Amerikalı Meghan Bodette Kuzey ve Doğu Suriye devriminden sonra dört parça Kurdistan’da çalışmak istediğini söyleyerek öğrendiği akıcı Kürtçesiyle bu hayaline çok yakın
Mahsum Sağlam
Ne yalan söyleyeyim bir yabancının güzel Kürtçe konuştuğunu duymak insanı gururlandırıyor. Onu akıcı Kürtçesi’yle gördüğümde hissettiğim şey de tam bu oldu. Biraz gurur, biraz da mahçubiyet. Çünkü onun kadar Kürtçe’yi bilmeyen çok Kürt var. Amerikalı Meghan Bodette’den bahsediyorum. Kürt Barış Enstitüsü’nde Araştırma Direktörü. Bodette araştırmalarıyla, insan hakları, barış ve demokrasi; kadın hakları; ve Türkiye’nin Federe Kurdistan ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına ve Kürt sorununa odaklanmış. Bodette, kısa zamanda siyasi analiz yapabilecek derecede Kürtçe öğreniyor. Ben de bir fırsatını bulup Bodette’ya ulaşıyorum; Kürtlerle tanışma hikayesini, kadın mücadelesinin onda yarattığı etkiyi ve Rojava devrimindeki gözlemlerini soruyorum. Elbette röportajımız Kürtçe oluyor. Bu da onun çevirisi oluyor.
Kurdistan’da çalışma hedefi
Kürt Barış Araştırmaları Ensitüsü’nde Araştırma Direktörü olarak çalışan Bodette, ABD’de onu bu çalışmaya sevk eden nedenleri şöyle anlatıyor: “Georgetown Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler okudum, daha sonra bağımsız araştırmacı olarak çalıştım. 2019 yılında Serêkanî savaşından sonra gördük ki savaşın nedenlerinden biri de ABD yönetimi tarafından Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı yürütülen yanlış ve kirli savaş siyasetiydi. Bu dönemde Kuzey ve Doğu Suriye’ye ve bütün Kurdistan’a karşı yanlış bilgi ve yanlış propaganda devlet perspektifi olduğu için savaş perspektifliydi. Washington’dan hiç kimse bu sorunun Türkiye ve Kuzey Suriye arasındaki siyasi bir sorun olduğunu görmüyordu. Bu sorunun kökeni ve kaynağı siyasi olduğu için çözümün siyasi olması gerekiyordu. Bu konuda eksik araştırma, haber ve analizler olduğunu gördüm. Bu temelde hazırlık sürecinden sonra 2022 yılının mayıs ayında ABD’nin başkenti Washington’da bağımsız bir kuruluş olarak Kürt Barış Araştırmaları Enstitüsü’nü resmi olarak ilan ettik. İlk ofisimizi Kurdistan’da Qamişlo’da açtık. Hedefimiz dört parça Kurdistan’da çalışabilmek.”
Kürtlerle nasıl tanıştı?
Kürtlerle ne zaman ve nasıl tanıştığını merak ediyorum. Bodette, “Kurdistan’ın durumunu Amerika’daki Kürt toplumu aracılığıyla öğrendim. Daha çok Washington şehrinin civarlarında Virginia Eyaleti, Manhattan eyaletinde. Tecrübe ve çalışmalarımdan üç şey gördüm. Birincisi Kürt sorunu, Ortadoğu’da ve bütün uluslararası ilişkilerde büyük bir sorun. Bu sorun insan hakları sorunuyla bağlantılı, bu sorun uluslararası ilişkiler ve uluslararası kanunlarla bağlantılı, kolonyalizm konusuyla bağlantılı, DAİŞ gibi örgütlere karşı savaşla bağlantılı. Yaşam ve ekoloji sorunuyla bağlantılı. Dünyada görülen tüm sorunlar Kurdistan’da yaşanıyor.
İkincisi; şunu gördüm, bu sorunlara Kürtler yürüttüğü mücadele ile cevap oluyor. Kürt halkının yapmak istediği şey sadece kendi özgürlükleri için mücadele etmek için değil, amaçladıkları şey her yerde demokrasi sorununu, savaş sorununu, insan hakları sorununu, kadın hakları sorununu çözmek.
Üçüncüsü ise; ne yazık ki bir Amerikalı olarak şunu gördüm, Amerika hükümetinin rolü bu sorunda çok yanlış ve hatalıydı. Amerika’nın nasıl bu kadar Türkiye’nin savaşını destekleyip, bölgedeki barış ve huzura destek vermediğini gördük. Bu siyasetin etkisi sadece Kürt halkı üzerinde bir etki değil DAİŞ’e karşı savaşan tüm halkları etkiledi. Amerika’nın bu konudaki siyasetini değiştirmek istiyoruz” dedi.
