Amed’de 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle düzenlenen miting, İstasyon Meydanı’nda başladı
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), “Toplumsal barış için eşit ve özgür yaşam” şiarıyla düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi, İstasyon Meydanı’nda başladı. Mitingin yapacağı alan parti bayrakları süslenirken “1 Eylül barıştır”, “Savaşlara ses çıkarıyoruz biz kadınlar barış istiyoruz”, “Diren direne kazanacağız”, “Onurlu barış için se nde ayağa kalk”, “Orman yangınları politiktir”, “Disa Jin disa jiyan”, “Kadın barışın teminatıdır” yazılı pankartlar asıldı.
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ile milletvekilleri Adalet Kaya, Halide Türkoğlu, Newroz Uysal ve TJA’lı kadınlar, “Jin, jiyan, azadî” ve “Kadın tutsaklara özgürlük” pankartıyla alana yürüdü. Sık sık “Siyasi tutsaklar onurumuzdur”, “Jin, jiyan azadî” ve “Berxwedan jiyane” slogan ve zılgıtlar alana girdi.
Miting, demokrasi ve barış mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşu ile başladı.
Barış muhataplarıyla olur
PKK Lideri Abdullah Öcalan lehine sık sık sloganlar atıldığı mitingte ilk olarak Tertip Komitesi adına Yeşil Sol ve Gelecek Partisi Amed İl Eşbaşkanı Abbas Şahin konuştu. Şahin, halklara bir söz verdiklerini, bu halka barış getireceklerini söyledi. Bu topraklarda yüzyıldır savaş olduğuna dikkat çeken Şahin, bu ülkenin barışa ihtiyaç duyduğunu, barışında ancak muhatapları ile geleceğini söyledi.
Öcalan ile barış umudu doğdu
Mitingde söz alan Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Bedran Öztürk, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlayarak, 1 Eylül’ün anlamının çok önemli olduğunu söyledi. 1 Eylül’ün 1’inci Dünya Savaşı’nda sonra Hitler faşizmin ardından ilan edildiğini söyleyen Öztürk, bu savaşta sadece Hitler ve diğer ülkeler kaybetmediğini, insanlığın kaybettiğini söyledi.
“Bu savaşta insanlık kaybetti” diyen Öztürk, “Barışın kıymeti bilinsin diye bugün ilan edildi. Kurdistan’da da 100 yıldır halkımız özgür yaşamak için direniyor. Son 50 yıldır Kürt halkı biliyor ki ne zaman fırsat Sayın Öcalan’ın eline geçtiyse sadece Türkiye için değil Ortadoğu için de büyük umutlar gerçekleşmiştir. AKP-MHP bu umudu bitirmek için tecridi derinleştirdi. Demokrasi ve barış düşmanı oldukları için tecridi derinleştirdiler. Amed’de 2013 Newroz’u herkesin aklına geliyor. 2013 Newroz’unda Abdullah Öcalan mesajını verdi. Barış süreci başladı. Türk, Kürt, Laz, Çerkes tüm halklar yaşam buldu. Bugün ekonomik kriz başladı. Bu krizin sebebi savaştır. Demokrasinin sonlanmasının sebebi Kürt halkına dönük savaştır. Kendi faşist zihniyetleri ve kendi kirli politikalarını gizlemek için Kürtlere karşı savaş açtılar” dedi.
Bize yapılanları biz kabul etmiyoruz
Muhalefete seslenen Öztürk, “Burada İstasyon Meydanı’nda muhalefete de birkaç çağrımız var. İnsan haklarını, Kürt sorunu, tecride ilişkin bir sözleri olmuyor. Bunlar olmadan Kürt sorunu çözülmez. Adalet diyorlar madem Adalet’e inanıyorlarsa Emine Şenyaşar’ın sesi olsunlar. İnsan Hakları diyorlarsa Halise Aksoy, Ali Rıza Aslan, İbrahim Uzun çocuklarının cenazelerini kutuyla teslim aldılar. Bu hangi insanlıkta, hangi dinde hangi inançta var? Bir sözünüz buna varsa samimisinizdir. Bir söyleminiz yoksa Türkiye’nin ne hale geldiğini herkes görüyor” dedi.
