Anadilin evlere sıkıştırıldığını söyleyen Sosyo Politik Saha Araştırması Kordinatörü Yüksel Genç, ‘Tedbir alınmazsa salt kamu kurumlarında ve kamusal alanlarda değil evlerde bile Kürtçe’nin kullanımından bir iki kuşak sonra bahsedemeyebiliriz’ dedi
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, bölgede sosyo-ekonomik ve kültürel durum ile anadilin kullanımı arasındaki ilişki üzerine yaptığı 16 kentteki araştırma sonuçlarını açıkladı. Bölgede anadilin kullanımı ile sosyo-ekonomik durum arasındaki ilişkiye ışık tutan çalışmaya ilişkin Sosyo Politik Saha Araştırma Koordinatörü Yüksel Genç ile görüştük.
Merkez, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge İllerinde Anadil Kullanma Araştırması” adıyla gerçekleştirdiği araştırmada 5 bin 600 kişiyle yüz yüze görüştü. 7-12 Ocak tarihleri arasında Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Van ve Dersim’in de aralarında bulunduğu 16 il, 49 ilçede yüzde 51.7’si kadın, yüzde 48.3’ü erkeklerden oluşan görüşmeler sonucunda anadilin kullanılma oranının düşük olması dikkat çekti.
Yüzde 78.7’si Kürt
Anket görüşmecilerinin yüzde 78.7’si Kürt, yüzde 13.9’u Türk, yüzde 4.6’sı Arap ve yüzde 0.7’si farklı kimliklerden oluşurken, yüzde 2.9’u ise etnik kimlik belirtmekten kaçındı. Araştırma sonuçlarına göre, “Hane içinde genellikle hangi dili kullanıyorsunuz” sorusuna katılımcıların yüzde 65.8’i Kurmancî, yüzde 26.6’sı Türkçe, yüzde 4’ü Arapça ve yüzde 3.6’sı Zazakî yanıtlarını verdi. Böylece hanelerinde Kürtçe konuşanların oranı (Kurmanci-Zazaki) toplamda 69.4 olarak tespit edildiği belirtildi. Sokakta hangi dili konuştukları sorulan katılımcıların ise, yüzde 57.4’ü Kurmancî, yüzde 38.2’si Türkçe, yüzde 2.4’ü Arapça ve yüzde 2’si Zazakî yanıtlarını verdi. Sokakta Kürtçe konuşanların oranı böylece yüzde 59.4 olarak tespit edildi.
Devlet kurumları engel
Anadilin en az tercih edildiği yerlerin başında ise, resmi kurumların geldiği tespit edildi. Araştırmaya göre resmi kurumlarda katılımcıların yüzde 88.1’i Türkçe konuştuğunu beyan ederken, sadece yüzde 11.7’si Kurmancî, yüzde 0.1’i Arapça ve yüzde 0.1’i Zazakî konuştuklarını söyledi. Yapılan tüm araştırmalarda resmi kurumlar anadilde konuşmanın en az gerçekleştirildiği yerler olarak tespit edildi.
2 kuşak sonra…
Sosyo Politik Saha Araştırma Koordinatörü Yüksel Genç, “Yaptığımız araştırmada da görüldüğü üzere; Türkiye’de anadil ne yazık ki hanelere, evlere sıkıştırılmış durumda. Ekonominin, eğitimin ve resmikamusal alanın alabildiğine dışına çıkarılmış durumda. Bu bir anadilin uzun yüzyıllar yaşamasını sekteye uğratacak önemli güçte bir risk. Bir dil eğitim, ekonomik, kültürel ve kamusal hayatta ne denli etkin kullanılıyor ise; ihtiyaç alanı ne denli geniş tutuluyor ise o denli çok gelişir, yaşar. O yüzden Kürtçe dahil Türkiye’de var olan anadillerin varlığını sürdürebilmesi için hane duvarlarının dışına taşınması gerekir. Özellikle Kürtçe’nin geldiğimiz noktada buna çok ihtiyacı var” dedi. Anadilin içinde bulunduğu tehlikeye dikkat çeken Genç şöyle devam etti: “Kaldı ki araştırma bize Kürtçe’nin sosyal hayatta da daha çok yoksulların, ileri yaştakilerin ve kırsal dünyanın dili olarak kullanım alanının daralmaya başladığını söylüyor. Gençlerin dili olmaktan uzaklaştırılan bir dil varlığını sürdüremez. Öte yandan araştırmaya göre Kürt olduğunu beyan ettiği halde ortalama olarak her 10 kişiden biri yaşamın hiçbir sahasında Kürtçe kullanmıyor ya da bilmiyor. Bu araştırmanın Kürtlerin en yoğun yaşadığı ve Kürtçe’nin en yaygın kullanıldığı yerleşim alanlarında yapıldığı düşünülecek olursa bu oran aslında yüksek. Öte yandan başta Diyarbakır, Urfa gibi kent merkezlerinde anadil kullanımında gittikçe uzaklaşan önemli bir kesimle karşılaştığımızı eklemeliyiz. Yani böyle gider ve tedbir alınmaz ise salt kamu kurumlarında ve kamusal alanlarda değil evlerde bile Kürtçe’nin etkin kullanımından bir iki kuşak sonra bahsedemeyebiliriz.”
Yasal düzenleme şart
Kamu kurumlarda Kürtçe’nin etkinleşmesi gerektiğine dikkat çeken Sosyo Politik Saha Araştırma Koordinatörü Yüksel Genç, “Burada elbette anadilin sahiplerine çok iş düşse de; esas olarak Kürtçe dahil anadillerin korunması geliştirilmesi için kimi yasal düzenlemelere, güvencelere, teşviklere ve uygulamalara ihtiyaç olduğu açık. Zira araştırma sırasında resmi kurumlarda anadillerini kullanmamalarını insanlar yasal zorunluluk, güvende hissedememe, işlemlerini yaptıramama, dışlanma korkusu gibi söylemlerle izah ettiklerine tanık olduk” diye vurguladı.