LGBT+ seminerini ‘sapkınlara eğitim’ şeklinde haberleştiren Yeni Akit gazetesine Ankara Barosu’ndan yanıt geldi. Baro, yaptığı yazılı açıklamada Yeni Akit’i selüloz israfı olarak tanımlayarak, ”Cinsel ayrımcılığın, türcülüğün olmadığı; daha özgür, daha mutlu, daha aydınlık ve adaletin her yerde ama en çok vicdanlarda tesis edildiği günlerin vakti geldi” dedi.
Ankara Barosu’nın LGBT+ seminerini “Ankara Barosu’ndan sapkınlara eğitim semineri” olarak haberleştiren Yeni Akit gazetesine yanıt geldi. Ankara Barosu’nun ”Selüloz israfından öteye gidemeyecek olan insanlık düşmanlarına ve fırsatçılıktan yararlananlara cevabımızdır” başlıklı cevabı şu şekilde:
”2019 senesine kadar kurulamamış olmasından hicap; ancak bizim girişimlerimizle kurulmasından mutluluk duyduğumuz Ankara Barosu LGBT+ Kurulu ile ilgili “gazete” olarak nitelenmesine rağmen tarihin gözünde bir selüloz israfından öteye gidemeyecek olan insan, hayvan ve doğa düşmanı zihniyetçe “sapkın” ya da “sapkınlara eğitim verenler” olarak nitelendirildiğimiz için ayrıca mutluluk duyduğumuzu belirtmek zorundayız.
Bir yazarının 14 yaşında bir çocuğa tecavüzden 13 yıl hapis cezası aldığı, çocuklara tecavüzü ve sözde çocuk “evliliklerini” her fırsatta normalleştiren ve nedense bunu bir “sapma eylemi” olarak görmeyen, kadın düşmanlığını bir kimlik ve yerleşmiş söylem haline getirmiş bir zihniyetin “sapma” olarak nitelendirdiği her şey insanlığın yanında ve insanlığın yararına olma potansiyelini içinde taşımaktadır. Howard Becker, anılan gazetede kuvvetle muhtemel bilimsel anlamı hiç idrak edilmeden büyük bir iştahla kullanılan “sapkın” terimini şöyle tanımlar: “Toplumsal gruplar, ihlal edilmesi sapkınlık olarak tanımlanan kurallar koyarak sapkınlığı yaratırlar. Bu kuralları belli kişilere uygularlar ve bu kişileri de hariciler olarak etiketlerler. (…) Sapkın, bu etiketin kendisine başarıyla uygulandığı kişi; sapkın davranış da insanların sapkın olarak nitelendirdikleri davranıştır.”
Bu durumda, çocuklara tecavüzü normalleştirip normalleştirdiği gerçek sapkınlığı bizzat icra eden bir zihniyetin kendi koyduğu kurallar dahilinde kendisi gibi olmayan herkesi “sapkın” olarak nitelemesi, öngörülebilir ve bir o kadar da çürümüşlüğü kendinden menkul bir saldırı yöntemidir.
Ancak belirtmek isteriz ki, cinsel yönelimleri kendilerinden başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen bireyler ve onlara hukuki destek sağlamak isteyen meslektaşlarımıza “sapkın” deme hakkını kendinde gören bir zihniyetin karşısında tüm ideolojilerden, kimliklerden ve ilişkilerden azade bir şekilde durmak yerine bu korkunç saldırı üzerinden baro siyaseti yaptığınız zaman, tam olarak o zihniyetten bir farkınız kalmadığı gibi buna ek olarak “fırsatçılık”la da özdeşleştirilebilirsiniz.
Eleştiri ve manipülasyon yapmak için Mustafa Kemal Atatürk ve laik Cumhuriyet başta olmak üzere çocuktan, kadından, hayvandan, doğadan, sanattan, özgür ve güzel olan ne varsa hepsinden nefret eden bu zihniyetin iki çağ öncesinden gelen saldırılarını bir çocuk heyecanıyla beklemek ve fırsat kollamak; söylemde ve eylemde bu çirkin zihniyetle eşitlenmektir.
Ve yeri gelmişken tekrarlamaktan onur duyarız: Karanlık zihniyetlere ve o zihniyetlerden medet uman tüm edilgenlere inat cinsel ayrımcılığın, türcülüğün olmadığı; daha özgür, daha mutlu, daha aydınlık ve adaletin her yerde ama en çok vicdanlarda tesis edildiği günlerin VAKTİ GELDİ.
Saygılarımızla.”
HABER MERKEZİ