Ankara’da ‘Uluslararası Siyanür Yönetimi Kodu’ başlığı ile yapılan konferansta, siyanürün insana ve çevreye zarar vermeyeceği belirtilerek, altın ve gümüş madenciliğinde kullanılan siyanüre karşı algı yapıldığı iddia edildi
Altın Madencileri Derneği (AMD) ve Uluslararası Siyanür Yönetimi Enstitüsü (ICMI) tarafından 11 Ocak 2023 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen ‘Uluslararası Siyanür Yönetimi Kodu’ konferansında siyanür üretimi, güvenli şekilde nakliyesi, madenlerde güvenli şekilde kullanımı, işçi sağlığı ve iş emniyeti kurallarının sağlanması, acil durumlarda nasıl müdahale edileceği, çalışanlara siyanür eğitiminin nasıl verileceği gibi çeşitli konuların ele alındığı belirtildi. Altın madenlerinin yüzde 90’ında siyanür kullanılması ve bu kullanım sırasında büyük çevre felakatlerinin yaşanıyor olmasının üstünün yapılan konferans yoluyla örtülmeye çalışıldığı görüldü.
Güzelleme katılımcıları
Konferansa; Uluslararası Siyanür Yönetimi Enstitüsü Başkanı ve Siyanür Kodu uzmanları, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, MTA Genel Müdürlüğü, Çevresel Etki Değerlendirme İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uzmanları, üniversitelerin maden, jeoloji ve çevre mühendisliği bölümleri öğretim üyeleri, Türk Toksikoloji Derneği üyeleri, Altın Madencileri Derneği üyesi şirketlerin temsilcileri, maden sondajı firmaları, siyanür üreticilerinin temsilcileri, maden analiz laboratuvarlarının firma temsilcileri ve çevre danışmanlık firmalarının katıldığı açıklandı.
AMD’nin iddiası
ICMI Siyanür Kodu sertifikasının tüm dünyanın kabul ettiği bir sertifika olduğuna iddia eden AMD Başkanı Mehmet Yılmaz, “Altın üretiminde kullanılan siyanüre yönelik kamuoyundaki olumsuz algıyı değiştirmek için, altın ve gümüş üretiminde kullanılan siyanürün, dünyanın kabul ettiği ICMI Siyanür Kodu prensiplerine göre yapıldığı sürece, insan sağlığı da, çevre de, toplum da güvence altında olacak” iddiasında bulunurken, gerçekler bu iddiaları ortadan kaldırmakta.
19 şirket 25 saha
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü Cevat Genç ise Türkiye’de 7 bin 500 işletme izinli ruhsat sahasından 19 tanesinde (19 şirket 25 saha) altın üretimi yapılmakta olduğunu hatırlatarak, “Bütün madenler ülkemiz için önemlidir. Ancak kamuoyunda altın madenciliğinin ayrı bir yeri var. Altın üretiminde kullanılan siyanüre yönelik algı, kamuoyunu etkiliyor. Altın ve gümüş üretiminde kullanılan siyanürden dolayı kamuoyunun hiçbir endişe duymaması için işletmelerimizin siyanür kullanımı ve yönetimini uluslararası kabul görmüş standartlara göre gerçekleştirmelerini önemsiyoruz” dedi.
Siyanürü yöneteceklermiş
ICMI Başkanı Paul Bateman ise, “Siyanür Kodu; altın ve gümüş üretiminde kullanılan siyanür, insan sağlığının korunmasını geliştirmek ve çevresel etki potansiyelini azaltmak için bir güvence mekanizması sağlar. Siyanür Kodu’nun amacı, altın ve gümüş madenciliğinde kullanılan siyanürün yönetimini iyileştirmek ve insan sağlığının korunmasını ve çevresel etkilerin ‘azaltılmasını iyileştirmek’ ve paydaşlara periyodik sonuçların açıklanması yoluyla siyanürün güvenli bir şekilde yönetilmesi konusunda güvence vermektir. Denetimler bağımsız profesyonel denetçiler tarafından yapılır” dedi.