Rojava’nın öğrettikleri…
Bodette, Rojava’ya gidip geliyor imkan buldukça. Ona Rojava gözlemlerini ve çalışmalarının nasıl karşılandığını soruyorum.
“Rojava halkı çok güzel bir halk” diye devam eden Bodette, halkın ona verdiği desteğe ilişkin şunları söylüyor: “Rojava halkı enstitünün çalışmaları için ne lazımsa, ne destek gerekiyorsa yardımcı oluyorlar, destekliyorlar. Başlangıçtan bugüne, şunu söyledik, enstitünün amaçlarından biri de çalışmalarımızın, araştırmalarımızın devletlerin hizmetine ve başkaların çıkarlarına hizmet etmesini istemiyoruz. Çalışmalarımızın halka hizmet etmesini, barışa hizmet etmesini, bölgenin huzuru, güvenliği, sorunların siyasi çözümne hizmet etmesini istiyoruz. Qamişlo’da yaşayanlar ve bütün Rojava halkı kurumumuza ve yaptığımız çalışma ve araştırmalara güveniyor, önemini görüyor ve anlıyorlar. Doğru bilgi ve halkın perspektifiyle doğru analizlerin çözümün bir parçası olacağını, uluslararası siyasette Kurdistan sorunu ve Kuzey ve Doğu Suriye sorununa daha iyi destek olacağını düşünüyorlar. Çalışmalarımıza olan güven ve inançları yaptıkları analiz ve düşünceleriyle, perspektifleriyle destekliyorlar. Çok ilgililer ve yaptığımız haberleri okuyorlar, eleştirilerini sunuyorlar. Bütün bunları görüyoruz. Bu gerçekten de çok güzel bir şey. Rojava’daki bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Rojava Kurdistan’ında yaşayanlar analizlerimizi okuyup düşüncelerini belirtmeleri benim için çok önemli.”
‘Kürtçe’yi Rojava’da öğrendim’
Bodette’ye Kürtçe’yi nasıl öğrendiğini soruyorum. Kürtçe’yi sabırla ve Rojava sayesinde öğrendiğini söyleyen Bodette, “Kürtçe konuşunca gördüğünüz gibi dilde hala eksikliklerim var. Çok sabırlı bir pratik istiyor. Dilimi geliştirmek için çok destek aldım. Gerçekten Rojava’ya ilk geldiğim zamanlarda tek bir kelime bile bilmiyordum, hiçbir şey söyleyemiyordum. Daha iyi anlamam için çok çabaladılar. Bu şekilde Kürt dilini öğrendim. Kürt dilini Rojava halkından öğrendim. Bu yüzden çok gurur duyuyorum. Gerçekten de çok güzel bir şey” ifadelerini kullandı.
‘Devrim büyük bir kazanımdır’
Kuzey ve Doğu Suriye’deki devrime ilişkin ise Bodette’ye onu neyi etkilediğini soruyorum. Bodette çok renkliliğe değinerek, “Birkaç gün önce Rojava devriminin yıl dönümüydü. 19 Temmuz devrimin yıl dönümüydü. Qamişlo kentindeki devrim kutlamalarına katıldım. Çok güzeldi. Öncelikle Rojava devrimini büyük bir başarı olarak görüyorum. Kürt halkı ve bütün Kuzey ve Doğu Suriye halkları ve Suriye’nin geneli için bir başarı. Gerçekten de Rojava’da durumların çok zahmetli olduğunu görüyoruz, sorunlar var. Uluslararası konularda ve Suriye’nin iç meselelerinden dolayı geleceği belirsiz. Ama 12 yıl önce Rojava halkı geleceğimizi kuracağız dedi. Sistemimizi oluşturacağız dedi. Esad rejimine, Nusra çetelerine, DAİŞ, ve Türkiye rejimine karşı alternatifimizi geliştireceğiz dedi. Çok büyük gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Kadınların katılımı dünyada benzeri görülmemiş bir aşamaya ulaştıklarını görebiliyoruz. Burada DAİŞ’in, rejimin ve Türkiye’nin yürüttüğü tek bayrak, tek dil siyasetine karşı çok dilli konuşuyorlar. Şuan Qamışlo’dayım sokaklarına çıkıp baktığımda bir dükanın tabelasının üzerinde Ermenice var. Bir başka dükkanın üzerinde Kürtçe, bir başkası üzerinde Arapça yazılı. Birçok dil ve inanç var. Kuzey ve Doğu Suriye’de toplumun çok renkliliğine önem veriyorlar. Bu büyük bir kazanımdır” dedi.
