İsrail-HAMAS savaşı bir aya yakındır devam ederken Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HAMAS nitelendirmesi doğal olarak “teröre destek” olarak algılandı. Erdoğan, “HAMAS terör örgütü değil, kurtuluş ve mücahitler grubudur” dediği için tepki topladı. Davutoğlu’nun IŞİD için yaptığı tanımlama da buna yakındı; “bir takım öfkeli çocuklar.” Bu öfkeli çocuklar Ankara’da ve Suruç’ta bombalar patlatarak birçok insanın ölümüne ve yaralanmasına neden oldular. Bu zat halen siyasi arenada kendine yer arıyor, utanma yok ki. Bütün dünyanın terör listesinde bulunan örgütün bu şekilde desteklenmesi Türkiye’nin “yayılmacı politikasının” yeni bir adımı mıdır? Türkiye’nin batı ile ilişkilerinden dolayı bu söylem uluslararası basında çok tehlikeli olarak değerlendirildi. Üstelik Türkiye’nin Suriye Kürtlerine karşı yürüttüğü savaş bu dönemde daha da arttı. El- Kaide, El- Nusra, HAMAS ve IŞİD cihadist terör örgütleri olarak terör listesinin başında bulunuyorlar. ROJAVA savaşını IŞİD’e karşı yürüten YPG/YPJ güçlerinin kazanımları sonrası Türk devleti ROJAVA’yı işgal etmeye başladı. Bütün dünya YPG/YPJ’yi Kürtlerin özgürlük savaşçıları olarak kabul ederken, Türkiye “terörist” diyerek Kürtlerin kurtuluş savaşını boşa çıkarmaya çalışıyor. Türkiye ayrıca eğit- donat programı ile Suriye’de muhalif bir askeri gücün de destekçisi olarak savaşın içinde bulunuyor. Türkiye Özgür Suriye Ordusu olarak bilinen askeri yapının en büyük destekçisi ve finansörü aynı zamanda. İsrail için “işgalci katil devlet” deniyor, peki Suriye’deki savaş neyin nesi?
Orta Doğu savaşları, Ukrayna- Rusya Savaşı, 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcı olabilecek bir atmosfer içinde gelişiyor. Ayrıca Çin-ABD Pasifik okyanusunda karşı karşıya gelebilirler. Çin, İsrail- HAMAS savaşında, HAMAS’a destek sunan İran’ın hamisi olma yönünde açıklamalar yaptı ve Amerika’ya gözdağı verdi. Şu anda dünyanın en etkili silah gücüne sahip ABD teknoloji ile birlikte ilerleyen zaman birimi içinde bu gücünü ilerletebilir. Geçenlerde Çin ile Filipinler arasındaki gemi çarpışmasından sonra Amerika, Asya’daki en eski müttefiki olan Filipinler’in yanında olduğunu belirtti. İki kutuplu dünya tekrardan ortaya mı çıkacak ama bu sefer soğuk savaş yerine teknolojik sıcak savaşlar devrede. Bir yandan Pasifik’te sular ısınırken diğer yandan da hastalıklı toplumlar yaratılıyor. COVİD-19 bunun en belirgin örneği. Mikrobik hastalıklar önümüzdeki yıllarda daha belirgin bir şekilde hayatımıza girecek. Atom bombasına sahip olmak caydırıcılık anlamında etkili olabilir ama savaş için kullanılması zor.
Bütün olarak baktığımızda hiçbir ülkenin rahat olduğunu söylememiz mümkün değil. Savaşların neden olduğu göçlerden dolayı toplumlarda büyük bir tedirginlik yaşanıyor. İlk önce savaşları durduracak politikalar geliştirilmelidir. Kültür ve inanç çatışması çok tehlikeli boyutlara ulaştı…
Yakın tarihteki Türkiye’nin 90’lı yıllarını bir düşünelim, köy boşaltmaları ve göçler büyük sorunları da beraberinde bu yıllara taşıdı. İnsanlar yaşadıkları yerleri terk ettiler, oralar insansızlaştırıldı. Tabii ki bunun en vurucu bölümü ailelerin parçalanması ve ekonomik sıkıntılar olarak topluma yansıdı. 90’lı yıllarda iktidara gelen hükümetlerin yanlış politikaları yüzünden savaşın getirdiği ekonomik sorunlar günümüzde de devam ediyor. Barış sözünü ağzına almayan iktidarlarla bu işlerin ileriye doğru bir adım atılması mümkün değil. Bugünkü iktidarın 100. yıl nedeni ile yaptığı kutlamalar hangi cumhuriyetin kutlamaları acaba? Ama Ne İleri Yurt demişti Babam. Günümüzde yaşadıklarımızdan “Ama Ne İleri Cumhuriyet” demek geliyor içimden.
Demokrasi, barış, özgürlük ve adaletin olmadığı bir cumhuriyetin anlamı olur mu?