Bilenler diyecektir ki, bu anma törenlerine zaten neredeyse her sene geliyorsunuz. Ama bu yıl değişikti, ayrı bir önemdeydi. Neden derseniz: Amed, uzun süren bir kayyım yönetimi sonrasında yine kendi belediye eşbaşkanlarını seçti…
Hüseyin Aykol
Genelde Apê Musa’nın anma törenleri için Amed’e gitmeyi bir ‘fırsat’ olarak değerlendiriyorum. Bilenler diyecektir ki, bu anma törenlerine zaten neredeyse her sene geliyorsunuz. Ama bu yıl değişikti, ayrı bir önemdeydi. Neden derseniz:
Amed, bu yılki yerel seçimlerde -uzun bir süren bir kayyım yönetimi sonrasında- yine kendi belediye eşbaşkanlarını seçti. Belediyelerimize yeniden kavuştuk. Hemen kolay olmayacak ama yerel yönetimlerimizin kayyımların bıraktığı enkazdan kurtulup, yeniden ayağa kaldırılması gerekiyor.
Bu yıl, Apê Musa’nın katledildiği gün olan 20 Eylül, Cuma gününe denk geldi. Vurulduğu Seyrantepe’deki anma töreni sabah saat 11:00’de yapılacak. Aslında Ankara’dan Amed’e gelen sabah uçağı ile törene yetişmek mümkün ama rötarı düşünerek, garanti olsun diye, perşembe akşamından geldim şehre.
Kendi yakınlarımdan biliyorum ve neredeyse her gün haberlerini okuyorum, ajet sürekli rötar yapıyor diye. Ancak korktuğum olmuyor ve bindiğimiz uçak rötar yapmadan Amed’imize ulaşıyor. Şehir, bildiğimiz Amed; ama kayyımsız bir başka güzel. Gideceğimiz eve ulaşmak için girdiğimiz bir ara yol, yeniden asfalt dökmek için kazılmış. Girdiğimiz yoldan geri çıkarken, “Büyükşehir belediyemiz çalışıyor!” diyorum, sesime biraz ironi katarak. Hay aksi! Arabada, belediyenin yetkililerinden biri var. O da, gülümsüyor ve “Hocam, o kadar çok sorunumuz ve yapılacak işimiz var ki” diyor.
Ertesi sabah, erkenden Mezopotamya Ajansı’mıza uğruyorum. Sabah haber toplantımız kalabalık. Haberler yoğun. Dahası bugün Apê Musa’nın anmaları var. Kimler Seyrantepe’ye gidecek, kimler köye -Stilile’ye gidecek belirlenmiş. Hangi araçlar kullanılacak. Nusaybin’e gidecek araçlardan biri son dakikada tamire gitmesi gerekince, araç kiralanmak isteniyor ama kiralık oto şirketlerinin elinde otomobil kalmamış hepsi kiralandığı için. Amed gerçekten büyük bir şehir ve aslında dev bir ekonomi söz konusu.
İlk anma Seyrantepe’de
Anma Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun ev sahipliğinde yapılıyor. Ev sahibi olduğumuz için mümkün olduğunca erken gidiyoruz Seyrantepe’ye. Bizden önce polisler gelmiş ve mevzilenmişler bile. Her yıl, çok fazla polis, ağır silahlarla anma yerine geliyor. Müdahale ederlerse, yüzlerce kişiyi gözaltına alabilecek otobüsler bekliyor anmaya gelenleri.
Anmaya gelen kitlemiz geçen yıllardan daha az. Tamam bugün Cuma. Mesai var. Gençler okullarında. Ama yine de daha çok katılım olmalı. Anması yapılan kişi, Kürt halkı için son derece simgesel bir şahsiyet. Katledilmesi, devlet aklını bile karıştırmıştı. Hani sonradan, doğru yapmadıklarını itiraf ettiler. Zamanaşımıyla düşürdükleri göstermelik bir yargılaması bile oldu.
Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları ve Demokratik Bölgeler Partisi ile DEM Parti il yönetimi geldi. Amed milletvekillerinden gelenler de var ama eksikler. Söz konusu vekillerimiz 20 Eylül gibi çok önemli bir günde, Amed’te olmayacaklar da, ne zaman olacaklar? Belki diyeceklerdir, başka planlamalarımız, programlarımız oldu. Hayır, 20 Eylül’den daha önemli bir başka program olabileceğini, en azından ben sanmıyorum.
Anmada söz alıp, kısa konuşmalar yapanlarımız oldu. Daha sonra Apê Musa’nın katledildiği yere doğru bir yürüyüş yaptık. Vurulduğu noktaya şehit gazeteci arkadaşlarımızın fotoğrafları konuldu ve karanfillerimiz-güllerimiz bırakıldı. Onlar şahsında tüm şehit gazetelerimizin anısına saygı duruşunda bulunup, anma töremizi bitirdik. Şimdi Stililê’ye gitme zamanı.
Anter Anter ölmüş!
