah mı yapılır deniliyor.
Ama siz bu tepkilere karşısınız; çünkü mizah politik bir yerde duruyor diyorsunuz…
Çünkü mizah muhaliftir. Var olan yanlışları mizahi bir dille de olsa en keskin eleştirileri yapar. Sözünü sakınmaz. Zaten sakınmamalı. Bu yönüyle politiktir.
Mizah alanın zayıf olduğunu söylediniz. Peki sizce niye gerekli?
Evet zayıf buluyorum. Kürt mizahi daha çok sosyal medya üzerinden yapılıyor diyebiliriz. Mesela daha önceleri mizah dergileri vardı şimdi bildiğim kadarıyla pek yok. Oysa başta biz Kürtler olmak üzere Ortadoğu coğrafyasının gülmeye çok ihtiyacı var. Yaptığınız mizah sanatıyla bir saat bile olsa insanları o ruhsal bunalımlarından uzaklaştıra bilmek çok önemli bence. Mizahın terapi yetisini de kimse inkar edemez.
Gülemiyor muyuz gerçekten?
Evet gülemiyoruz. Çünkü çok ciddileştik. Sinemamız, tiyatromuz, televizyonlarımız, edebiyatımız ve hayatın her alanında. Böyle bir kültür oluşturulmaya çalışılıyor sanki. Daha önce değindiğim gibi siyasi politik etkisi var ama bire bir bizlerde de böyle bir algı oluşmuş. Bunun esprisini de yapıyorum. Sanki ciddiyseniz ciddi bir iş yapıyormuşsunuz gibi bir hava yaratılmış. Bu çok yanlış. Ban tam tersini söylüyorum, kahkaha atarak gülün diyorum.
Mizahın dil üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kendi dilinde mizah yapıldığında emin olun dili sevdirirsiniz. Burada size yaşanmış olayı anlatmak isterim. Şimdi bildiğimiz gibi daha çocuklar dört yaşındayken kreşlere gönderiyoruz. Böyle olunca da ister istemez dil unutuluyor ve kendi dilinden uzaklaşıyor. Sonrası aile ne kadar zorlarsa da başaramayabiliyor. İşte böyle bu durum yaşanırken bir arkadaşım çocuklarını Kürtçe bir tiyatro oyununa götürmüş. Onları Kürtçe konuşturamayan aile oyundan sonra çocukların kendi aralarında Kürtçe konuştuklarını görmüş. Tiyatronun, genel anlamda sanatın etkisini görebiliyoruz burada. Kürtçe mizah fikrimce dili sevdirecektir. Çünkü kendi diliyle evdeki, sokaktaki, köydeki anısıdır anlattıklarımız.
Biraz da aldığınız tepkilere dönmek istiyorum. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Birçok şehirde sahne aldım. Şimdi İstanbul’dayım. Eğer ki tepkiler güzel olmasaydı ve beğenilmeseydi bugün ben İstanbul’da sahne alamazdım. Çünkü herhangi bir organizasyon şirketi ya da bir sendikaya falan bağlı değilim. Sadece insanların beğenisi ve sosyal medyada gösterimiz için yaptıkları paylaşımlar ve yorumlarıyla bu gelişti.
Organizasyonlarda zorluk yaşıyor musunuz?
Hem de çok fazla. Birçok şehirden bizle iletişime geçiyorlar ve ne zaman bizim şehirde sahne alacaksınız diyorlar. Bu tabi benim elimde olan bir şey değil. Organizasyon yapılması gerekiyor. Biz daha çok belediye salonlarında ve üniversite salonlarında sahne alıyoruz. Ama son süreci hepimiz biliyoruz. Tüm belediyelere kayyumlar atanmış, haliyle sahne alamıyoruz. Üniversitelerde de her ne kadar öğrenci arkadaşlar organize etmeye çalışsa da Kürtçe olduğu için izin alamıyor. Buradan şunu söylemek isterim. Çok büyük salonlar olması gerekmiyor. Bizi bir araya getirecek küçük salon ve yerler olsa da biz gitmeye hazırız.
Stand-up alanında öğrenci yetiştirmek gibi bir düşünceniz var mı?
Kültür kurumları veya atölye çalışmaları yapan yerlerden talep gelirse tabi ki tecrübelerimi Stand-up yapmak isteyen arkadaşlarla paylaşırım. Zaten biz Kürtlerde bu alanla ilgili çalışma çok az. Bunun gelişmesi gerektiğini düşünüyorum.