İHD’nin Ankara’daki Barış Nöbeti eyleminde, Kürt halkının seçimlerde ‘güvenlikçi’, şiddet politikalarına karşı büyük bir tavır koyduğu belirtilerek ‘İktidarın, Kürt meselesi konusundaki tavrından bir an önce vazgeçmesini ve demokratik açılım yapmasını talep ediyoruz’ denildi
İnsan Hakları Derneği (İHD), her ayın ilk Cuma günü gerçekleştirdiği Barış Nöbeti eylemini Ankara’da da sürdürdü.
Nöbetin 11’inci ayına, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Ankara il yöneticileri, Alınteri ve Düşünceye Özgürlük Girişimi temsilcileri katıldı. Nöbette konuşan İHD Ankara İl Eşbaşkanı Sevil Turgut, fırsat eşitliğinin ve demokratik koşulların oluşturulmadığı ortamda yapılan seçimin sonucunda AKP’li Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiğini belirtti.
İstanbul Sözleşmesi
Seçimlerde demokratikleşme talebinin öne çıktığını ifade eden Turgut, “İnsan hakları savunucuları olarak iktidarın, coğrafyanın yarı çoğunluğunun demokratikleşme istediği gerçekliğini kabul etmesi gerektiğini görüyoruz. Yeni dönemde artık gerek iç hukuka gerekse uluslararası hukuka uygun bir pratiğin sergilenmesini talep ediyoruz. İfade özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılmasını ve düşünceleri nedeniyle cezaevinde tutulanların, gazetecilerin ve insan hakları savunucularının serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Yine nüfus sayısının yarı oranındaki kadınlar, büyük bir mücadeleyle kazandıkları İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesini arzulamaktadır. Özellikle kadına yönelik şiddet konusunda Avrupa Konseyi (AK) tarafından hazırlanan ve bugüne kadar hazırlanmış en yeterli sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanmasını talep ediyoruz. İktidarın muhaliflere yönelik kullandığı ötekileştirici, hatta nefret dili olarak tanımlayabileceğimiz dil mutlaka değişmelidir. İnsanların güven içinde yaşamaya ihtiyaçları ve hakları var. Bu nedenle, iktidarın muhalifleri hedef haline getirmekten vazgeçmesini talep ediyoruz” diye belirtti.
Hasta tutuklular
Cezaevlerinde çok sayıda hasta tutuklu bulunduğunu hatırlatan Turgut, “Adli Tıp raporlarıyla maalesef ölüm derecesinde hasta olan mahpuslar, cezaevinde kalmaya mahkum ediliyor. Bu konuda insancıl hukuku ve uluslararası sözleşmeleri temel alan yeni bir yaklaşım bekliyoruz. Özellikle LGBTİ+lara yönelik nefret dilinin değişmesi ve bu konuda Türkiye’nin altına imza attığı özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesinde tanımlanan ayrımcılık yasağına uygun davranmasını talep ediyoruz” dedi.
Demokratik açılım talebi
Seçim sonuçlarından Kürt halkının “güvenlikçi”, şiddet politikalarına karşı büyük bir tavır içerisinde olduğunun çıkarılması gerektiğinin altını çizen Turgut, şöyle dedi: “Kürt halkı, artık savaşın tüm yorgunluğunu üzerinden atmak ve çocuklarını güvenli ve barışçıl ortamda yetiştirmek istediğini bu seçim sürecinde ortaya koydu. İktidarın, Kürt meselesi konusundaki tavrından bir an önce vazgeçmesini ve demokratik açılım yapmasını talep ediyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumun ne kadar kötü olduğu, toplumun tüm kesimlerince biliniyor. İşçi ve emekçilerin haklarının güvence altına alınmasını, daha güvenli bir çalışma ortamı içinde yaşamalarının acilen sağlanması talep ediyoruz.”
Halkın yarısı iktidardan memnun değil
Sandıktan çıkan oy oranlarının bu coğrafyada yaşayan insanların yarısının iktidardan memnun olmadığını gösterdiğini vurgulayan Turgut, “Bizler insan hakları savunucuları olarak, siyasal iktidarın bu gerçeği de dikkate alarak; ayrımcı politikalardan, nefret söyleminden, çatışmacı dilinden vazgeçerek, bir an önce sandığın ortaya koyduğu demokratikleşme ve değişim talebine uygun adımlar atmasını talep ediyoruz ve tüm toplumsal muhalefeti; insan hakları, demokrasi ve barış mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
ANKARA