Farqîn, Tetwan, Qelqeli’deki yaşananlara dikkat çeken Öztürk, “Halkımız ablukaya alınıp insanlarımız işkence ile gözaltına alınıyorlar. Kurdistan halkına yapılan bu zulümleri kabul etmiyoruz. Savaşla bitmemiz mümkün değildir. Bize yapılanları biz kabul etmiyoruz. DTK olarak İstasyon Meydanı’nda diyoruz ki ‘Bu planınız dün tutmadı bugünde tutmayacak. Savaş, ölüm, işkence ile Kürt halkı bitmez. Türkiye’ye onurlu bir barış gelmeli. Bu tek çaredir” diye konuştu.
Öcalan’ın uzattığı barış elini tutun
Öcalan üzerindeki tecride de değinen Öztürk, “Bugün Sayın Öcalan’ın fikirleri bütün dünyaya yayılmıştır. Sayın Öcalan bu faşistlere karşı direniyor. Onurlu bir barış için biz yola çıkmışız. Çok bedel verildik sonuna kadar da özgür olana kadar da bu bedeli vereceğiz. Kürt meselesi bugün Türkiye’yi değil, Ortadoğu’yu da etkiliyor. Türkiye’de bu sorun çözülürse Ortadoğu’da da çözülür. Bugün bir ekmek evinize götüremiyorsanız bunun sebebi faşist zihniyettir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uzattığı barış elini tutun. O eli tutarsanız barış olur. Onurlu barış gelene kadar mücadelemiz devam edecektir“ diye belirtti.
Uçar: Barış yaşamın onurlandırılmasıdır
Öztürk konumasın ardından söz alan Yeşil Sol ve Gelecek Parti Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılçgün Uçar, her türlü şiddet ve savaş karşısında barış sesini yükselten herkesi selamladı. Uçar, “Barış sadece ölümlerin sonlandırılması değil ancak yaşamın onurlandırılmasıdır. Barış mücadelemizde kaybettiklerimize vefadır, bağlılıktır. Barış, halkların birlikte yaşamasıdır. Barış çok kültürlü, çok dilliliktir. Kürdistan halkının yürüttüğü barış mücadelesi dünyada örnek bir merhaleye gelmiştir. Bu dünya iki büyük dünya savaşı gördü. Günümüzde bu savaşları görmeye ve tanık olmaya devam ediyoruz. Bu dünyanın savaşsız olamayacağını inandırmaya çalışan egemenlerle karşı karşıyayız. Bu ülkede kuruluşundan bugüne kadar Kürtler ve diğer halklara dayattıkları inkar oldu. Peki Kürt halkı nasıl cevap verdi, direniş ile cevap verdi” diye konuştu.
Barış ve savaşı en iyi bilen coğrafya insanlarıyız
Uçar, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutlayarak, “Bu dünyanın savaşsız olacağını bize dayatanlarla karşı karşıyayız. Dünyanın kendisini de savaş sanayisi yürütüyor. Barış ve savaşı en iyi bilen coğrafya insanlarıyız. Devlet aklı ve bu aklın yürütücüsü olanların tek bir şeyi vardı Kürtleri, asimile etme. 100 yıldır Kürtleri yalnız bırakmaya çalıştırlar. Kürt halkı buna karşı 100 yıllık direnişle yanıt verdi. Bu direniş barış irademizi güçlü, diri tutmaya devam ediyor” diye konuştu.
