İsveç Parlamentosu’nun Kürt milletvekili Amineh Kakabaveh Yeni Yaşam’ın sorularını yanıtladı: ‘Kürtler, Rojava’da 40 bin insan feda ettiler IŞİD ile mücadelede. Bu tüm insanlık için, tüm Ortadoğu ve dünya içindi. Kendilerini ve tüm dünyayı IŞİD terörizminden kurtardılar’
Mehmet Ali Çelebi
Uluslararası gündemin üst sırasına 2022 başından itibaren NATO, Ukrayna, Rusya, İsveç, Finlandiya, Türkiye ve Kürtler yerleşti. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 24 Şubat 2022’de başlaması sonrası İsveç ve Finlandiya NATO’ya üye olmak isteyince iç politikada, ekonomide paralize durumu yaşayan AKP-MHP iktidarı, Kürtler üzerinden pazarlık dosyaları açtı. Anayasal Monarşi ile yönetilen, yaklaşık 10 milyon nüfusu olan İsveç 1995’te AB üyesi olmuştu, Cumhuriyet ile yönetilen ve yaklaşık 6 milyon nüfusu olan Finlandiya da 1995’te AB üyesi olmuştu. 1863’te Finlandiya’da vergi ödeyen kadınlar belediye seçimlerinde oy kullanabilmiş. Finlandiya 1906’da Avrupa’da parlamento seçimi için genel oy hakkını tanıyan ilk ülke olmuş. 1907’deki parlamento seçimlerinde dünyada ilk kadın milletvekillerinin seçildiği yer de Finlandiya olmuş. İsveç de kadınlara oy hakkı sınırlı olarak 1718 ve sonrası tanınmış, şehir loncalarının vergi ödeyen kadınlar yerel seçimlerde (1734), ardından ulusal seçimlerde oy kullanmış. İsveç ve Finlandiya, soğuk savaş döneminde bile NATO’ya girmemiş, kaynaklar silaha akıtılmamış. Böyle olunca düşünce, ifade özgürlüğü konusunda açılımlar yapabilmiş, gelir düzeyi yüksek sayılı ülkeler arasına girmiş. Bu NATO süreci ile altüst olabilir. Çünkü Rusya, Ukrayna’yı işgal edince İsveç ve Finlandiya, ABD ve İngiltere’nin itmesiyle NATO’ya üyelik yoluna girdi. Bazı devletler tehcir ve soykırımda birbiriyle yarışmıştır, ancak uluslararası organizasyonlara bakıldığında tüm zamanların en büyük suç ve katliam örgütünün NATO olduğu söylenebilir. Kapısına ivedilikle kilit vurulması gereken bir organizasyon NATO. AKP iktidarı, istedikleri isimlerin iadesini, silah ambargolarının kaldırılmasını, Kürtlere yönelik operasyonlara ses edilmemesini, Biden’la poz vermeyi isteyip veto kartı çıkarınca süreç krize dönüştü. İsveç yasalarını değiştirip ‘terör’ maddeleri eklemek zorunda bırakıldı. ABD, NATO’yu genişletmekte ısrarcıydı, çünkü Kuzey Buz Denizi denen Arktik Okyanusu jeopolitiği, Baltık kıyısı ve Karadeniz üstünden Rusya ve Çin’e set çekmek buz erirken kaynaklar ve ulaşım üstünden yeni hegemonya inşası peşindeydi. NATO Madrid Zirvesi (28-30 Haziran 2022) sırasında Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında üçlü memorandum (muhtıra, uyarı) imzalatıldı. Memorandum muğlak, uygulaması zor içerikliydi. Bir NATO belgesi olmayıp üç ülke arasındaydı ancak Kürtlere karşı bir psikolojik konsept devreye sokulmuş oldu. İsveç Parlamentosu’nun Kürt milletvekili Amineh Kakabaveh, memoranduma karşı Anayasa Komitesi’ne başvurdu. Bağımsız parlamenter Amineh Kakabaveh Madrid Memorandumu ve süreçlere dair sorularımızı yanıtladı.
