Nihat Kaya/Süleymaniye
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüşmesine ikince kez izin verilmesi, Türkiye’de barışa dair umutları küçük de olsa yeşertmişti. Fakat umut daha cenin olmadan kurudu. Türkiye, Federe Kürdistan’ın Hakurke alanına yönelik 28 Mayıs günü askeri operasyon başlatarak umudu kökünden söktü. Türkiye yeniden bir şiddet sarmalının içine alındı. Ancak bundaki amaç ne?
Hakurke operasyonunun Türkiye iç siyasetine yönelik siyasal hesaplarının başında 23 Haziran seçimleri geliyor. Seçim ve siyaset stratejisi savaştan ve şiddetten beslenen AKP’nin bu dönemde yeni bir ‘Pirus Zaferi’ne ihtiyacı var. Çünkü geçmiş seçimlerde de hep aynısını yaptı. 7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyip, hemen ardından başlatılan 24 Temmuz saldırısının gölgesi altında gidilen 1 Kasım seçimlerinde, 15 Temmuz darbe girişimi etkisi altında gidilen 2017 anayasa değişikliği referandumunda ve Afrin harekatının yarattığı şoven dalganın etkisi altında düzenlenen 24 Haziran 2018 seçimlerinde hep bu şekilde yapıldı.
Suriye hesabı tutmadı
31 Mart seçimleri öncesinde de bu yapılmak istenmişti. Kuzey Suriye’ye yönelik 19 Aralık 2018’de başlatılan operasyon havası bunun ön hazırlığıydı. Ancak ABD’nin art arda gelen beklenmedik dengesiz hamleleri AKP-MHP hükümetini de kontrpiyede bırakmış, AKP bundan dolayı da seçimlere istediği havayla girememişti. Oy kaybı yaşaması ve büyükşehirleri kaybetmesi de esasında bundan kaynaklanmıştı. YSK’ya zorla aldırdığı kararla gittiği 23 Haziran seçimlerine ilişkin de yine aynı hesabı yapıyor. Ancak bir Pirus Zaferi olacaksa da neden başka yer değil de Hakurke. Çünkü uluslararası dengelerden dolayı İdlib, Minbic ve Kuzey Suriye’nin riski çok yüksek. Fakat seçimden önce kesinlikle bir zafere havası yaratmak zorunda. Bunu da Hakurke ile yapması daha kolay görünüyor.
CHP’nin rolü
Tabi olayın bir de CHP ayağı var. Türkiye’de milliyetçilik ve şoven dalganın hakim olduğu her dönemde ‘ben daha milliyetçi ve şovenim’ diyen ve AKP’nin kuyrukçusu olmaktan kendini kurtaramayan CHP, böylesi bir operasyon karşısında da AKP’ye hiçbir şey söylemeyecektir. Tam tersine AKP CHP’yi ‘terör’ ile ilişkilenmekle suçlayıp üstüne gidecektir. Bu şekilde CHP 23 Haziran öncesi siyaset dışı bırakılacaktır.
Bağdat ve Hewler’de planlandı
Saldırının askeri amacı ve pratik ayağı ise daha vahim, daha karmaşık. Operasyonun temel amacı Hakurke vadisini suyla doldurmak. 2018’den beri Hakurke’nin Siro, Kevorte, Lelkan ve Avdal Kovi tepelerine sabit konumlanan Türk askerlerinin alanda bir baraj yapma planları olduğu uzun zamandır dillendiriliyordu. En son Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Bağdat ve Hewler ziyaretlerinde ise bu iddialar somut plana ve ticari anlaşmalara dönüştürülmüştü.