Dicle Anter’in arabasıyla gideceğiz Apê Musa’nın mezarının bulunduğu köye-beldeye. Dicle, telefonda biriyle görüşüyor. Gözleri fal taşı gibi açılmış. Söylenenlere inanmıyor ve sonra bize “Anter abim ölmüş” diyor. Nasıl yani, diye biz de çok şaşırıyoruz ve haberi teyit ettirmek için birkaç kişi daha aranıyor. Haber doğru maalesef! Kötü haber hızla yayılıyor tüm dünyaya…
Hemen arabaya biniliyor ve yola çıkıyoruz. Arabayı Dicle Anter sürüyor. Arabadaki diğer kişilerden sadece Hakkı Boltan araba sürmesini biliyor ama o da gözlerine güvenemiyor. Mecburen Dicle’nin sürdüğü arabayla Nusaybin’e doğru yola çıkıyoruz. Ancak Dicle Anter’in telefonu hiç susmuyor. Sadece ülkemizden değil, -gerçekten ama gerçekten- dünyanın dört bir tarafından taziye sözleri yağıyor.
Bu arada da, Stililê’den haberler almaya devam ediyoruz. Anter Anter, muhtemelen kalpten ölmüş. Çünkü yakın zamanda bir nevi check-up’tan geçmiş ve sağlığı yerinde çıkmış. Bir akrabası, sabahleyin Anter Anter’i uyandırmaya gidiyor ama yere düşmüş yatarken görüyor. Hemen bir ambulans çağırılıyor. Ambulans yola çıkarken, yoldan şunu yapın, bunu yapın diye kalp masajı için gerekli uyarılar geliyor; ancak evdekiler, Anter Anter’i duran kalbini yeniden çalıştıramıyorlar.
Ambulans ile gelen doktor, ölüm raporunu düzenliyor. Anter Anter’in Apê Musa’nın doğduğu Zivingê köyüne gömülme vasiyeti bilindiği için hemen hazırlıklara başlanıyor. Bir kepçe, mezarlıkta bir mezar yeri kazıyor. Cenaze namazını kıldıracak, mezarı başında duasını yaptıracak, bir imam hazır ediliyor. Biz Stililê’ye ulaştığımızda, cenaze arabası, Zivingê’ye doğru yola çıkıyordu. Biz de oraya yöneldik.
Kalabalık tören
Birkaç saat içinde duyanların gelebildiği Zivingê mezarlığı, tarihinde böylesi bir kalabalığı her halde hiç görmemiştir. Cenaze geldi. Cenaze namazı kılındı ve Anter Anter mezarına konuldu. Kısa zamanda geçici haliyle mezar ve yakın çevresi güzelce derlenip, toparlandıktan sonra dua okundu ve Kürtçe bir konuşma yapıldı.
Mezardaki törene, günlük programlarının bir bölümünü iptal ederek gelen Amed Büyükşehir Belediye eşbaşkanları ve kimi milletvekillerimizin katılması anlamlı oldu. Protokolün bir bölümü planlanmış işleri için Amed’e dönerken, biz Stililê’ye döndük. Her yıl, Apê Musa’nın mezarı başında yaptığımız anmayı da böylece ihmal etmemiş, ertelememiş olduk!
Daha dün gece, uzun saatler boyu sohbet ettiği kardeşi Anter’i bugün toprağa veren Rahşan Anter ablamız gerçekten şaşkındı ve perişan haldeydi. Onun o hali, beni de çok etkiledi ve Apê Musa’nın mezarı başındaki anma konuşmamda zorlandım. Apê Musa’nın 55 yıllık tanıklık ve sanıklığını, o duygu yoğunluğunda 40 yıla indirmişim! Belki de, 35 yıldan 55 yıla varmamın imkansızlığı karşısında, beynimin bana yaptığı bir kıyaktı:) Şunun şurasında 5 yıl sonra Özgür Basın’daki 40 yılıma erişmek varken…
Anma sona eriyor. Amed’e geri döneceğiz. ‘Şoförümüz’ Dicle Anter, arabasıyla burada kalacak, taziyeler için mecburen. Dönüş için bir araba ararken, Van milletvekilimiz Sinan Çiftyürek, kendisinin bizi Amed’e götürebileceğini söyleyince, teklifini seve seve kabul ediyoruz. Sinan yoldaş ile tanışıklığımız çok eskiye dayanıyor ve bu yüzden ‘hukukumuz’ çok uzun. Dahası performansını beğendiğim-takdir ettiğim DEM milletvekilleri arasında bulunuyor. Günün yorgunluğu üstüne gelen uzun yol süresi, arabada yapılan anlamlı tartışmalar ya da sohbetlerle kolay geçiyor.
Kürdistan’da bir yandan Kürtçe’ye yönelik devlet aklının baskısı artarak sürerken, genç neslin gönüllü asimilasyon sürecine karşı neler yapılması gerektiği -çoğunlukla Kürtçe- tartışılırken, benim gibi Türk kadroların-yöneticilerin Kürtçe öğrenmemiş ve konuşmuyor olması çok sert eleştiriliyor haklı olarak. Bu arada, Amed’te açılmakta olan Kürtçe dili kurslarına eskisi kadar öğrenci başvurusu olmadığını duyuyor ve üzülüyorum. Kürtçe yayınlardan başlayarak, Kürtçe’ye ilgiyi yeniden uyandırmalıyız. Özellikle belediyelerimizden maaş alan arkadaşlarımız, Xwebûn’a mutlaka abone olmalı.
Yarın: Kayyımsız belediye izlenimleri…