Amasra’da geçtiğimiz yıl yaşanan maden faciasında yaşamını yitiren 43 madenci için düzenlenen anmada, facianın önlenebileceği belirtilerek, ‘Bu tür sonuçları bilinen olaylar kaza değil olsa olsa cinayettir’ denildi
14 Ekim 2022’de Amasra’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait işletmede yaşanan faciada yaşamlarını yitiren 43 madenci olayın yıldönümünde Amed’de anıldı. Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Şube yöneticileri ve üyeleri tarafından sendika binasında düzenlenen anmada salona “Acımızda, öfkemizde dün gibi taze. Amasra katliamını unutmadık” yazılı pankart asıldı.
ESM Şube Başkanı Serdar Keskin, yaptığı açıklamada 43 kişinin göz göre göre gelen kaza sonucu yaşamını yitirdiğini belirtti. Aradan geçen bir yıla rağmen işçileri, emekçileri iş cinayetlerine mahkum eden düzenin yerli yerinde durduğunu ifade eden Keskin, İSİG verilerine göre 2023 yılının sadece ilk 8 ayında bin 253 işçinin iş kazalarında yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
İş cinayetlerinin neredeyse tamamına yakınının önlenebilir sebeplerden kaynaklandığını söyleyen Keskin, “Geçtiğimiz yıl Amasra’da yaşadığımız maden faciası da sonrasında ortaya çıkan gerçeklere baktığımızda alınabilecek önlemlerle 43 madenciyi kaybetmemizin önüne rahatlıkla geçilebilirdi. Hem kazaya ilişkin Meclis araştırma raporu hem de bilirkişi raporları bunu kanıtlamaktadır. Son olarak dava dosyasına eklenen bilirkişi raporunda TTK Genel Müdürlüğü yüzde 100 kusurlu bulunurken; kazanın meydana geldiği maden ocağında havalandırmanın iyileştirilmesi için gerekli yatırım ve iyileştirilme projelerinin hayata geçirilmediği, kazanın meydana gelmesinde yetersiz ve etkisiz havalandırma sisteminin önemli rol oynadığına dikkat çekilmiştir. Rapor ayrıca kaza ile ilgili sorumluluğun kişilere mal edilemeyeceğini açıkça ifade etmektedir. Bu tür sonuçları bilinen olaylar kaza değil olsa olsa cinayettir” dedi.
Talepler
Yaşanan katliamın sorumlusunun TTK Genel Müdürlüğü olduğunu ifade eden Keskin, taleplerini şöyle sıraladı:
“*İşçi sağlığı ve iş güvenliğini gereksiz maliyet olarak gören, taşeronlaşma eliyle kuralsız ve güvencesiz çalışma ortamı yaratan, kar hırsıyla çalışanları ölüme mahkum eden politikalardan derhal vazgeçilmedir. Madencilik alanında kuralsızlığı derinleştiren özelleştirme politikalarına son verilmelidir. Emekçilerin çalışırken ölmediği, meslek hastalıklarına yakalanmadığı, kurallı, örgütlü, güvenceli, sağlıklı bir çalışma hayatı kurulmalıdır.
*Yaşanan bu katliam tüm yönleriyle araştırılmalı, gerçek sorumlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, facia en üst yönetim kademesinden başlanarak tüm boyutlarıyla bağımsız bir komisyon tarafından dikkatle incelenmelidir.
*TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan uzak madencilik bilimi ve işletme kurallarına göre yönetilmelidir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadrolaşma ve bu kadroların liyakatsizliğinin bedeli geçmişte olduğu gibi ocakta çalışan birkaç maden mühendisine yüklenmemelidir.
*Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenin belirlenmesi bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.”
‘Cezasızlık yeni ölümler getiriyor’
Yaşanan katliamların “fıtrat, kader planı” denilerek geçiştirilerek gerçek sorumlularının cezasız kaldığını hatırlatan Keskin, son olarak şunları söyledi: “Yıllardır yaşanan her iş cinayetinin üstünün kapatılması, sorumluların açığa çıkarılmaması hepimize yeni katliamlar, yeni acılar olarak dönmektedir. Madencilik bilim ve teknolojisi, bu gibi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir. İş cinayetleri ile aramızdan koparılan tüm işçileri, emekçileri saygı ile anıyor, yeni Amasraların, Somaların, Ermeneklerin yaşanmaması adına emek düşmanı sisteme karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz.”
HABER MERKEZİ