Barış sesini yükseltmeye devam edeceğiz
Bugünü Colemerg’de trafik kazasında yaşamını yitiren Barış Annelerine atfettiklerini belirten Uçar, bunun trafik kazası değil cinayet olduğunu söyledi. Her türlü zorbalığa karşı annelerin savaşa karşı barikat olduğunu söyleyen Uçar, “Bu iktidar ve onun devlet aklı uyduruk soruşturmalarla onları tutuklamaya çalıştılar. İfadeye giderken yaşamını yitirdiler. Bu bir trafik kazası değil cinayettir. İki gün öncede hasta tutuklu Şakir Turan’ı cezaevinde kaybettik. Cezaevlerinde de bu AKP savaşı yürütmeye devam ediyor. Devlet tutukluyu korumakla yükümlüdür. Yetmedi cenazesine de zulüm etmekte geri durmadı bu iktidar. AKP içeride de dışarıda da Kürt halkına karşı cinayet işlemeye devam ediyor. Zırhlı araçla bir çocuk yaralandı. AKP’nin cezasızlık politikaları yüzünden çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Bu ne AKP ile ne AKP hukuku ile durdurulabilir. Nerede görmek istemiyorsanız Kürt halkı, orada olmaya devam edecek. Barışın sesini yükseltmeye devam edecek” dedi.
Kürt halkını tecrit altına almaya çalışıyorlar
AKP-MHP iktidarının yarattığı sorunların ana sebebinin savaş politikaları olduğunun altını çizen Uçar, “Ekonomik kriz yüzünden komşular, ev sahipleri birbirlerini vuruyor. İnsanlar intihar etmek zorunda kalıyor. İktidar savaşın gölgesinde barışın ütopya olduğunu ikna etmeye çalışıyor. Bizim mücadelemiz onurlu bir barışı tesis edinceye kadar elbet devam edecek. Bu ülkede eşitliklerin önünde en büyük engel Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır. Çözüm projeniz yoksa eğer bilene soracaksınız. Sayın Abdullah Öcalan ‘bana imkan yaratılırsa 1 haftada çözerim’ diyor. Kürt halkının verdiği barış karşısında devlet halkının yapabildiği tek şey tecrittir. Sayın Öcalan şahsında bütün Kürt halkını tecrit altına almaya çalışıyorlar, başaramadılar, başaramayacaklar” diye konuştu.
Başaramayacaksınız
Dışişleri Hakan Fidan’ın temaslarına da değinen Uçar şunları söyledi. “İki roket atıp savaş başlatırız diyen Hakan Fidan, bugün kapı kapı dolaşıyor. Niye dolaşıyor; Kürtler birbirini öldürsün diye. Başaramayacaklar. Bu iktidar toplumu zehirliyor. Ülkede ve dünyada bu kadar büyük bir barış yolu izleyen Kürt halkı birbiri ile savaşamaz. Birlik olacağız, barışı kendi ellerimizle kuracağız. Buradan Dışişleri Bakanı’na söyleyelim, sizin 2015 yılında beri yürüttünüz bütün politikalar Kürt halkının direncine takıldı, geri tepti. Bugünde öyle olacak, başaramadınız, başaramayacaksınız. Yine bu ülkenin toplumun yarısının hayır dediği Cumhurbaşkanı, iki gün önce ‘Düşüncelerimiz farklı olsa da aynı yöne bakmalıyız’ dedi. ‘Kimliği, aidiyeti, ideolojisi ne olursa olsun aynı payda da bir araya gelebiliriz’ diyor. Dersiniz ki bu kutuplaştırıcı dili, bu ayrımcılığı körükleyen biziz. Kendine çağrı yapıyor. Umarız kendi yaptığı çağrıyı duymuştur. Ona uygun posizyon alır.”
Uçar, “Barış toplumun kazanması demektir. Hep birlikte onurlu ve büyük bir barışı var etmeye hazır mıyız? Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Yerel seçimlerde kayyım rejimine en güçlü cevabı vereceğinizi biliyorum. Burada tesis edilecek barış demokratik cumhuriyet ve ortak yaşam için atılan büyük bir adımdır. Şimdi barış zamanı, şimdi kazanma zamanı” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Miting sanatçı Xece’nin söylediği şarkılar ve çekilen halaylarla sona erdi.
AMED