İHD Amed Şubesi tarafından İnsan Hakları Haftası dolayısıyla yapılan ‘İnsan Hakları ve Barış’ çalıştayında söz alan İHD Amed Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, 50 yıldır barışı dillendirenlerin en çok savaşın mağdurları olduğunu belirtti
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi tarafından 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla “İnsan Hakları ve Barış”çalıştayı düzenlendi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda (DTSO) yapılan çalıştaya çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İHD Amed Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, hafta boyunca birçok farkındalık eylem ve etkinlik düzenlendiklerini, haftanın kapanışını da “İnsan Hakları ve Barış” çalıştayı ile sonlandıracaklarını söyledi.
Onurlu bir barışta ısrar
Barışın tarihçesine değinen Demir, “Aşitî yani barış bitmek bilmeyen savaşın ve şiddetin ortasında hakikate yol almak, yaşamda ısrar etmek demektir. Yaklaşık 50 yılı bulan bu savaş ortamında kuşkusuz onurlu bir barışı en çok dillendiren yine savaşın en çok mağduru olanlardır. Değişmeyen bir döngü içerisinde gibi hissettiren toplumsal politika tarihine karşı anayasal zeminde, eşit yurttaşlık temelinde onurlu bir barışta ısrar ve buna yönelik inşa edilen toplumsal mücadele hafızası ise hepimiz için birer hazine. Talep edilen, mücadele edilen onurlu bir barış nihai amaç olarak önümüzde duran, her fırsatta dile getirdiğimiz bir hakikat aslında. Barış birçok şeyle birlikte anılır, ifade edilir” diyerek zeytin dalı sembolünün barış dalı olarak anılması hikayesini anlattı.
Ortak mücadele hattı
Savaşın birçok mağduru olduğunu ancak 50 yıllık şiddetli çatışmanın sarmalında kadınların yürüttüğü mücadelenin çok kıymetli olduğunu vurgulayan Demir, “Elbette ki herkes ama özellikle belirtmek istediğim kadınların sergilediği direniş ve fedakârlık sayısız örneklerle doludur. Binlerce faili meçhullerin ilk arayıcıları olan Cumartesi Anneleri, çatışma ortamlarında birden fazla çocuğunu yitiren Barış Anneleri İnisiyatifi’nin kesintisiz mücadelesi, tüm toplumsal ayrışmaları bertaraf ederek ortak mücadele hattını oluşturma deneyimi olarak Barış için Kadın Girişimi, kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddet biçimine karşı toplumsal refleksi oluşturan Kadınlar Birlikte Güçlü zemini verilecek en somut ve değerli örneklerdir” dedi.
Yan yana durmalıyız
İnsan haklarını ve barış hakkını savunanlar olarak, barışın sağlanmasının ancak toplumsal bir talep haline gelmesi ile mümkün olabileceğini belirten Demir, “Bu beklentilerin ve gerçeğin bilinci ile coğrafyamızda halen süren savaş ve çatışmaların tanığı olarak barışı savunmak bizler için vazgeçilmez bir durumdur. Bu amaçla da bir kez daha; barış sürecinin inşasında kararlı olan herkesin ve kesimin hakikat, adalet ve eşitlik temelinde yürütülecek barışın sağlanması için yan yana bulunduğumuz bu ortamın iyi şeylere vesile olmasını diliyoruz” diye konuştu.
Çalıştay açılış konuşmasının ardından Dicle Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun’un sunumuyla basına kapalı olarak devam etti. Sunumların ardından çalıştay, “Dil ve kimlik”, “Kadın ve Lgbti+”, “Çocuk”, “Çevre”, “Ekoloji” ve “Göç” başlıkları olmak üzere 4 ayrı atölye çalışmasıyla devam edecek.
AMED