Siyanürün gerçek yüzü
Dünyada altın madeni şirketlerinin çok büyük çoğunluğu yüzde 90, Türkiye’de ise tamamı düşük cevher seviyelerinde bile olsa çok daha fazla kâr elde etmek amacıyla siyanür kullanmaktadır. Altın ve gümüş madenlerinde sıradan bir yüzük üretebilmek için, 20 tonu aşkın maden atığı üretilmektedir. Bakanlık geçtiğimiz günlerde son 3 yılda 19 şirkete ait 25 ruhsat sahası kapsamında 120,39 ton metal altın üretimi gerçekleştirildiğini açıklamıştı. Buna göre son üç yılda Türkiye’de sadece altın madenlerinde ortaya çıkan atık miktarı 2 milyon 407 bin 800 ton siyanür içeren atığın ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Doğa yıkımı
Siyanür ve diğer ağır metal atıklarının dışında tartışma dışında tutulan doğal alan yağması ise yüzbinlerce hektar alanı yıkıma uğratmaktadır. Dağları, ormanları ve su havzaları madenlerle yerle bir edilirken, doğal yaşama geri dönülmez zararlar verilmektedir. Siyanür atık havuzları ise yaşamı tamamen zehirleme özelliği ile büyük bir tehdit olarak varlığını sürdürmektedir.
Siyanür katliamları
Dünyada altın madenlerinin neden olduğu birçok katlaimlar yaşanırken, bu felaketlerdeki listenin başında siyanür ve Kanadalı şirketler var. Resmi veriler altın madenlerinin yol açtığı felaketlerin başında siyanür sızıntısının geldiğini gösteriyor. 1971-2015 yılları arasında kayıtlara geçen 11 altın madeninde yaşanan felaketin 7’si siyanürle bağlantılı. 1971’de Romanya’da Certej altın madeninin atık barajının patlaması sonucu 300 bin metreküp zehirli su Certeju de Sus adlı kasabayı basmış ve 89 kişi yaşamını yitirirken birçok insanda ise kanser hastalıkları gelişti. Kırgızistan, Kumtor Altın Madeninde 1998 yılında, 2 ton sodyum siyanür taşıyan bir kamyon Barskoon nehrine düştü, böylece 2 binden fazla insan kanser ve diğer hastalıklara mahkum edilirken büyük çoğunluğu kısa sürede yaşamını yitirdi.
Petkim’de siyanür felaketi
Siyanür güzellemesi yapılan konferansın tek içeriği madenler değildi. Siyanürün kullanıldığı birçok üretim süreçlerinde çevre insan katliamları yaşanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde İzmir Aliağa’da bulunan PETKİM’de bakım aşamasında olan ACN (siyanür işlletmesi) fabrikasında 9 işçi siyanür kaçağından dolayı zehirlendi. İlk müdahaleleri yapılan işçilerden biri yaşamını yititirken, diğer işçiler ise Menemen, Çiğli, Ege Üniversitesi ve Tepecik hastanesine sevk edildi. 9 işçinin zehirlendiği olayda Faruk Atakul isimli işçi yaşamını yitirdi, diğer 8 işçiden birinin durumunun ağır olduğu açıklandı. 8 işçinin de süreç içinde kanser vb. hastalıklarla yüz yüze kalacağı belirtiliyor.
Katliam bekleniyordu
Açıklama yapan bir işçinin, ACN’de siyanür olduğu için sürekli bir ambulans bekletildiğini belirtmesi ise böyle bir katliamın her an yaşanacağını gösteriyor. ACN fabrikasında üretimi yapılan Akrilonitril; vinil grubunun bir nitril grubuna bağlanması ile oluşan,C2 H3CN (CN Siyanür) formüllü organik bileşiktir. Kaynama noktası ise 77 °C iken, düşük dozlarda bile çok zehirli olduğu bilinmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