- İsveç Sol Parti’si üyesiydiniz, Kadının Sesi radyosu çalışmaları yaptınız. İsveç Parlamentosu’na seçildiğiniz 2008’den bu yana İran, Türkiye, Irak, Rojava Kürtleri ile ilgili çalışmalarınız karşılık buldu mu?
Ben bir siyasetçi, bir Kürt vicdanı, bir kadın hakları savunucusu olarak İsveç’in Türkiye ile yaptığı anlaşmayı durdurmak için elimden gelen her şeyi yaptım. İsveç devletinin Türkiye ile anlaşmasına karşı tutum sergiledim. Sizin de bildiğiniz gibi kaç aydır İsveç’in Rojava’ya desteğini kesmesine karşı çıktım. Sosyal Demokratlar, Rojava’ya yardım edeceklerine söz verdiler.
- Bir süredir bağımsız milletvekilisiniz. Bundan sonra ne yapacaksınız?
Bir çok küçük parti var onların listelerinden aday olmamı istediler. Çünkü insanların büyük kısmı var, kime oy vereceklerini bilmiyorlar. Ben de karar vermek için biraz düşünmek istiyorum. Bir partiden veya bir sivil toplum örgütü de olabilir. Ama şu anda herhangi bir partiyi desteklemiyorum. Daha iyi bir örgüt ya da partinin çıkıp çıkmayacağını bekliyorum.
- 24 Şubat 2022’de Rusya Ukrayna’ya savaş açınca uzun yıllardır tarafsız olan İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusuyla alevlenen krizde Türkiye sizin de içinde olduğu Kürt, sosyalist isimlerin iadesini istedi. İsveç’in yasalarını değiştirip “terör” maddeleri eklemesini talep etti ve yasalar değiştirildi.
Sosyal Demokrat Parti döneminde 80’li yıllarda Olof Palme katledildi. Kimin eliyle öldürüldü belli değil. Sorumlu Polis miydi, CIA mıydı? Kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. Kürtlerin üzerine atıldı suç, Kürtler terörist ilan edildi. Şimdi yine Sosyal Demokratlar eliyle Kürtler bir kez daha terörist ilan ediliyorlar. İkinci sefer Kürt halkına terörist muamelesi yapmak istiyorlar. Bu çok tehlikeli ve hiç hoş bir şey değil. Hedefi ve amaçları nedir belli değil.
İsveç’in şu anki devlet yöneticileri çok gençler, çok acemiler, çok az deneyimliler, olayları analiz etme yetenekleri çok az. Onlara akıl veren partileri ne diyorsa onu yapıyorlar. Bundan dolayı İsveç Sol Partisi’nden ayrıldım. Partileri ne diyorsa onlar da onu yapıyorlar. Sosyal Demokratlar da biliyor ki insanlık için, İsveç için Kürtler tehlike değil. IŞİD ve Türkiye insanlık ve uygarlık için tehlikeli. Hepsi bunu biliyor. Tüm röportajlarımda da bunu söyledim. Ben bunu her yerde söyledim, insanlık için Avrupa devletleri için Kürtler değil Türkiye ve IŞİD tehlikeli. Türkiye Kürdistan’ındaki 2014-1015 yıllarındaki saldılar Kürtlere karşı yapıldı. O dönemde seçim yapıldığı zaman HDP çok oy alıp çok güçlenmişti. IŞİD 3 kez saldırı yaptı. Bu saldılar Kürtlere karşı yapılmıştı. Bunu söylemeliyiz ki Kürtler hiçbir ülke için tehlike oluşturmuyorlar. Kürtler, Rojava’da 40 bin insan feda ettiler IŞİD ile mücadelede. Bu mücadele tüm insanlık için, tüm Ortadoğu ve dünya içindi. Şu söylenmeli; Kürtler terörist değiller, hatta kendilerini ve tüm dünyayı IŞİD terörizminden kurtardılar.