Esad ve Erdoğan görüşmesi
Güncel siyasi konuları da soruyorum. Bodette, akıcı Kürtçesi’yle siyasi analiz yapıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Beşar Esad arasında başlayan görüşmelere değinen Bodette, “Erdoğan ve Esad’ın Türkiye ve Suriye’nin normalleşmesi için kurduğu ilişki yeni bir tehlikeli süreç. Türkiye ve Suriye rejimi şu ana dek birlikte Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı bir işbirliği yapmadılar. Erdoğan’ın, Suriye rejiminden böyle bir şey istediğini görebiliyoruz. Türkiye’nin saldırı tehlikesi her zaman için var. Yalnız, Suriye hükümeti ve Türkiye hükümetinin çıkarları birbirinden farklı. Suriye hükümeti Türkiye’nin Suriye’yi parçalamasına ve Suriye topraklarının Türkiye’ye dahil edilmesine karşı. İşgal edilen bölgeler Türkiye’nin kolonileri gibi.
Türkiye’ye bağlı silahlı gruplar, Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme görüşmelerini duyunca protesto ettiler. Türkiye rejimi buna karşı birçok kişiyi tutukladı ve cezaevlerine gönderdi. Türkiye kanunlarına göre yargıladılar. İşte Türk bayrağına, Türkiye yönetimine karşı kanunları çiğniyorsunuz dedi. Türk bayrağına, Türk hükümetine, Türk ordusuna karşı Suriye’de böyle bir kanun yok. Türkiye’nin kanunlarını Suriye topraklarında uygulaması tamamen işgaldir. İnanıyorum ki Suriye hükümeti bunları kabul etmeyecektir. Yine Türkiye’ye bağlı grupların Türkiye’nin politikalarından rahatsız oldukları zaman karşı saldırı geliştirdiklerini görebiliyoruz. Önümüzdeki süreçte Türkiye para ve erzak yardımını keserse Suriye ile Türkiye anlaşıp bunları buradan gönderip sökerlerse, her ne kadar Türkiye ile işbirliği içinde olsalar da Türkiye’ye karşı savaşırlar. Türkiye bu gerçeği biliyor. Türkiye’nin güvenli bölge dediği yerler onun için tehlikeli bölgeler haline gelebilir.”
Kadın mücadelesiyle tanışma
Bodette, kadın mücadelesi ile ilk tanışmasını ise şöyle anlatıyor: “Bu konu benim için çok önemli. İlk olarak 2014 yılında Rojava Demokratik Özerk yönetimin toplumsal sözleşmesini okumuştum. Kuzey Kurdistan’dan bir arkadaşım vardı, bunu oku ve ne düşündüğünü bana söyle demişti. Okudum ve kadın hakları üzerine birçok madde olduğunu gördüm. Savaşın olduğu bu bölgede DAİŞ gibi birçok paramiliter grupların kadınlara karşı olduğu biliniyor. Kuzey ve Doğu Suriye ise kadın hakları için çalışma yürütüyor. Bu konuda yakaladıkları düzey sadece bölge için değil dünya düzeyinde bir seviye. Bu beni çok etkiledi. Televizyonda YPJ’yi gördüm DAİŞ’e karşı savaşıyorlardı. Bu beni çok etkiledi çünkü kadın sorunu dünyanın her yerinde olan bir sorun, sadece Kuzey ve Doğu Suriye de yaşanmıyor. Bu evrensel bir sorun. Her kadın Rojava’ya bakmalı, işte bu benim toplumsal sorunum diye düşünmeli. Toplumsal sözleşmeyi okuduğumda arkadaşıma beni en çok etkileyen şeyin kadınlar için olan bölümdü dedim. Arkadaşım tamam dedi bu konu üzerine daha fazla kitap okumak istiyorsan şu kitabı oku diyerek Kürtçe küçük bir kitap verdi. Bu küçük kitap Abdullah Öcalan’ın Kadın devrimi kitabıydı.”