Hakurke su altına alınacak
Ancak projenin hayat bulması için askeri açıdan güvenliğin daha fazla sağlanması gerekiyordu. Hakurke vadisinin her iki yakası (Avdal Kovi ve Lelkan) geçen yıldan beri tutulmuş olmasına rağmen tüm vadiyi kontrol altına alan Şekif Tepesi’nin tutulmamış olması vadinin girişini saldırıya açık bırakmıştı. Hakurke’nin tam ortasındaki Şekif tepesinin de tutulmasıyla baraj çalışması yapılması ve alanın tüm giriş ve çıkışlarının kontrol altına alınmış olunması hedefleniyor. Bundan sonraki aşama baraj çalışmalarına başlamak. Projenin tamamlanması halinde Hakurke sular altında kalacak. Bu şekilde de Türkiye, Irak, İran üçgeni birbirinden koparılması ve Kandil ile Şemdinli arasındaki gidiş-gelişlerin sınırlandırılması hedefleniyor. Evet, Türk devleti bu planın daha çok siyasal ve askeri boyutuyla ilgileniyor. Ancak Hakurke ve baraj kapaklarının kapatılmasıyla sular altında kalacak olan toprakların tamamı Irak toprağı. Türk devleti tek başına böylesi bir projeye onay verme yetkisine sahip değil. Bundan kaynaklı olarak da Bağdat ve Hewler’in onayı ve katılımı olmadan böylesi bir operasyon ve plan yürütmesi mümkün değil.
Bu noktada Türk devleti, Bağdat ve Hewler hükümetleriyle Çavuşoğlu’nun son ziyaretinde ortaklaştılar. Oluşturulan plana göre projenin ekonomik ve siyasi ayağını Bağdat ve Hewler üstlenirken, Türk devleti askeri ve müteahhitlik kısmını yürütüyor.
Barzanilerin rolü
Bu plan ve projenin yürütülmesi karşılığında KDP Türk devletinden Kürdistan Bölgesi başkanlığı ve başbakanlığının onayını aldı. Çavuşoğlu’nun Hewler ziyareti esnasında, Türk devleti adına, uzun süredir başbakanlığına muhalefet ettikleri, Mesrur Barzani ile görüşmesi ve (hala hükümet kurulmamış olmasına rağmen) Mesrur Barzani’yi yeni hükümetten dolayı kutlaması, Barzani’nin başbakanlığına onay vermesi anlamına gelmişti. Benzer şekilde Neçirvan Barzani’nin de Bölge Başkanlığı kabul edilmişti. Zaten Hakurke operasyonundan bir gün önce Neçirvan Barzani’nin Bölge Başkanlığı’nın ilan edilmesi kesinlikle tesadüf sayılamaz. Mesrur Barzani’nin de artık yakın bir süreçte başbakan ilan edilmesini beklemek gerekir.
KYB Ankara’ya yanaşıyor
Yıllardır İran ile yakın ilişkilerle bölge siyasetinde etkili olma arayışındaki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) hesabı ise siyasal bir dönüş yapmaktır. Celal Talabani’nin KYB içindeki etkisinin azalmasından sonra yeni gelen ekip daha çok Türk devletiyle yola devam etme arayışında. Bunun başını da şu an Irak Cumhurbaşkanı olan Berhem Salih çekiyor. Ki, Hakurke operasyonunun başladığı gün Salih’in Ankara’da olması da Neçirvan Barzani’nin başkan ilan edilmesi kadar tesadüf sayılamaz. Tabi Türk devletinin Türkiye-Irak sınırını sularla kapatma planı sadece Hakurke’yle de sınırlı değil. Benzer baraj projeleri Haftanin’de Perax ile Keşan, Kaşura’da Habur, Şeladıze hattında Zap ve Avaşin suları içinde dillendiriliyor. Bu şekilde Türkiye-Irak sınırının yüzde 50’den fazlasının baraj sularıyla kapatılması planlanıyor.
İki asker yaşamını yitirdi
Hakurke alanına dönük operasyonda iki asker yaşamını yitirdi. TSK’den yapılan açıklamada el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu Piyade Teğmen Raşit Aydın (28) ve Uzman Çavuş Mehmet Taşhan (28) yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren askerlerin cenazeleri Hakkari’de düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi. Bölgede çatışmalar sürüyor.