‘İsveç’in bakanları Kürt halkına teşekkür etti, Rojava’yı tanıdı’
- Kasım 2021’de Başbakan Magdalena Andersson liderliğinde kurulan hükümet oylamasında ve 7 Haziran 2022’deki gensoru oylamasında kritik rol üstlendiniz, Kürtlere yaşatılanlara dikkat çektiniz. Andersson’un da katıldığı 28-30 Haziran 2022 NATO Madrid Zirvesi’nde ise Türkiye, İsveç ve Finlandiya üçlü memorandum imzaladı.
Görünen o ki, tutumları değişmiş. 6. ayda Madrid’de Türkiye ile anlaşma imzaladılar. Bunun tehlikesi çok fazla. Bu duruma ilişkin Anayasa Komitesi araştırma yapıyor. Dışişleri Bakanlığı’nın yasalara aykırı bir iş yapıp yamadığına ilişkin araştırma yapıyorlar. 4 Temmuz pazartesi ben komiteye bir dilekçe verdim. Dışişleri Bakanı Ann Linde’nin Madrid’de yaptığı anlaşma kanuna uygun mu değil mi diye. Anayasa Komitesi’nden bazı şeyler talep ettim. Başka bir ülkeye karşı savaşan bir ülkeye silah gönderilmesine hazır olunup olunmadığını sordum. Çünkü bizim kanunlarımıza göre savaşta olan bir devlete silah ve mühimmat gönderilemez. ‘İsveç yasalarında bunun yeri var mı’ diye sordum. Bundan dolayı Yeşiller Partisi ve İsveç Sol Partisi’nin de bana destek vermesini umuyorum. Bu partilerin bu konuda bir tutumları yok. Benim, Amineh’in oyu tek olmasın. Anayasa Komitesi’nin cevabını bekliyorum. İsveç’in hala Türkiye’ye silah gönderip göndermeyeceğine bakıyoruz. Gerçekten İsveç devleti Türkiye’ye silah mühimmat verecek mi ki Türkiye Rojava’ya saldırsın? İsveç devleti Sosyal Demokrat bir devlet olarak şimdiye kadar Kürtleri destekledi. Rojava’yı resmi olarak tanıdılar. İsveç’in bakanları, milletvekilleri Kürt halkına, Rojava halkına, YPG ve YPJ’ye teşekkür ettiler, ama şimdi desteklerini çekmesi benim çok zoruma gidiyor. Bana göre yine yardım etmeli. Bence yardım etmeye devam edecek, ama bunu ABD şemsiyesi altında olursa yapacak. Bu benim şahsi fikrim herhangi bir bilgiye dayalı olarak söylemiyorum. İsveç, NATO’daki bir onay oyu için ülkesini ve Kürtleri sattı ama şu anda neler oluyor tam olarak bilmiyorum Tüm çabalarımız İsveç devletinin böyle yapmasına izin vermemek için. Buna müsaade etmemeliyiz. Bunun için Kürtler her yerde çok iyi çalışmalı.
‘Halk NATO üyesi olmayı tercih etmiyor’
- İsveçliler NATO sürecini nasıl karşıladı? Nasıl yankı buldu?
Ben basında ve dünyada ses çıkardım. İsveç devletine baskı oluşturulması için ses çıkardım. Halk eskiden NATO üyesi olmayı istiyordu. Ama şimdi İsveç, Türkiye karşısında boyun eğdikten sonra halk NATO üyesi olmayı tercih etmiyor. İsveç halkı boyun eğmekten dolayı çok kızgın. İsveç halkının İsveç’in Türkiye karşısındaki tavrından çok rahatsız olduğu görünüyor. Bundan dolayı halk ciddi bir kutlama yapmadı. Fakat ne bir protesto ne bir yürüyüş yaptılar. Umut ediyorum bundan sonra protesto ederler ve böylece İsveç devleti üzerinde baskı oluşur. Ben bütün dünya medyasına, gazetelere söyledim, İsveç’e baskı yapılmalı. Umarım İsveç devletinin tutumuna karşı baskı ve itirazlar artar. NATO’yu ABD yönetiyor. ABD İncirlik Üssü’nü yönetiyor. Orayı istiyor da. Türkiye, ABD ve batılı ülkeler için önemli bir müttefik. Bundan dolayı Türkiye’ye yardım ediyorlar. Çünkü onları çıkarı Türkiye’de var. Hepimiz de biliyoruz ki şimdi Rusya’ya karşı her türlü işi yapıyorlar ki Erdoğan Rusya’ya kaymasın. Kendi çıkarları için Türkiye’ye silah, mühimmat gönderiyorlar, yardım ediyorlar. Erdoğan’ın Rusya’ya yanaşmaması için, batıya yanaşması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Ukrayna Savaşı, Ortadoğu ve Kürtler
- Sık sık ’21. yüzyıl Kürt yüzyılı olacak’, ‘Ulusal birlik kurulmalı’ deniyor. Sizce Kürtleri neler bekliyor?
