MEB geçmiş yıllarda olduğu gibi yeni eğitim-öğretim yılında da anadilde eğitimi görmezden geldi. Ülkede okuma oranının düştüğünü söyleyen akademisyen Fahri Aral, en büyük nedeninin anadilde eğitimin önündeki engel olduğunu söyledi.
Türkiye Yayıncılar Birliği 2. Başkanı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Fahri Aral, sektördeki krizin kültürel yaşama yansımalarının olumsuz olacağını söyledi. Yayıncılık sektörünün kağıtta yurtdışına bağımlı olduğunu belirten Aral, yayıncıların ithal edilen kağıda erişim sağlamakta zorlandığını, yabancı kitaplar için kur üzerinden ödenen telifler ile yüksek vergilerden kaynaklı büyük sorunların yaşandığına dikkat çekti. Eğitimin sistemini eleştiren ve eğitimin önemine dikkat çeken Aral, eğitim sisteminin çok kötü bir durumda olduğunu kaydetti. Okuma kültürünün zayıf olmasından dolayı bilinç düzeyinin farklılaşmadığını dile getiren Aral, “Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalar var. Okuma yetişkinlikleri verilerine bakıldığı zaman Türkiye içler acısı bir durumda. 72 ülke arasında sona doğru gidiyoruz. Elimde bazı rakamlar var. Öyle bir düşüş var ki bu matematikte yüzde 54.3, fen bilimlerinde yüzde 46.2, okuma yeterliliğinde yüzde 40’a varan bir düşüş. Bin çocuk üzerinde yapılan bir araştırma var. Matematiği gerçekten iyi anlayan binde 8, fen bilimlerinde yüzde 1.İşin fecitarafı okuma yeterliliğinde bin kişiden sadece üç kişi okuduğunu anlıyor. Bu bir facia, sadece üç kişi anlıyor. Bir ay önce Avrupa ülkeleri arasında yapılan araştırmada okulu bitiremeden terk eden öğrenciler arasında Türkiye 1. sırada. 4+4+4 garip bir sistem getirdiler, çocuklar hiçbir şey anlamadan bırakıp gidiyor” diye konuştu.
Anadilde eğitim mutlaktır
Okuma yeterliliğinin zayıf olmasının en büyük nedenlerinden birinin anadilde eğitimin önüne konulan engeller olduğunun altını çizen Aral, “Diyarbakır çok dilli, çok dinli, çok kültürlü kadim bir şehir. Bu anlamda bu şehrin ihtiyacına göre,talebine göre hareket edilmesi gerekir.İnsanların anadili vardır. Diyarbakır’da insanların anadili Kürtçedir. Bu çocuğun anadili ile okuma kültürüne başlaması lazım. Anadilde eğitim mutlaka ama mutlaka olmalıdır” diye konuştu. Çocukların anadiliyle masal okuması gerektiğini dile getiren Fahri Aral, “Daha sonra içinde yaşadığı devletin resmi diliyle bağdaştırabilir. Zaten ikisini beraber götürebilen çocuk başarılı olur. Okuma kültürü bu işte. Ama maalesef bugün bin çocuktan sadece üçü anlıyor okuduğunu” ifadelerini kullandı. Bunun birçok nedeni olduğunu belirten Aral, “Birincisi anadilde eğitimin önündeki engeller, ikincisi eğitim sistemidir. Çocuğun kafasında anadilini köreltirseniz dünyayı algılayışı farklılaşır, zayıflar, uzun yıllar boyunca uyum sorunu yaşar. Evde annesiyle konuştuğu dilden sonra okulda önüne konulan kitapları anlamayan çocuğun sorunu kısa süreli değil, uzun yıllara yayılıyor. Ama eğitimi anadilinde görse o kitabı anadilinde okusa dünyayı çok daha iyi anlayacak” dedi.
Etkilenen sadece kağıt değil
Kağıdın yanı sıra bir kitabı meydana getiren tüm malzemelerin de ithal edildiğini ve maliyetin kazancını ortadan kaldırdığını söyleyen Aral, “Yayıncılıkta bizi etkileyen sadece kağıt değil.Kağıdın yanı sıra baskıteknolojisinde kullanılan boya,tutkal ve mürekkep gibi bütün malzemelerin ithal olmasından kaynaklı kitabın maliyeti, kazancı ortadan kaldırdı. Ayrıca Türkiye’de yayımlanan kitapların yarısına yakını çeviri kitapları oluşturuyor. Bu çeviri kitapların yayın hakları, döviz kuru üzerinden ödeniyor. Bu da dolara endeksli olduğu için maliyetler katlanmaktadır” diye konuştu. Ekonominin daha da kötüye gittiğini dile getiren Aral, geçici tedbirlerin çözüm olmadığını ve kökten çözüm üretilmesi gerektiğini vurguladı. Önerilerde bulunan Aral, vergilerin aşağı çekilmesi gerektiğini ifade etti. Kitap satışlarında son dönemlerde yaşanan düşüşe, kurdaki yükselişin eklenmesiyle sektörün çok ciddi sorunlar yaşadığına vurgu yapan Aral, okurların destek vermesi gerektiği aksi taktide birçok yayınevinin kapanacağını söyledi.
4+4+4 sistemi öğrenmeyi geciktirdi
Eğitim sistemini yeniden düzenleyen ve uzmanların tüm uyarılarına karşın getirilen 4+4+4 düzenlemesi ile birinci sınıfa 69 aydan küçük başlayanlar, büyük yaş grubuna göre akademik olarak geride kaldı. Cumhuriyet gazetesinin geçtiği haberde Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Ekber Şahin ve Dr. Çiğdem İş Güzel, 4+4+4 uygulamasının başladığı 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren 4 dönem 2 bin 81 öğrencinin akademik gelişimini izledi. Tespitler şöyle: İlkokula 69 aydan önce başlayan öğrenciler matematik, Türkçe ve hayat bilgisinde geri kaldı. Bu durum iki yıl boyunca değişmedi. Öğrencilerin önemli bir kısmı birinci sınıfın gerektirdiği hazır bulunuşluğa sahip olmadan okula başladı. İlk üç aydaki uyum süreci etkili olamadı. Bireyselleştirilmiş ve farklılaştırılmış öğretim uygulamalarına yer verilmedi. Öğretmenlerin mesleki yeterlikleri bu süreçleri gerçekleştirecek durumda değildi.
Lezgin Akdeniz/Diyarbakır-MA