Uluslararası Kadın Delegasyonu gerçekleştirdiği ziyaretleri sonlandırırken, Amed ziyaretinin amaçlarını ve ziyaret gözlemlerini aktaran Julie Ward, aynı zamanda Kürt sorunu ve tecride dair değerlendirmelerde bulundu ve Adalet Nöbeti’ndeki aileleri ziyaret ett.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden aralarında hukukçu, parlamenter, ekolojist ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de bulunduğu Uluslararası Kadın Delegasyonu Aralık ayında gerçekkleştirdikleri ziyaretlerde 34 aydır alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit ve cezaevlerindeki hak ihlallerine dair rapor hazırlamak amacıyla birtakım ziyaretlerde bulunmuştu.
Heyet, ziyaretleri kapsamında sivil toplum örgütleri ve gazetecilerle de bir araya gelmişti. Amed’de kurumlara ziyaretin yanında tecride ve Kürt sorununun çözümsüzlüğüne karşı 10 Ekim’de başlatılan hamle kapsamında aileler ve Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği’nin (TUAY-DER) başlattığı Adalet Nöbeti’ni de ziyaret etti. Ziyarete katılanlar arasında olan parlamenter Julie Ward, Amed’e yaptıkları ziyarete dair gözlemlerini aktardı.
‘Sesimi Kürt kadın mücadelesi için yükseltiyorum’
Amed’i daha önce ziyaret ettiğini belirten Julie Ward, “Hepimiz farklı perspektiflerden kendimizden yola çıkarak Kürt kadınlarıyla ilgileniyoruz. Bu konudaki amacımız da ilgi duyduğumuz alanda farkındalık yaratmak. Daha önce parlamento üyesi olduğum süreçte de burada bulunup Kürt kadın hareketleriyle çalıştım ama görüşlerim politik değil politik ötesi olur. Şu an parlamentoda olmasam da sesimi Kürt kadın mücadelesi için yükseltiyorum. Bunu diğer kadın örgütlerine de anlatmak ve özellikle Rojava’daki en iyi demokratik süreci anlatmak istiyorum. Bu küresel olarak yaygınlaşmalı” ifadelerini kullandı.
‘Demokrasi bu şekilde ilerlemez’
Amed’e İnsan Hakları Haftası vesilesiyle geldiklerini dile getiren Julie, insan haklarının saygı görmediğinin ve Adalet Nöbeti eylemlerinin sürdürüldüğü yerlerin polislerce sarılı olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Uluslararası farkındalık kazandırmak için burada zulüm görmüş, mücadele eden insanlarla görüşmek çok önemli. 2015’te de buraya gelmiş ve aynı mücadeleyi yürüten kadınlarla beraber sorunlarımızı paylaşmıştık ve dans etmiştik ama otelden dışarı çıktığımızda otel polislerce sarılmıştı. Hasankeyf için de gösterilere katıldığımızda aynı şeyleri görmüştük. Buraya ilk defa gelen birisi için bunlar şoke edici olabilir ama ben burada Kürt arkadaşlarımla aynı şeyleri yaşadım. Bu normal bir durum değil ve demokrasi bu şekilde ilerlemez. Özgürlük ve demokrasi için mücadele edenler nasıl bir tehdit olabilir ki? Özellikle kadınlar ve gençler üzerinden düşündüğümüzde bunları hükümetin zayıf ve korkak olduğuna dair birer kanıt olarak görüyorum”
‘Zulüm görmüş ve ayakta kalmış olanları yeniden görmek istedim’
Uluslararası Kadın Delegasyonu’nun bir üyesi olarak Adalet Nöbeti’ndeki eylemcileri ziyaret ettiklerini de hatırlatan Julie, Adalet Nöbeti için, “Bu zorlu bir süreç” diyerek mücadeleye yeniden tanıklık etmek istediğini şu sözlerle dile getirdi: “Bu ailelerin mücadeleleri görülmeye değer. Bu zorlu bir süreç çünkü herkes kız ve erkek kardeşini kaybetmiş. Onların acılarını dinlediğimde kendimi onlara çok yakın hissediyorum. Bu yaşananları kendi kurumlarımızda konuşabilmeliyiz. Ben politikacı olduğum süreçte gerçekleri konuşmayı tercih ettim. Buraya da bütün bu gerçekliğe yeniden tanıklık etmek için geldim. Zulüm görmüş ama ayakta kalmış ve mücadeleye devam etmiş olanları yeniden görmek istedim.”
‘Dünya Abdullah Öcalan’ın fikirlerini konuşuyor’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecridin kaldırılmasıyla sadece Kürt sorununa değil aynı zamanda Türkiye ve Orta Doğu sorunlarına da çözüm getireceğine dikkat çeken Julie, “Abdullah Öcalan’ın kadın hakları, çevre ve demokrasiye dair fikirleri Kürt mücadelesinin oluşmasında etkili oluyor ve bunları artık bütün dünya konuşuyor. Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit hukuki ve demokratik değil. Bu durumunu değişmesi lazım çünkü o bir lider ve halkı ona güveniyor. Bu sorunun çözülmesiyle sadece Kürt halkı değil bütün Türkiye ve hatta Ortadoğu gibi sömürülen yerlere çözüm üretebilecek biri. Yıllık yapılan İmralı delegasyonunda iki defa bulundum ve her ikisinde de Sayın Öcalan’ı görmek, hayatta olduğunu bilmek istediğimizi söyledik. Bu yıllık olaylar o özgür bırakılana kadar devam edecektir. Bütün aile bireyleri için ekstra acı demek oluyor” dedi.
‘Burası her şeye rağmen umudun yeri oluyor’
Amed’e yaptığı ziyarette özellikle tutsak aileleri arasındaki bağın görülmesi gerektiğinin altını çizerken Julie, “Daha önce burada meydana gelmiş onca zorluklara rağmen hala burada Amed’de iyi bir izlenim yakaladım. Birçok farklı sektörden insanların uğraşları, sağlık, hukuk, sanat konularında birçok çalışma yapmaları çok güzel bir izlenim.”dedi.
Sivil toplum örgütleriyle tutsak olarak işkence görenlerin aileleri arasındaki bağ görülmeye değer olduğunu belirten Julie,”Bu Kürt yaşamının varlığı inanılmaz derecede büyüleyici ve bence dünyada Jîna Mahsa Amînî sayesinde bazı şeyler öğreniliyor. Her ne kadar nereli olduğunu bilmeseler de herkese ‘Jin jiyan azadî’ hakkında farkındalık kazandırdı. Burası politik bir mücadelenin simgesi. Burası her şeye rağmen umudun yeri oluyor” sözleriyle ifade etti.
Kaynak: Jinnews