Eğitim-öğretim yılına dair açıklama yapan eğitim sendikaları ve eğitim dernekleri anadilde eğitime dikkati çekti. Anka-Der, anadilde eğitimin bu yılda müfredatta yer almamasını tepki göstererek, ‘Kürtçe konuşun, Kürtçe düşünün, Kürtçe yazın’ dedi
Anka Dil Kültür Merkezi (Anka-Der), yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte “Bila zimanê Kurdî bibe zimanê perwerdehiye” başlıklı basın toplantısı gerçekleştirdi.
Toplantı dernek binasında düzenlendi. Anadilde eğitimin bu yılda eğitim müfredatında yer almamasını asimilasyon politikası olarak değerlendiren açıklama Kürtçenin iki ayrı lehçesinde yapıldı. Açıklamayı Gönül Gül ve Emine Oğuz gerçekleştirdi.
‘Çocuklar iki dil arasında dilsiz kalıyor’
Türkiye’de 2024-2025 eğitim ve öğretim döneminin yine asimilasyon politikaları ve Kürtçe dilinin inkarıyla başladığını belirten Oğuz, “Bu asimilasyon politikalarıyla anadili Kürtçe olan çocuklar, kendi dillerinde eğitim alamıyor ve bu durum bir süre sonra ailelerin de çocuklarıyla sadece Türkçe konuşmasına sebebiyet veriyor. Bundan kaynaklı hem asimilasyon hem de oto asimilasyon başlıyor. Kürt çocukları kendi anadilleriyle eğitim görmesin diye devlet tüm gücünü seferber ediyor. Kürt çocukları evde başka dil okulda başka dil konuşuyor ve bundan dolayı da Kürt çocukları iki dil arasında dilsiz kalıyor. Türkiye, başka dil ve kültürleri, farklı etnik kimlikleri, halkları, ulusları dışlayarak sistemini ulus devlet esası üzerine yine tek dil tek millet ve milliyetçilik üzerine kurmaktadır” diye konuştu.
‘Kürtçe dili önündeki bütün engeller kaldırılmalı’
Kürtçenin önündeki bütün engellerin kaldırılması çağrısı yapan Oğuz, “Anka-Der olarak ve bütün Kürdistani kurumlar Kürtçe eğitim-öğretim dili olmalıdır. Kürtçe eğitim, Kürt halkının en başat talebidir. Kürt halkı için yurtseverliğin ve Kürtlüğün ölçüsü Kürtçe konuşma ve bunun için mücadele etmektir. Pedagojiye göre de eğer çocuk kendi anadilinde eğitim görmezse karakter ve kişiliğinde psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. İktidara çağrımız Kürtçe dilinde eğitim, günlük konuşma, kültür çalışmalarının önünü açmasıdır. Aynı zamanda Kürt siyasetçilere ve siyasetine çağrımızdır, Kürtçeyi arka plana tutmasınlar, buna önem versinler ve siyasetlerini de Kürtçe yapsınlar. Aynı zamanda ailelere de çağırımız budur, çocuklarını ve kendilerini dil ve kültürlerinden uzak tutmasınlar asimilasyona izin vermesinler, çünkü bu inancımızın ve bilincimizin temelidir. Kürtçe konuşun, Kürtçe düşünün, Kürtçe yazın” ifadelerini kullandı.
Eğitim Sen’den anadil vurgusu
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Eğitim Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıda Genel Başkan Kemal Irmak konuştu.
Eğitim sisteminde farklı kimlik ve kültürler üzerinden yaşanan ayrımcılıklara dikkat çeken Kemal, “Özellikle farklı etnik kimliklere mensup öğrenciler, dil engelleri ve kültürel farklılıklar nedeniyle eğitim sisteminde dışlanma tehdidi ile karşı karşıyadır” vurgusu yaptı. Öte yandan cinsiyet eşitsizliğinin de eğitimde en yaygın biçimde karşılaşılan adaletsizliklerden biri olduğunu belirten Kemal, kız çocuklarının özellikle kırsal ve muhafazakâr bölgelerde eğitimden mahrum bırakıldığını ve çocuk yaşta zorla evlilik gibi nedenlerle eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Artan masraflar
Irmak, ayrıca 2024-2025 eğitim-öğretim yılı başında öğrenci ve velilerin, artan okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıya olduklarını belirterek, “Yüksek kayıt ücretleri ve zorunlu bağış uygulaması, kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri vb. gibi temel okul ihtiyaçlarına gelen fahiş zamlar, öğrenci ailelerin bütçelerinde büyük gedikler açmaya başlamıştır. Eğitimde giderek artan piyasalaştırma ve ticarileştirme politikaları yerine, kamusal eğitim anlayışı benimsenerek eğitime erişimin önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve tüm öğrencilerin eşit şartlarda eğitim alması için gerekli adımlar acilen atılmalıdır.” dedi.
Çocuk yoksulluğu ve öğrencilerin beslenme sorunu
2024 yılı itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 5,4 milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşadığı bilgisini aktaran Irmak, “Yoksulluk, çocukların yalnızca maddi durumlarını değil, aynı zamanda eğitim, sağlık ve sosyal gelişim gibi birçok alanda geri kalmalarına neden olmaktadır. Türkiye’de çocuk yoksulluğu, milyonlarca çocuğu doğrudan etkileyen ve ülkenin geleceğini tehdit eden ciddi bir toplumsal sorun olarak varlığını sürdürmektedir” diye konuştu.
Anadilde yoksunluk
Anadilinde eğitimin önemine atıfta bulunan Irmak, “Çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin olmazsa olmaz koşullarındandır ve pedagoji biliminin temel ilkesidir. İlköğretim çağına kadar kendi anadili ile dünyayı ve çevresini tanıyan çocuğun, herhangi bir geçiş süreci yaşamaksızın yabancısı olduğu bir dil ile eğitime başlaması, pedagojik açıdan kabul edilmez bir durumdur. Bireylerin kendi anadillerinde eğitim hakkından yoksun bırakılması, çocukluktan itibaren zihinsel gelişimi ve kimlik edinme sürecini olumsuz etkilemektedir” sözlerini kullandı.
Irmak, “MEB bünyesinde görev yapan toplam Kürtçe öğretmen sayısının 2024 itibarıyla 132 olduğunu belirterek, “Bu öğretmenlerin bir kısmı Kürtçenin Kurmancî lehçesinde, bir kısmı ise Zazakî lehçesinde eğitim vermektedir. Son yıllarda Kürtçe öğretmeni kadroları artırılmış olsa da bu sayı hala yeterli değildir. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında, yaklaşık 20 bin öğrenci seçmeli Kürtçe dersi seçmiştir. Kürtçe, özellikle Kurmancî lehçesi, en çok tercih edilen diller arasında yer almaktadır. Öğrencilerin ders seçimi, özellikle bu dillerin korunması ve yaşatılması açısından büyük önem taşımaktadır” dedi.
Kaynak: JINNEWS