Kürtlere karşı, suçsuz, günahsız insanlara karşı soykırım yapılmakta, hem Rojava Kürdistan’ında hem de Irak Kürdistan’ında Türkiye bunu yapmakta. Bundan dolayı Kürtler dünyanın neresinde olursa olsun sesini yükseltmeliler. Maalesef Avrupa’da Türkiye’nin, İsveç’in, Almanya’nın ve diğer devletlerin istihbaratının korkusundan insanlar çok sessizler. İnsanların İsveç’te ve bütün Avrupa’da sesini çıkarması, haykırması çok önemli. İnsanlar sesini yükseltmeli ve Türkiye’nin Kürtlere karşı soykırım yapmasına izin verilmemeli. Ben bir parlamenter olarak elimden geleni yapmaktayım. Herkes elinden geleni yapmalı, bu çok önemli.
Ukrayna Savaşı var. Öyle ki ABD ve Avrupa ülkeleri tüm dikkatleri Ukrayna’ya yöneltmiş. Ortadoğu unutulmuş. Başka birçok ülke de unutulmuş. Bu çok iyi bir durum değil. Sadece İtalya, İspanya, Yunanistan gibi ülkelerin gazetecileri Kürtlere ve Ortadoğu’ya ilişkin yazıyorlar. Ama İsveç ve diğer İskandinav ülkeleri sadece Ukrayna’ya ilişkin konuları yazıyorlar. Diğer konuları unutmuş görünüyorlar. Bütün mesele Ukrayna Savaşı, Ukrayna halkına destek, Rusya ve Putin olmuş. Eğer unutulmasaydı, onlar o anlaşmayı imzalayamazlardı, faşist Türkiye, İsveç ve Finlandiya gibi devletleri tamamıyla teslim alıp elinde oynatamazdı. Bu her zaman böyle olmuştur bir ülkeye savaş yaklaşırsa diğer ülkeleri unutuyorlar. Bu çok kötü bir durum.
Amineh Kakabaveh kimdir?
Amineh Kakabaveh 1970’de Saqız kentinde doğdu. Çocukluğunda Şah Rıza Pehlevi dönemini gördü. 7 kardeşli ailenin geçimi zordu. Çocukken çalışmaya başladı. Şah Rıza’nın devrilip Humeyni rejiminin kurulduğu dönem gençlik dönemindeydi. Kürdistan Emekçiler Birliği’ne (Komala) katıldı ve dağlarda zorlu zamanlara tanık oldu. Avrupa ülkelerinin silaha boğduğu, kimyasal-biyolojik silah verdiği Irak Diktatörü Saddam Hüseyin’in gerçekleştirdiği 1996-98 El-Enfal Operasyonu ve 1988 Halepçe soykırımına tanık oldu. Bu kıyım sonrası İsveç’e geçti. İsveç’te hem çalıştı hem okudu. Stockholm Üniversitesi’nde felsefe ve sosyal bilimler okudu. Kadın özgürlüğü mücadelesi içinde yer aldı ve ırkçılık karşıtı çalışmalar yürüttü. 2008’de milletvekili seçildi. 2018’de seçimlerinde partisinden ayrılınca koalisyon çoğunluğu kaybetti. Kasım 2021’deki Magdalena Andersson hükümeti de Amineh Kakabaveh’in oyu ile güvenoyu alıp kurulabildi.
* Çeviri için Hiwa Eli’ye teşekkürler