‘Rojava kadın devrimidir’
Kitabı sonuna kadar okuyup bitirdiğini söyleyen Bodette, sonrasındaki düşüncelerini anlatıyor: “Tamam okuyacağım deyip bir yıl içerisinde sonuna kadar okuyup bitirdim. İlk kez Rojava’da ‘Kadın özgürleşmezse toplum özgürleşemez’ felsefesiyle tanıştığımda daha başlangıçta bunun bir hakikat olduğunu anladım. Bu gerçekten de dünyadaki tüm kadınlar için önemli. Bu başlangıçtaki okumalarımla Kurdistan kadın devrimi, Suriye’deki kadın devrimi ile alakam bu şekilde oldu. Bu konuyu çok araştırdım, inandığım ve önemli bulduğum bir konu. Şunu söyleyebiliriz, Rojava devrimiinn tüm prensiplerinde, fikir ve düzey olarak en iyi şekilde yerleşmiş olan kadın devrimidir. Bu kadar gelişmeden sonra başka değişimler de gerekli. Şimdi duramayız. Her gün devrim gelişsin büyüsün. Bu çok önemli bir şey. Bu yakalanan düzeyi daha iyi nasıl geliştirebilirler diye her gün çalışıyorlar. Jin Jiyan Azadî felsefesi sadece Kuzey ve Doğu Suriye üzerinde değil tüm dünya üzerinde etkili. Rojhilat Kurdistan’ında ve İran’ın genelinde başkaldırılarda gördük. İran toplumu, Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra özelde devlete ve Kürt halkına karşı işlediği suçlara bütün bir sisteme karşı Jin Jiyan Azadî dedi. Bu tecrübede görülen Jin Jiyan Azadî felsefesi kadın köleciliğinin olduğu her yerde cevap olabilir. Yakın dönemde Berlin’de uluslararası kadın konferansı düzenlendi, ordaki panelde moderatördüm. Dünyanın birçok yerinden Afrika, Latin Amerika, Avrupa’dan, Kurdistan’ın dört parçasından Asya’dan, Afganistan’dan bir ülkeden kadınlar gelmişlerdi. Mücadelelerinden ülkelerindeki durumu tartıştılar, herkesin orda hemfikir olduğu şey Rojava’daki kadın devriminin herkes için örnek olduğuydu. Bu konuda yapılan araştırmalarda şunu söylüyorlar kadının siyasete katılması güzel bir şey deniliyor. Sadece katılması güzel bir şey değil, Kadın demokrasinin asıl gücüdür. Eğer demokrasi istiyorsanız demokrasi oluşturmadan önce kadın olmalı. Eğer barış istiyorsanız ve barış sözleşmesinin devam etmesini istiyorsanız barış süreçlerinde kadın olmalı. Bunu sadece ben söylemiyorum dünyaca bilinen araştırmacılar Kuzey ve Doğu Suriye’de bu gerçeği görüp söylüyorlar. Kadınların katılım düzeyinin yükselmesi dünyada demokrasi ve barış için iyi bir model olabilir” diye konuştu.
Tecrit sonlandırılsın
Son olarak tecrit konusunda söylenecek çok şey var diyen Bodette,”Yani bu konuda söylenecek çok şey var. Türk hükümetinin Kürt halkına karşı bölgede yaptıkları tamamıyla uluslararası kanunlara aykırı. Bunlardan biri de Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrittir. Türkiye’de kanunlar ne diyor; cezaevinde olan herkesin aile ve avukatlarıyla görüşme hakkı vardır. Türkiye’nin kanunlarında uluslararası kanunların yerine getirilmesi gerektiği söylenir. Bunlar Türkiye’nin kabul ettiği kanunlar. Bir kişinin tecrit edilmesi işkencedir deniyor. Türkiye hem kendi kanunlarını hem de uluslararası kanunları tecrit uygulayarak çiğniyor. Türkiye çözüm sürecinde gördü ve biliyor ki Kürt tarafı, PKK ve onu destekleyenler Abdullah Öcalan’ı birinci muhatap olarak kabul ediyorlar. Bundan 15 yıl önce hazırladığı yol haritası Oslo ve çözüm sürecinin esası olarak felsefesi, planı Kürtler ve Türkiye için ve tüm tarafların kabul edeceği bir barış modeli olabileceğini biliyorlar. Bu tecrit sisteminin sonlandırılması ve yeniden PKK ile Türkiye arasındaki diyaloğa geri dönülmesi Kürt sorununun demokratik şekilde ve siyasi çözümü gereklidir. Siyasi çözüm bölgenin barışı, güvenliği ve huzuru için önemli. Birinci yapılması gereken Türkiye kanunlarını ve uluslararası kanunları uygulasın, tecrit sistemi kalksın ve Kürt sorununun çözümü için PKK ve Öcalan’la yeniden diyalog sürecine dönülsün” diye belirtti.